Milli ilaç ve saman ithali! - Abbas Güçlü

Milli uçak, milli araba, milli tablet ve milli tohumdan sonra, milli ilaç yapmaya karar verdiğimizi ve bu alanı, gelecek 5 yıl için öncelikli alan ilan ettiğimizi, dün dile getirmiştim...
Olumlu, olumsuz çok sayıda geri dönüş oldu. Genel temenni, gerçekleşmesi yönünde...
Yüksek teknoloji gerektiren konularda, hemen herkesin ihtiyatlı konuşması çok normal. Ama saman ithal eden bir ülke durumuna düşmemiz, inanın, benim için Ay’a gitmekten daha şaşırtıcı.
Türkiye olarak eğer saman ithal edecek noktaya geldiysek, gerisini konuşmak bile istemiyorum.
Saman ithali bence Türkiye tarihinde bir dönüm noktası. Kendi kendine yeten üç-beş ülkeden birisi olan ülkemiz, bugün nasıl bu hale geldi, mutlaka sorgulanmalıdır.
Yoksa yarın, biz de hayvanlarımız gibi aç kalırız!..

Bu nasıl seferberlik?
İşte dünkü yazıya yönelik değerlendirmeler:
“Dünkü yazınız ‘Milli ilaç için seferberlik’ başlığı ile veriliyor. Fazla ayrıntıya girmeden birkaç soru sorayım:
1- Türkiye’de şu anda kaç adet faz çalışması (ilaç için) yapılıyor? Benim bildiğim bir adet. (Faz 3 çalışmalardan bahsetmiyorum. Çünkü o çalışmalar yabancı orjinli)
2- İlaç çalışmalarında merkezi etik kurulun son derece zorlayıcı uygulamaları nelerdir? (Muhtemelen ‘Biz hiç zorlamıyoruz. Standartları uyguluyoruz’ diyeceklerdir!)
3- İlaç çalışmaları için gereken finansman üniversitelerin kısıtlı araştırma fonlarınca karşılanabilecek düzeyde mi?
4- İlaç çalışmalarının insan ayağında, çalışmaları sigorta edebilecek sigorta kurumu var mı? (Ben bulamadım, belki siz bulursunuz.)
5- Türkiye’de son 5 yılda ilaç çalışması için alınabilen etik kurul onayı sayısı kaçtır? (Özellikle son 5 yılda alınabilenlere vurgu yapıyorum).
Prof. Dr. Melih Akyol (Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı)”

Önce tüketim önlensin!
“Yerli ilaç meselesi bana, doğanın korunmasıyla ilgili çok ünlü bir sivil toplum örgütünün kurucusu ve başkanının  yabancı sigara içmeyip, yerli sigara içiyor olmakla övünmesini anımsattı.
Türkiye’de yerli ilaç üretimine başlanmadan önce, gereksiz ve yanlış ilaç kullanımı önlenmelidir.
Yerli ilaç üretiminin sağlığa katkı sağlayacak hiçbir boyutu yoktur, aksine uluslararası ilaç piyasasına eklemlenerek yeni ‘hastalar ve hastalıklar’ yaratmaktan öteye bir hizmet göremez.
Türkiye, Avrupa’da ilaç kullanımının en yaygın olduğu ülke; AB ülkelerinin tam 2 katı ilaç giderimiz var (yılda 16 milyar lira).
Bu durum da ülkemizi ilaç satışı için çok elverişli bir ‘pazar’ haline getiriyor, amaç sağlık değil yani, ‘ticaret’.
Peki AB ülkeleri insanlarından daha mı sağlıklıyız?

Tabii ki değiliz.
Yani, ülkemizin başlıca sağlık sorunu her gün mantar gibi çoğalan hastaneler, gereksiz ilaç tüketimi, sağlık bilinci olmayan bir halk ve koruyucu sağlık hizmetlerine katkı yapmayan bir ‘sağlık’ anlayışıdır, yoksa ‘yerli ilaç’ değil. Eylem Yılmaz“

AR-GE gelişir!
“Burada, büyük ilaç firmalarını esas sevindiren husus, yeni bir AR-GE kaynağı doğması. Bu firmalar kendi geliştirdikleri patentli ürünlerin geliştirme testlerini, Türk araştırmacılara ülkemizdeki laboratuarlarda daha düşük maliyetle yaptıracaklar.
Araştırma projeleri için devlet Türk araştırmacılara mali destek verecek. AR-GE kültürünü ülkemizde geliştirmesi açısından olumlu, ancak buradan milli ilaçlar çıkar mı bilemiyorum.
Prof. Dr. Cüneyt Erdoğan UÜ Tıp Fakültesi”
Önemli bir fırsat
“Şu an için ülkemizde, bu sürecin arkasında yabancı firmalar odaklı bir Ar-Ge olmasına karşın sağlık alanının (sadece ilaç değil) öncelikli alan olması bence olumlu hatta geç kalınmış bir karar olarak değerlendiriyorum. Sağlık öncelikli alanın içinde ilaç sektörünün yanında özellikle medikal cihaz üretimi bence ülkemiz açısından oldukça önemli bir fırsat oluşturacağı görüşündeyim.
Prof. Dr. Hasan Mandal Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı!”

AR-GE bütçeleri
Ülkelerin gücünü belirleyen en önemli kriterlerin başında AR-Ge bütçeleri geliyor. Yani AR-GE’n ne kadar güçlüyse, sen de hem ekonomik hem de askeri olarak o kadar güçlüsün.
Peki biz hangi noktayız? Laf çok ama maalesef arkası gelmiyor. AB ilkeleri çerçevesinde GSMH’nin yüzde 3’ünü güya AR-GE’ye ayıracaktık. Ama yüzde 1’e bile çıkamadık.
ABD’nin AR-GE bütçesi 57 milyar, Avrupa Birliği’nde 31 milyar ve Japonya’da 18 milyar dolar.
Ve bu bütçelerin yüzde 80’den fazlası özel sektöre ait.

Peki ya bizde?
Yüksek öğretimde 1,7 milyar ve özel sektörde 197 milyon TL olmak üzere toplam 1,9 milyar TL. Ve ne kadarının AR-GE’ye harcandığı da meçhul!..
Özetin özeti: Hükümetin bu konudaki samimi arzusuna özel sektör ve bilim insanları da aynı samimiyetle karşılık vermelidir..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget