Hükümetin bilgisi dahilinde, PKK’nın başı Abdullah Öcalan’la Devlet yetkilileri arasında yürütülen “gizli görüşmeler”i, bu
ülke için kolunu, bacağını, gözünü vermiş, tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkum
olmuş gaziler de hayret ve ibretle izliyor.
PKK’nın ve BDP’nin Kürt
kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi gibi görülmesine isyan eden, gaziler,
AKP’den bir şey beklemediklerini, ülkenin bölünmesine yol açan politikalar
izlediklerini öne sürdüler. CHP’nin bu süreçte AKP’ye bilerek ya da bilmeyerek
destek olmasına kızan gaziler, MHP’nin sessizliğini ise hayretle
karşıladıklarını anlattılar. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ın,
şehit anaları ile terörist analarını bir araya getirme projesini de gülünç
bulduklarını kaydeden gaziler, kimsenin annesiyle bir sorunu olmadığını,
Onanç’ın gündeme gelmek için böyle bir yola başvurduğunu öne
sürdüler.
Türkiye’nin hemen her ilinden, ilçesinden şehit ve gazisi
bulunduğunu, PKK’nın başı ile yapılan görüşmelerin normal bir şeymiş gibi
kamuoyuna duyurulması ve vatandaşın tepki göstermemesi de gazileri üzdü.
Gaziler, Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunlarının bulunduğunu, ancak bunun
çözüm yolunun PKK ve BDP’den geçmediğini öne sürdüler.
Gaziler, “Şimdi
söz bizde” dediler ve görüşlerini, eleştiri ve önerilerini SÖZCÜ’ye şöyle
anlattılar:
- Ümit Kaplan: Hesabını mutlaka verecekler
1997 yılında
Kuzey Irak’ta teröristlerle girilen çatışmada yaralanarak gazi oldum. 16 yıldır
tekerlekli Sandalyede yaşamaktayım. Yanımda bir çok silah arkadaşım şehit oldu.
AKP’nin Askerimizi Şehit eden ve bizi bu hale getiren Apo'yu, Kürt sorununda
çözüm noktası olarak görmesi ve muhatap alması bizleri derinden yaraladı. Biz,
gazi ve şehit ailelerinin çözülmemiş bir çok sorunu varken PKK’nın sorunlarını
çözmede sınır tanımayan AKP, gazi ve şehit ailelerini görmezden gelmesinin
hesabını elbet bir gün verecektir. Ama bu dünyada ama öbür dünyada…
-
Ertan Acır : PKK’nın eylemleri normal görülüyor
Kayseri Hava İndirme
Tugayında görevli iken yaralanmam sonucu 27 yıldır tekerlekli Sandalyede
yaşamaktayım. Öz yeğenim Duyal Ceylan da, 19 Kasım 2012 günü Şırnak'ın Uludere
ilçesi, Gülyazı beldesinde mayın patlaması sonucu ağır yaralandı, 1 Aralık
2012’de şehit oldu. Henüz 20 yaşında olan yeğenim bir evim bir çocuğuydu.
Annesi, babası çocuk yaşta ölen Duyal, bir çok zorluk ve sıkıntı ile
büyütmüştük. Yeğenimi, bütün hayalleri ile kara toprağa gömdüm.
Devletler,
hiçbir zaman teröristleri muhatap almamış, taviz vermemiştir. Fakat, AKP’nin,
sözde aydınları ve CHP’nin ‘bebek katili’ olarak tarihe yazılan APO’yu ‘Kürt
lider’, “çok önemli bir figür’, ‘barış için kilit adam’, ‘fahri Başkan’, ‘baş
müzakereci’ olarak gösterme çabalarına anlam vermek mümkün değil. Bu adamın
terörist, katil olduğunu unutup Kürt sorunun çözümünde terör örgütü başını ve
onun uzantısı partiyi muhatap görüp PKK’nın yaptığı eylemleri unutup bunu
normalmiş gibi halkımıza gösterenler kimin için hizmet ettiklerini
sorgulamalarını istiyorum.
- Serdar Çelensu: Şehit ve gaziler niçin yok
sayılıyor
1993 yılında Şırnak – Cudi dağında mayına basmam sonucu iki ayağımı
kaybettim. 20 yıldır tekerlekli sandalyede yaşamaktayım. ‘Terörle bir yere
varılmaz’ sözüne bende inanıyorum. Fakat 15 Ocak 1999’da Kenya'da yakalanıp
İmralı'ya atıldıktan sonra 2000 yılı başında sıfırlanmış olan terör ne oldu da
yaklaşık 8 yıl içinde 900'ü asker 1200 kadar yurttaşımızın can vermesine ve
yüzlerce askerin sakatlanmasına yol açmıştır?
Ne oldu da yıllarca emperyalist
Amerika ve İngiltere’nin desteği ile Kuzey Irakta teröre destek veren Barzani ve
Talabani’nin yaptıkları unutturulup halkımıza masummuş gibi gösterilip ve
terörist başı Mandela’ya benzetildi.
Bir çok şehit ve gazi arkadaşım
gibi ben de bu topraklar için kan döktüm, bu topraklarda bizimde hakkımız var,
Kanla sulanmış bu topraklarda bizleri yok sayıp teröristleri muhatap alanlara
soruyorum : Siz kim oluyorsunuz da şehit ve gazileri yok sayarak teröristlerle
anlaşma yoluna gidiyorsunuz? Hiç birine hakkımı helal etmiyorum…
-
Zekeriya Gökyar: Kemal Kılıçdaroğlu’nu kınıyorum
1996 yılında Hakkari –
Şemdinli kırsalında yaralanmam sonucu gazi oldum. 17 yıldır tekerlekli
sandalyeye mahkum bir şekilde yaşamaktayım. Terörle yıllarca süren mücadelede
binlerce şehit ve bir o kadar da gazi verilmesine karşın, AKP’nin sözde ‘Kürt
Açılımı’ politikasıyla başlayıp ilk önce Habur’da teröristleri bir kahramanmış
gibi karşılatmış ve anlamadığım bir mahkeme ve kanun kararıyla serbest
bırakılmasına neden olmuştur.
Sürecin devamında AKP, Oslo’da Başbakanın
emriyle PKK’ya taviz ve sözler verilmiştir. Şimdi ise hapishanede yatan bir
teröristi masum gösterme çabaları karşısında halkımızın duyarsızlığı ve
umursamazlığı anlam vermek mümkün değil. Ayrıca, Atatürk’ün kurduğu CHP’nin,
başındakilerin Atatürk devrimlerini unutup bu süreçte görevliymiş gibi duyarsız
kalması ve süreci destekleyici açıklamaları da şaşırtıcı. CHP Genel Başkan
Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Gülseren Onanç, milletvekilleri Hülya Güven,
Hüseyin Aygün’ün söylemlerine sessiz kalıp buna izin vermesinden dolayı Kemal
Kılıçdaroğlu’nu da kınıyorum.
- Hüseyin Sevik: Madem Öcalan’la müzakereye
oturulacaktı bu kadar can niye gitti?
1996 yılında Hakkari – Şemdinli
kırsalında çatışmada yaralandım ve gazi oldum. 47 defa ameliyat oldum yaşadığım
sıkıntının haddi hesabı yok. Terörist başı APO’nun talimatı ile 20 yaşında ve
hayatımın baharında 17 yıl tekerlekli sandalyeye mahkum edilmiş
biriyim.
Sayın Başbakana sormadan edemiyorum: Madem sonunda barış için
Öcalan'la müzakere noktasına gelinecekti, niye bu kadar can gitti? Madem, PKK’ya
bu kadar imtiyaz sağlayacaktınız neden ‘terör örgütü ile görüşen şerefsizdir’
dediniz? Madem BDP’yi bir çözümün parçasıydı neden 4 Aralık'ta ‘BDP çözümün bir
parçası olmak yerine terörün bir parçası oldu’ diyerek dokunulmazlıkların
kaldırılmasını istediniz? Bir ayda ne değişti? Madem, APO Kürt hareketinin bir
çözüm noktası, neden haziran ayında ‘Biz olsak Öcalan idam edilirdi’ dediniz? 6
ayda ne değişti de ‘Asmayalım, besleyelim mi’ noktasına gelindi?
- Zafer
Cömert: Madem istedikleri verilecekti, onca şehit, gazi neden?
1996 yılında
Diyarbakır – Lice ilçesinde silah yaralanması sonucu sakatlandım. 17 yıldır
tekerlekli sandalyede yaşamaktayım. AKP, CHP, BDP sıraya girmiş İmralı'daki eli
kanlı katili barış güvercini yapmaya çalışıyorlar. Bu durum karşısında millet
uyanmasın diye olağanüstü bir çaba gösteren Türk medyasının eşsiz yazarlarının
da hakkını vermek lazım işlerini iyi yapıyorlar!
PKK terörünün dağdaki
katiller silah bırakacakmış, eylemlerine son verilecekmiş. Yani yüzlerce
Askerimizi şehit edip sakat bırakan katiller affedilip serbest bırakılacak.
Peki, bütün bunlar neyin karşılığında olacak? Eğer bu katillerin her istediğini
verecektiyseniz, benim arkadaşlarım neden gazi oldu, neden bunca genç şehit
edildi? En başta verseydiniz de bizde kurtulsaydık sizde?
- İzzet
Ertunç: Gelsin, önce benimle görüşsünler
1996 yılında Batman – Sason ilçesi
kırsalında mayına basmam sonucu iki ayağımı kaybettim, 16 yıldır tekerlekli
sandalyede yaşamaktayım. AKP hükümeti ve BDP İmralı da terörist başıyla
görüşmeler yaparken, diğer yandan da AB temsilcileri 16 Ocak 2013 tarihinde 3
gün boyunca Öcalan la görüşmek için İmralı'ya geliyorlarmış.
Gelsinler
önce benimle görüşsünler. Onlara 16 yıl boyunca tekerlekli sandalyede nasıl
yaşadığımı, çocuklarımı kucaklayamadığımı, gezdiremediğimi, annemin babamın bana
bakarken nasıl içlerinin yandığını, başkalarının bana acıyarak bakmalarını diğer
taraftan bir çok insanın ‘bana ne, benim için mi gazi oldun’ deyip onurumu
kırmalarını, kısaca hayatımın nasıl mahvolduğunu, karşılığının sonunda bir hiç
olduğunu anlatayım.
Devleti yönetenler benim sıkıntımı derdimi
çözeceğine hayatımın baharında beni bu hale sokanları af planlarına karşın
onlara ‘Siz kim oluyorsunuz, siz kimsinizde benim adıma beni bu duruma sokanları
af ediyorsunuz’ diyorum.
- Koray Gürbüz: Şehitlerin karşısında hesabını
verecekler
1998 yılında Siirt – Karadağlarda teröristlerle girilen çatışmada
yaralanarak gazi oldum. Yaklaşık 15 yıldır engelli olarak yaşamımı sürdürüyorum.
Farkındaysanız, gizli kapaklı işler çevirirken, Habur - Oslo süreci derken,
şimdi terörle pazarlık çekinmeden açıktan yapılıyor!.. Bir de üstelik iftihar
ediyorlar.
Çoluk çocuk, eşikteki -beşikteki, askeri- sivili, binlerce
insanın kanı ellerinden damlayan terörist Apo ile müzakere edilerek bir çok
imtiyaz veriyorlar. ‘Verelimde kurtulalım’ diyorlar. Verip kurtulmak kolaydır
da, bu ülkenin, milletin onurunu korumak zordur!... Verip kurtulmak kolaydır da
Türkiye'nin üniter yapısını, birliğini korumak zordur!.. Bunlan gözden
çıkardıktan sonra çözüm basit. Bizleri ayaklar altına serenler bu yaptıklarının
hesaplarını bu dünyada olmasa mutlaka öbür dünyada şehitlerin karşısında
hesabını mutlaka vereceklerdir.
Yorum Gönder