Umman Sultanlığı’nda bile cami ve opera yapımının, diktatör emri,
diktatör beğenisi, diktatör seçimiyle olmadığını belirttiğim yazıma sizden
sayısız mektup geldi. Okur tepkileri bana, halkla ilişkiler alanında uzman,
sevgili arkadaşım Sibel Asna’nın başlattığı kampanyayı
anımsattı. Sözü ona bırakıyorum:
Göz var... Göz var...
“Mimar Sinan, ‘Herkesin içinde doğru olana eğri
bakan bir göz vardır’ demiş yıllar önce. Usta bize, mimari değerler ve
doğru bakmanın ne demek olduğunu gösteren sayısız şaheser inşa etti. Şimdi ise
Başbakan Erdoğan, büyük ustanın eserlerini cüssesiyle gölgede
bırakacak bir camiyi, mimari beceri ve tecrübesini bilmediğimiz kişilere inşa
ettirmek istiyor. Hem de nereye? İstanbul’un yeşil gözbebeği
Çamlıca tepesine.
Peki gerekçesi neymiş? İstanbul’un her
yerinden görülecek, 30.000 kişiyi barındıracak, kubbesi dünyayı saracak,
minareleri göğe değecekmiş!
Böyle bir ucubenin düşüncesi bile beni dehşete düşürüyor.
Beni dehşete düşüren şey, bir cami yapılması değil, neredeyse 20 milyon
kişinin her gün göreceği o yapının göz estetiğinde açacağı ve Çamlıca doğasına
vereceği onulmaz zarar.
Peki, bu caminin yapılmasına kim karar verdi?
‘İstanbul’un her yerinden görülecek cami nasıl olsun’ diye
sana soruldu mu? Bana sorulmadı!
Toplumun tüm kesimlerini ve gelecek nesilleri etkileyecek kararların
vatandaşlara sorularak alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden, bu sürecin
iptal edilerek, aceleye getirilmeden, önce halka sorulması, halk istiyorsa
görüşleri ile beraber yeni bir proje yarışması düzenlenmesini talep
ediyorum.
Demokrasiye uygunluk?
Yıllardır, halkla ilişkiler sektöründe çalışarak edindiğim tecrübelere
dayanarak sürecin ilk adımının halka proje bilgilendirmesi yapılması ve bütün
kanallardan duyurulması olduğunu düşünüyorum. Projenin halk tarafından istenip
istenmediği ortaya çıktıktan sonra, eğer isteniyorsa halkın görüşleri
doğrultusunda tercihen uluslararası bir yarışma açılmalı, seçilen projeler bu
görüşler ışığında konusunda uzman, herkes tarafından kabul gören jüri tarafından
değerlendirilmeli ve finalistler arasından proje tekrar halkoylamasıyla
belirlenmeli. Bu veya benzeri şekillerde yürütülecek süreçler için ancak
demokrasiye uygun, geniş katılımlı diyebiliriz...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu demokratik süreci
işleterek dünya çapında mimarları jüriye davet ederek proje sürecini yeniden
başlatmalarını talep ediyorum.”
Sibel Asna’ya katılıyorum. Bu sürecin devreye sokulması gerektiğine
inanıyorum. Siz de katılıyorsanız, el verin, bu konuda açılan kampanyaya
imzanızla destek verin! İnternete girip, “Çamlıca
Tepesi’ne bir cami yapılıp yapılmayacağına halk karar
versin” diye yazdınız mı, kampanya ayağınıza
geliyor.
Yorum Gönder