Coşkun Aral, ülkemizin yetiştirdiği seçkin belgeselcilerden birisidir. Onu; geçen hafta CNN Türk’te Aykırı Sorular’da dinlerken şaşırdım. Arap alfabesinin kaldırılmasıyla ilgili olarak programcı Enver Aysever’e şöyle dedi: “Bin yılın üzerine katran döktük. Öncekini yerin dibine sokup karaladık.”
Bu talihsiz önyargı şimdilerde moda oldu. Sadece Coşkun Aral’da değil; birçok televizyoncuda; akademisyende; köşe yazarında da karşımıza çıkıyor.
OKUYAMAZSIN
Coşkun Aral gibi binlerce insan; Arap Alfabesi’ndeki harfleri sökerse, eski yazıyı okuyacağını zannediyor ama çok yanılıyorlar:
n O alfabe Türkçe’ye uygun değil. Bizim sesli harfleri karşılayamıyor. Örneğin; “ o,ö,u,ü” için, tek “vav” harfi kullanılıyor. Bu harf aynı zamanda “V” yerine de geçiyor. “Y” harfi ile hem “y” hem de “i, ı” yazılıyor. Nasıl anlayacaksın?
Buna karşın bazı sessizler birden fazla ve Türkçe’de işe yaramıyor.
- Bir harf; başta ayrı, ortada ayrı, sonda ayrı yazılabiliyor. Kimisi bağımsız, kimisi sağındaki ile kimisi de solundaki ile bitişik yazılıyor.
- Noktası, virgülü yok. Cümlenin nerede başlayıp nerede bittiğini, ancak düşünerek çıkartıyorsun.
Sesli harf yetersizliğinden dolayı birçok kelime aynı biçimde yazılıyor ki bunu da cümledeki anlamına göre bulmak zorundasın.
Arap Alfabesi’nin burada anlatmakla bitiremeyeceğim pek çok sorunu var. Hele hele yazması çok daha zor.
- Diyelim ki okudunuz. Eğer Arapça ve Farsça kelime hazineniz iyi değilse, bu dillerdeki kavamları ve tamlamaları bilmiyor iseniz, yazılandan bir şey anlamazsınız.
Şimdi size 1827’de yazılmış olan ve dili de diğer örneklere göre anlaşılır kabul edilen Vakanüvis Esad Efendi Tarihi’nden bir cümlenin parçasını yazacağım. Latin harfleri ile... Buyurun anlayın: “Sabibü’t-tercemenin şecere-i pür-semere-i vücudu, devhatül-ezkiya’ ‘Ayntab’dan nabit ve esatize-i beldesinden ber-vech-i tahkikfünun-ı âliye ve ‘ulum-ı âliyeyi iktisab ile midad-ı melekesisahife-i karihasında sabit olduktan sonra...” (Yeni harfle baskısı, s. 220)
ANLAYAMAZSIN DA
Sayın Coşkun Aral, iyi biliyorum ki yukarıda yarısı yazılı cümleden bir şey anlamadınız. Ama bu cümle parçası Arapça veya Farsça değil Osmanlıca’dır ve Osmanlıca da Türkçe’nin bir biçimidir. Hadi buyur kardeşim anla bu Türkçe’yi; anla da katranı kaldır üstünden...
Eğer çok ciddi bir özel eğitimden geçmedi iseniz Osmanlıca bir metni okusanız bile anlayamazsınız. Emin olun ki Arap alfabesini kullandığımız dönemde de bu dili anlayan nüfus yüzde 1’i bulmuyordu.
Ama herhalde aynı dönemde yazılan şu şiiri anlıyorsunuz:
“Tutam yâr elinden tutam
Çıkam dağlara dağlara
Olam bir yaralı bülbül
İnem bağlara bağlara.”
ÖNCESİ VAR
İşte Mustafa Kemal milletin daha kolay okuma yazması için bu kullanışsız alfabayi kaldırdı yerine pratik; Türkçe seslere uygun bugün kullandığımız alfabeyi getirdi.
Sadece bununla da kalmadı. Alfabe devrimini dilde Türkçeleşme ve sadeleştirme devrimi ile tamamladı. Ve millet mekteplerini açtı. Böylece Osmanlı Devleti’nin 600 senede sadece okuma oranını yüzde 5’lere çıkartabildiği milleti, 10 yıl içinde yüzde 30 okuryazar yaptı.
Coşkun kardeşim; ayrıca şunu da bilmelisin: Kemal Atatürk’ün harf devrimi ile kaldırdığı o zor alfebeyi değiştirmek için Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ciddi çalışmalar başlatılmıştı. Yani harf devrimi; cumhuriyetten önce başlayan bir arayışın sonucu ortaya çıkmıştır.
Bunu, bir gecenin işi sayan gerici kesimle aynı dili konuşmak; sizin gibi aydınlara yakışıyor mu?
Yorum Gönder