Bazı oyunları, filmleri izlerken öyle olaylar olur ki, seyrederken “Hadi canım bu kadarı da abartma” deriz, oysa o içimizi donduran hikâyeler, mutlaka ama mutlaka bir yerlerde yaşanmıştır, yaşanmıştır ki oyunu yapılmış, filmi çekilmiştir.
Çünkü bilmeliyiz ki, hayat her zaman sanattan bir adım öndedir.
İşte bu olaylardan biri, bu ülkede, bu topraklarda ve yıl 2012’de yaşandı.
Şöyle başladı:
Gül diyarı Isparta’nın Yalvaç ilçesine bağlı Korukaya köyünde, yirmi altı yaşında iki çocuk annesi Nevin Yıldırım, kocası zar zor iş bulduğu Derme’ye sekiz aylığına giderken ağlamadı, aksine sevindi çünkü kocasının sekiz ay boyunca biriktireceği para soğuk kış günlerinde, onların evlerinde çorba, çocuklarının ayaklarında ayakkabı olacaktı.
Nevin Yıldırım ve iki çocuğu güle oynaya babayı Derme’ye yolladılar. Artık köy yerinde Nevin Yıldırım tek başına kalmıştı, günlerden bir gün kapı çalındı, Nevin Yıldırım kapıyı açtı, kayınpederinin kız kardeşiyle evli 2 çocuk babası Nurettin Gider kapıdaydı ve silahlıydı. Silahı görünmüyordu, ceketi onu gizliyordu.
Nurettin Gider, yüzünde koruyucu bir ifadeyle davet edildiği eve girdi, çocuklar evde yoktu. Nurettin Gider, oturur oturmaz genç kadına soyunmasını söyledi ve ceketinin gizlediği silahı masanın üstüne koydu. “Yoksa öldürürüm.” Ne yapacağını şaşıran Nevin Yıldırım yalvarmaya başladı, gözü dönmüş adama çocuklarından, kocasından söz etti. Nafile, adam kararlıydı, Nevin Yıldırım’ın bütün çırpınmalarına rağmen kadına tecavüz etti ve kapıyı çekip çıktı.
Nevin Yıldırım, orada öylece kalmıştı. Sonra gitti su kaynattı ve deliler gibi her tarafını acıtıncaya kadar ovaladı. Tanrı’ya yalvardı: “Allahım bu bir daha olmasın, ne olur olmasın!”
Tanrı Nevin Yıldırım’ın yalvarmalarını duymadı, Nurettin Gider gene geldi ve Nevin Yıldırım “Her şeyi köydeki herkese anlatırım” dediğinde, gülerek “Yapamazsın” dedi: “Seni çırılçıplak telefonuma kaydettim, çırılçıplak… Ben de herkese bunu gösteririm.”
Nevin Yıldırım, bir an taş kesildi, çocukları geldi gözünün önüne, köyün bütün çocukları onun çocuklarına bağırıyorlardı: “Orospunun piçleri! Orospunun piçleri!”
Çaresiz yeniden adamla birlikte oldu ama taş kesmişti, duyduğu sadece “orospunun piçleri” diye bağıran çocukların sesiydi.
Günler geçti, Nevin Yıldırım gebe kaldığını anladı ve çıldırdı, sokağa çıkamaz oldu, çocuklarını sevemez oldu. Sonra bir gece vakti, aya baktı ve gecenin karanlığı gibi karanlık yüreğine seslendi:
“Oluru yok, namusunu sen temizleyeceksin!”
Ertesi gün Nevin Yıldırım, önce kocasının duvarda asılı olan tüfeğine fişek sürdü ardından Nurettin Gider’i evine çağırdı. Nurettin Gider şişinerek kapıyı çaldı, artık tüm köye hava atabilir, çapkınlığıyla övünebilirdi. Köy ahalisi kuşkulanmaya başlamıştı zaten ama Nevin durumu idare ederdi. Kocayı da kandırırdı.
Nevin Yıldırım kapıyı açtı, adamı içeri aldı ve adamın soyunmasını bekledi sonra büyük bir soğukkanlılıkla tüfeği aldı, önce adamın cinsel organına ateş etti, yaralanan adam kaçmaya çalıştı, kapıyı açıp öbür evin damına atladı, Nevin Yıldırım peşinden gitti ve üç el ateş edip adamı öldürdü.
Sonra evden keskin bir bıçak getirip soğukkanlı ama içinde kabaran büyük bir hınçla adamın başını bedeninden ayırdı, kanlar içindeki başı bir çuvala koydu ve köy meydanına doğru yürüdü.
Meydanda, köy ahalisinin oturduğu kahvenin önüne geldi ve çuvaldaki başı kahvede oturanlara doğru attı. Kanlar içindeki baş köy ahalisinin tam da önüne düştü.
Nevin Yıldırım oturanlara şöyle selendi: “Arkamdan namusum üstüne konuşup durmayın! İşte namusumla oynayanın kellesi. Alın!”
Ahali şok olmuştu, Nevin Yıldırım elinde tüfeği evine doğru yürüdü. Yüreğinin aylar sonra yeniden attığını hissetti. Başını gökyüzüne doğru kaldırıp gülümsedi.
Bütün bunlar oldu, Nevin Yıldırım tutuklandı ve tüm insanlara haykırdı: “Benim tecavüz gebeliğime son verin! Ölsem de beni kürtaj yapın! Kurtarın!”
Ona kürtaj yapılmadı.
Hikâyenin sonu şimdilik böyle ve ben korkarım ki, Nevin Yıldırım bir cinayet daha işleyecek…
Size bir oyun ya da film anlatmadım, bunu baştan söyledim. Bu olay bu topraklarda bir gencecik kadının yaşadıklarıdır. O da ne, televizyonda reklamlar başlamış, evli, çocuklu ve köpekli mutlu ailelerden söz ediliyor, hadi canım…
Yorum Gönder