Derinler Derinlikler - Güray Öz

Şu bitirdiğimiz, hakkından geldiğimiz yılın belki de en çok konuşulan konularından birisi dinlemeler ve kuşkusuz Başbakan Erdoğan’ın dinlenip dinlenmediği oldu. Beni de dinlediler dediğine göre dinlenmiştir. MİT bakmıştır, bulmuştur. Sorun o değil. Sorun dinlemenin kendisidir. Kimin dinlediğidir. Artık anlaşılıyor ki, Başbakan da dinlendiğine göre, kim tersini söyleyebilir, herkes dinleniyordur.
Yeni bir yıla girdik diye eski yılda bizi dinleyenler mesleklerini terk edecek değiller herhalde.

Peki ama Başbakan’ı, onu, bunu, şunu, bizi neden dinliyorlar?
Bunda bir tuhaflık var. Şu sıralarda dördüncü beşinci yılını deviren davalarda bu dinlemeler neredeyse en önemli deliller arasında yer almıştı. İster yasal olsun ister yasadışı, dinleme dinlemedir deyip iddianamelere yerleştirdi o dinlemeleri savcılar. Kişiye özel konuşmalar, mahremiyetler bile kurtulamadı özel yetkili savcıların elinden.
Ama bu işler öyle işler ki nerede duracağı belli olmuyor. İşin ucu Başbakan’ın mutemet adamlarına, MİT müsteşarına kadar uzanınca Başbakan güvendiklerini şimşek hızıyla çıkardığı özel bir yasayla koruma altına almak zorunda kaldı.
Bizi de bir merak aldı ister istemez; kimler bu sayın dinleyiciler? Hizmet mi cemaat mi, camia mı, devlet mi, devletli mi ya da benim aklım yatmıyor, ama kimilerinin söylediği gibi işte görüyorsunuz, yine ben mağdurum diyebilmek için Başbakan’ın kendisi mi?
Haklı olarak soracaksınız kuşkusuz, hiç insan kendi kendini dinler, kendi evine dinleme cihazı koyar mı? Ama siz insanın kendi gazetesini bombalayacağına inanmamış mıydınız?
***
Buradan derinlere girmek zorunda kalacağız. Demek ki derinler, denetim altına alınamayınca ötekilerin derini oluveriyor. İşinize yarayan derinler gidiyor kötü derinler geliyor. Derin derini tepeliyor kısacası.
Ama derin derindir. Onun kendi tabiatı, kendi yasaları var. Kendi dostları, düşmanları var. Derin devletle devletin kendisi arasına derin bir çizgi çekmek mümkün değil, doğru da değil. Çok çabuk yer değiştiriveriyorlar. Bazen bizler, yani gücü olmayan yurttaşlar derinin kullandıklarını, el ulaklarını, tetikçilerini iyi saatte olsunların kendisi sanıveriyoruz. İşte tamam, ortaya çıktı derin diye sevinirken, bir de bakıyorsunuz buharlaşıvermiş muhterem.
***
Derinler, dinlemeler, derin dinlemeler derken derinlere dalıyor ister istemez insan. Çünkü devletin ve derinin bir araya geldiği durumlarda insan ister istemez kurtuluşu kendi gerçek derinliklerinde arıyor.
İnsan kendi derinliklerine dalabilse, o derinliklerde kendini geliştirebilseydi; edebiyattan, kültürden, müzikten yeteri kadar nemalanabilse, hiç doymayacağı duygusuyla harflere, kelimelere, cümlelere sarılabilseydi; manzume yerine şiirin derinliklerinde kaybolabilseydi; ODTÜ öğrencilerinin, onların kültürlü ve alçakgönüllü hocalarının karşısında mealini bilmeden Kuran hatmetmiş mahalle imamı gibi kalmasaydı...
Ben de ne diyorum Allah aşkına... Öyle olsaydı böyle mi olurdu dünya...
***
Yeni yılınız kutlu olsun, iyi saate olsunlardan uzak olsun, memleket kısa zamanda devletli derinliklerden kurtulsun, birikmiş yoğunlaşmış derinliklere, şiire, şarkıya, insanı yücelten ne varsa onlara yakın olsun efendim...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget