Malum Taraf Gazetesi'nden muhabir Mehmet Baransu; 20 Ocak 2010'da elinde bir
bavul ile ortaya çıktı.
Nereden, nasıl alındığı açıklanmayan bu bavulda, AKP
hükümetini devirecek darbe planları olduğu haberi yapıldı.
Nereden, kimden
alındığı hiç konuşulmayan bu bavula dayanılarak Balyoz davası başlatıldı;
yüzlerce subay tutuklandı.
Mahkeme; yeni açıklanan gerekçeli kararında,
özetle, 'Darbe planları gerçektir; asılları da Genelkurmay'da bulunuyor.'
demiş.
Bunun üzerine cezalandırılan subaylar bağırdılar:
-Böyle bir belge
olduğu yalandır; Genelkurmay açıklasın...
Salı günü Genelkurmay mecburen
açıklama yaptı.
İfade aynen şöyle: 'dava konusu tüm delillerin asıllarının
bulunduğu ve Genelkurmay Başkanlığınca Mahkemeye gönderildiği şeklinde basında
yer alan iddialar asılsızdır.'
Genelkurmay; basını yalanlar görünürken
aslında Balyoz mahkemesinin gerekçeli kararını yalanlamış
oldu.
GAZETECİLİĞİN YÜZ KARASI
2007 yılından sonra;
bir çok kez; Taraf çevresinde kümelenen bazı isimlerin gazeteciden çok süper
casuslar gibi çalıştıklarını yazdım.
Bunların başında da Mehmet Baransu
geliyordu. Şimdi anladık ki onun eline meçhul gücün (!) tutuşturduğu bavul,
yalan bavuludur.
Balyoz davası da vicdanlarda çökmüştür.
Balyoz mahkemesi
gerçekten de doğru çalışsaydı; bu belgeleri savcıya veren bu kişiyi çağırır; ona
sorar; hiç değilse belgelerin doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışırdı. Ama
mahkeme bunu yapmadı; o belgeleri en baştan beri gerçek; adı geçenleri de azılı
suçlular gibi gördü. İşlenmemiş bir suçu işlenmiş kabul edip bastı cezayı. Ama
gerekçeli kararda da duvara tosladı.
***
Şimdi bu kampanyada gazetecilik
adına görev yapan Taraf'ın ve Mehmet Baransu'nun sorgulanması gerekiyor.
Bu
sorgulama yapılmazsa; Türk basını daha fazla siyasallaşacak; şu anki embedded
gazeteciler her yanı kaplayacaktır.
En önce Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
harekete geçmeli; Bay Baransu'ya 2009'da verdiği Simavi Gazetecilik Ödülü'nü
mutlaka geri almalıdır.
BAHÇELİ YÜZDE 70
Daha Osmanlı
Devleti zamanında gündeme getirilen ve Sevr Antlaşması'na da sokulan (62., 63.,
64. maddelere bakınız) Kürt Devleti; Türk hükümetinin (AKP iktidarının)
desteğiyle kuruluyor. Bu projeyi silahla kabul ettirmek için ortaya çıkan PKK,
artık resmen muhatap alınıyor. Ortadoğu'yu parçalamak için BOP'u devreye sokan
ABD'nin son hedefi; Türkiye'nin doğusunu, Kürdistan ismiyle kurulacak devlete
vermektir.
İşte bu yüz yıllık bölücü projeyi en iyi biçimde gören ve karşı
çıkan lider de Devlet Bahçeli'dir.
Sayın Bahçeli, salı günkü grup
toplantısında öyle bir konuştu ki Türkiye'nin yüzde 70'inin yüreğinden geçenleri
seslendirdi.
Siz bakmayın işbirlikçi patronlar medyasının bu sesi kısıp
bölücü terörün seslerini sonuna kadar açmasına.
Kürtçülük destekçisi yüzde 10
ile AKP içindeki çıkarı uğruna her şeye evet diyebilecek yüzde 20'yi çıkartın...
Geridekiler; PKK'ya teslim anlamına gelen bu görüşmelere evet demiyor.
Yalan
makinesi televizyonlar da milleti kandıramıyor.
Kandırayacak.
Ve bunlar
sonunda rezil olacaklar.
Çünkü PKK asla silah bırakmayacaktır.
Bu
ateşkestir; silah bırakmadır; PKK'nın kaçıncı oyunudur? Bunu bile bilmeyenlerin,
'Kürt Sorunu var!' diye alevlendirdikleri terör belasını çözmeleri mümkün müdür?
Yorum Gönder