Adına ister “Terör sorunu” deyin,
ister “Kürt sorunu”,
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunun
temelinde dengeli kalkınma ve demokrasi
sorunu yatmaktadır:
Çünkü esas olarak çağımızdaki bütün sosyo ekonomik ve siyasal sorunlar
gibi bu sorun da temel hak ve özgürlüklerin sınırlı ve kısıtlı olmasından ve
bölgeler, kesimler, sınıflar arasındaki gelir adaletsizliğinden, hatta
uçurumundan kaynaklanır.
Elbette:
1) Temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi…
2) Kalkınmanın, dengeli ve adil bir paylaşım da gerçekleştirilerek
sağlanması…
Tek başına sosyo ekonomik ve siyasal sorunları çözmez,
çözemez…
Sadece bu sorunların çözümü için uygun bir ortam yaratır…
Ama her ikisinin de yokluğu, her türlü sorunun ortaya çıkmasında, ortaya
çıkan sorunların büyümesinde ve hatta çözüm için hukuk dışı,
şiddet içeren yollara başvurulmasında önemli bir etken olur.
***
Tarım, sanayi ve hizmet üretiminin çok düşük düzeyde
gerçekleştiği…
İş olanaklarının son derece sınırlı olduğu…
Dağa çıkmanın ciddi bir kariyer seçeneği olarak sunulduğu…
Eğitim, sağlık, konut olanaklarının yetersiz kaldığı…
Pazar ekonomisi ile bütünleşmenin gerçekleşemediği…
Feodal ilişkilerin, her türlü sosyo ekonomik, kültürel ve siyasal
çağdaşlaşmanın önünü kestiği…
Bir coğrafi bölgenin, adına ne derseniz deyin, ülke çapında
büyük sorunlar üretmesi kaçınılmazdır.
***
Hukukun en önemli önkoşullarından biri olan adil yargılanmaya ilişkin
usul kurallarının ihlâl edildiği…
İnsanların yıllarca tutuklu olarak yargılandığı…
Yargıya olan güvenin gittikçe erozyona uğradığı…
Belli düşünce ve inanca sahip olduğu düşünülen, iktidarın siyasal ve
ideolojik çizgisine ters düşen, şu veya bu mesleğe, gruba veya siyasal akıma,
dine, mezhebe, ırka mensup insanların, toptancı bir yaklaşımla, bir anlamda
damgalanmış (stigmatize edilmiş) bir biçimde suçlandığı, ikinci sınıf vatandaş
muamelesi gördüğü, hukuksuzluklara, haksızlıklara uğradığı…
Demokratik temsil sistemi sınırlı ve kısıtlı olduğu için, toplumdaki
farklı siyasal tercihlerin şeffaf ve adil bir biçimde parlamentoya yansımasının
engellendiği…
İktidarın kendisine muhalif çizgide gördüğü politikacıları, yazarları,
sivil ve asker memurları, gazetecileri, öğrencileri ve hatta hukukçuları ve
sanatçıları tutuklattığı…
İktidarın, halkın sadece kamu alanındaki tutum ve davranışlarını
düzenlemekle yetinmeyip, aile içindeki en mahrem yaşama bile açıkça müdahale
ettiği…
Mali denetimlerin siyasal baskı için kullanıldığı, aile içinde,
karı-koca ve çocuklar arasındaki bütçe ve gelir bütünlüğüne bile vergi almak
için müdahale edildiği…
İnsanların en mahrem sağlık bilgilerinin bile kayıt altına alınıp
kullanıldığı…
Bir ülkede, sosyo ekonomik ve siyasal sorunların çözümü çok ama
çok zordur.
***
Bir de yukardaki bölge coğrafyasını, yukardaki
ülkenin içine yerleştirin…
Bölge ile ülkenin etnik kimliklerini
farklılaştırın.
Üstüne üstlük bu ülkeyi,
Balkanlar-Kafkaslar-Ortadoğu’dan oluşan
uluslararası şeytan üçgeninin içine
koyun…
Ondan sonra da o coğrafi bölgeden kaynaklanan bir
sorunun, şeytan üçgeninde yer alan o
ülkedeki çözüm sürecini değerlendirin!
Emre Kongar /Cumhuriyet
Yorum Gönder