Ana Muhalefet Kim ki? - Nilgün Cerrahoğlu

Kendisi muhtacı himmet bir dede, nerede kaldı gayrıya himmet ede. Sen nereye kredi vereceksin? Kendin krediye muhtaçsın!
Son darbımeselimiz bu.
Ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu Geçmişteki bütün hatalara karşın AKPye yeni bir kredi açıyoruz. Çözün terör sorununu demeye cüret ettiği için, Başbakan’dan böyle… yemediği fırça kalmadı.
Daha öncesinde tıpkı rektörlerin üst perdeden yedikleri fırça gibi…
Rektörlere de Başbakan malum Bize böyle hoca lazım değil!demişti.
Son hatırladığım bir önceki raundda, kürtaj konusunda ses çıkartmaya cesaret eden kadınlar Başbakan’ın öfkesinden pay almıştı:
Bazı terbiyeden muaf tipler, başbakan bu işlerle neden uğraşıyor, diye soruyor Bu ülkede her meselenin sorumlusuyum ben. Bir başbakan olarak, hepsiyle ilgilenirimdiyen Erdoğan kadınlara da damardan bir Siz kim oluyorsunuz? ayarı çekmişti…
Türkiye’nin mürebbiyesi…
Tiyatrocular ve sanatçılar aynı şekilde art arda sert çıkışlara muhatap kaldı:
Başbakan onlara da tereddütsüz Siz kimsiniz? Her konuda otorite olduğunuzu iddia etme ehliyetini nereden alıyorsunuz? Tiyatro sizin tekelinizde mi?.. Kimse bize mürebbiye gibi parmak sallamasın!dedi.
Başbakan Erdoğan’ın TÜSİAD’a verdiği Bitaraf olan bertaraf olurayarı, ileri demokrasi tarihimizin kilometre taşlarından biri olmuş; Bekir Coşkun’un şahsında muhalif gazete ve gazetecilere savurduğu Beğenmiyorsan vatandaşlıktan çık!gözdağı, belleklere kazınmıştı.
Özetle Başbakan ağzına geleni -işadamından, gazetecisine, ana muhalefet liderine, öğrencisine, sanatçısına, öğretim üyesine- söyleyecek ve hiç çekince duymadan Sen kimsin? Bana lazım değilsin. Senin kredin bana hiç lazım olmazdiyecek…
Bunun karşılığında kimse; Ama naçizane benim de taleplerim var. Bu ülkede ben de varım!demek namına ağız açamayacak. Parmak sallayan bir tek mürebbi olacak: O da Türkiye’nin mürebbisi Recep Tayyip Erdoğan
Aşağılanan hepimiziz
Başbakan’ın muhtacı himmet dedeçıkışıyla Kılıçdaroğlunu aşağıladığınıdüşünenler, bu yüzden çok yanılıyor. Yazılı ve sanal medyada bu doğrultuda çok sayıda yorum okudum…
KonuyaBaşbakan Kılıçdaroğlunu küçümsedi/ezdidiye yaklaşanlar; Başbakan’ın aslında kendilerini de kapsayan bütün yurttaş kesimlerini küçümsediğini/ezdiğini görmüyor/gözden kaçırıyor.
Kadınlar kim ki? Tiyatrocular kim ki? Rektörler kim ki? Öğrenciler kim ki? Ana muhalefet lideri kim ki? TÜSİAD kim ki? Medya yazarı/patronu kim ki?Ve haliyle BDPliler kim ki?liste böyle uzayıp gidiyor…
Türk usulü ileri demokrasinin artık en can alıcı ifadesi bu: Sen kimsin ki?
Kamuoyu yoksa demokrasi yok
Demokraside yurttaşlar oysa rejimin bizathi sahibidir...
Sıradan… bildiğimiz demokrasiler, sandıktan ibaret değildir. Diktatörlüklerde de son kertede seçim yapılıyor ama ne var ki o ülkelerde kamuoyu oluşturulmasına izin verilmiyor ve bağımsız kamuoyunun önü, her yöntemle kesiliyor.
Demokrasi-diktatörlük farkını tayin eden başlıca unsur temelde bu: Adam yerine konan özgür bir kamuoyunun varlığı oluyor…
Özgür kamuoyu, ifade özgürlükleri sayesinde; aşağıdan yukarı doğru şekilleniyor.
Tepeden aşağıya doğru baskılar da güçler ayrılığı ve denge-fren mekanizmaları sayesinde engelleniyor…
Bu kavramlar bizde artık radikal biçimde gerçekliğini yitirdi oysa.
Dünyanın bir numaralı gazeteci hapishanesi olmak şampiyonluğunu, Çin ve İran’a dahi kaptırmıyoruz…
Güçler ayrılığını Başbakan -gizlemeye dahi gerek duymaksızın- doğrudan doğruya sakıncalı buluyor.
Demokrasi ve anayasacılık üzerindeki kitapları, çalışmalarıyla dünya çapında ün sahibi siyaset bilimci Giovanni Sartori’den bir alıntıyla bitirelim bu yazıyı:Özgür kamuoyu inşasına olanak verilmez ve süreç bu yönde işlemezssediyor bu ünlü siyaset uzmanı, demokrasi anlamını yitirir ve bir halk yönetimi olmaktan çıkar; halka kendi normlarını ve kurallarını dayatan bir şahıs/belli grupların yönetimi haline gelir…”
Türkiye’ de halihazırda olan bu.
Biz buna ileri demokrasidiyoruz.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget