Hükümet ile İmralı arasında başlatılan görüşmelerin sabote edilmesini
amaçlayan girişimlerin Ankara’da kaygı yarattığını
duyurmuştuk. Güvenlik birimleri, Hakkâri’de kış
koşulları altında 100 kişilik bir grupla jandarma karakoluna saldırılmasının
arkasında, Öcalan’a karşı çıkan
‘Bahoz’ kod adlı
Fehman Hüseyin’in olduğunu tespit etmiş ve
sınır birliklerini alarma geçirmişti. Müzakareleri hedef alan bir başka saldırı
önceki gece Paris’te gerçekleşti ve
PKK’nin Avrupa’da yaşayan
üst düzey üç kadın yöneticisi öldürüldü.
Fransa ‘iç hesaplaşma’ diyor
Saldırının yapıldığı yer PKK’nin
Avrupa’daki şemsiye kuruluşlarından Kürdistan
Enformasyon Merkezi. Öldürülenlerden Fidan Doğan merkezin
sözcüsü. Örgütün Avrupa kanadında bilinen bir isim. Ev sahibi konumunda. Diğer
iki kadın ise Avrupa’nın iki ülkesinden
gelmiş. Sakine Cansız
Almanya’dan, Leyla Söylemez
ise Hollanda’dan. İkisi de
Fransa’da yerleşik değil.
Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Tahsin
Burcuoğlu ile görüşmemizde Fransız kamuoyunun soruşturmaya
bakışını şöyle aktardı:
“Yapılan yorumların genel havası, Türkiye’de
başlatılan süreci baltalama amaçlı bir provokasyon olduğu şeklinde.
Örgüt içinde bir iç hesaplaşma olasılığı yoğun biçimde dile getiriliyor.
Cesetlere kapı kırılarak ulaşılması, saldırıyı düzenleyenlerin evden kapıyı
kapatarak çıktıklarını gösteriyor.”
Fransız basınına konuşan Fransız Emniyet yetkilileri de,
“Büyük olasılıkla örgüt içi bir çatışma yaşandığını”
vurgularken suikastların Türkiye tarafından işlenmesi olasılığı için
de, “Düşünülemez ve hatta saçma”
değerlendirmesini yaptı.
Oklar ‘Bahoz’u gösteriyor
Ankara’da devletin PKK konusunu yakından
takip eden birimlerindeki değerlendirmelerde de “örgüt içi
infaz” saptaması ön plana çıkmış durumda. Hüseyin, ile
PKK’nin kurucu kadrosunda yer alan ancak
90’lı yıllardan bu yana ön plana çıkmayan
Sakine Cansız’ın geçmişte
ciddi görüş ayrılığı içine düştükleri biliniyor. Bazı kadın militanların ölüme
gönderilişi nedeniyle Cansız’ın tepkili olduğu,
Hüseyin tarafından tehdit edildiği ileri sürülüyor. Cansız ile bir arada olduğu
için öldürülen diğer kadınlar Doğan ve Söylemez’in
“Kürt sorununun müzakere ile çözümüne yakın isimler”
oldukları da ‘infaz’ yorumlarını
güçlendiren bilgiler arasında. Bu teze göre müzakerelere destek veren kesimlere
bu saldırıyla “sonunuz bu olur” mesajı
verilmek isteniyor.
BDP’li Tuncel: Özellikle kadınlar hedef
Kürt sorunu üzerine araştırmalarıyla tanınan Hüseyin
Yayman da “öldürülenlerin üçünün de
‘kadın’ olmasına”
dikkat çekiyor. Hem PKK’de hem de Kürt
siyasi hareketinde kadınlar öteden beri en diri, mücadeleye bağlı kesimler
olarak biliniyor. Hatta Yayman’ın hatırlattığı bir
örneğe göre 2004 yılında Kandil’de yapılan bir PKK
kongresini örgütün kadın kanadı basarak itirazlarını dile getirmiş.
Bu noktayı Yayman’dan habersiz biçimde,
BDP’nin Avrupa ile ilişkilerinden sorumlu isim olan
İstanbul milletvekili Sebahat
Tuncel’in de vurgulaması dikkat
çekici. Tuncel’e göre, “Özellikle
siyasi kimliği olan üç kadının seçilmesinin siyasi bir mesajı var. Kadınlar Kürt
özgürlük mücadelesinde de barış sürecinde de hep en ön safta yer almıştır.
Yapılan, kadınların özgürlük ve eşitlik talebine yönelik bir
saldırıdır.”
Müzakere biter, Avrupa etkilenir
Tuncel saldırının gerçekleştiği yeri daha önce
görmüş, “Çok güvenlikli bir yerdir. Sıradan biri
elini kolunu sallayarak giremez” diyor. Ancak
‘örgüt içi infaz’ iddialarını dışlayarak
sorumluluğun Fransa ve Türkiye’ye ait olduğunu ileri
sürüyor. Tuncel’in bundan sonraki sürece ilişkin
kötümser senaryosu ise şöyle:
“Bu suikast aydınlatılmazsa müzakere ortamının sürdürülmesi mümkün
olamayabilir. Hatta bu sorun Türkiye’nin demokrasi sorunu olmaktan
çıkıp Avrupa’nın da sorunu haline döner!”
Yorum Gönder