Umut, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde - Saygı Öztürk


“Balyoz Davası” bitti, “Ergenekon”, ardından “28 Şubat Davası” gelecek. Hiçbir dönemde duruşmalar, kararlar bu kadar tartışmalı olmamıştı. Sanıkların başından beri “sahte” olduğunu öne sürdüğü CD’lerde, Fatih camiinin bombalanması eylemi için görevlendirildiği belirtilen askeri personelin isimleri vardı. İlginçtir, isimleri yazılı olanlar beraat etti. Oysa, diğerleri camileri bombalatacakları, ya da diğer iddialardan hüküm giydi. Bu durum bile yeni bir tartışma konusu olacak.

Haklarında tutuklama kararı verilenler birer birer teslim oluyor. Yani, kimsenin kaçtığı yok. Hep “kaçacakları” sanılan askerlerden birisi hariç diğerleri kimseyi yanıltmadı. Cezaevinde olmayı bile “vatan görevi” olarak kabul edenler var.

O, Ergenekon’sa, bunlar kim?
Malatya’daki toplanma bölgesinden yola çıkan silahsız askerlerimizin yolu 24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl’e 10 kilometre uzaklıkta teröristler tarafından kesilmişti. Askerlerimiz teröristler tarafından araçlardan indirilip ormanlık bölgeye götürüldü. Teröristler, 33’ü asker olmak üzere toplam 38 kişiyi öldürdü.

Bazı gazetelerde, Bingöl’de 33 askerimizin “Ergenekon Terör Örgütü” tarafından şehit edildikleri yazılmaya başlandı. Bu tutmuştu. Artık televizyonlarda bu konu sıkça konuşulmaya başlandı. Ergenekon Davası başladığında, kendilerine “gizli tanık” adı verilenler, Ergenekon örgütünün bu eylemi nasıl yaptığına ilişkin mahkemede açıklamalar yapmaya başladılar. Artık, kamuoyu, 33 askerin çoğu askerlerden oluştuğu öne sürülen Ergenekon örgütü tarafından şehit edildiğine inandırılmaya çalışıldı.

Aradan yıllar geçti. 18 Eylül 2012’e geldiğimizde, bu kez Elazığ toplanma bölgesinden yola çıkan ve yeni birliklerine gitmeye çalışan askerlerimizin yolu, bu kez yine Bingöl yakınında kesildi. Teröristlerin saldırısı sonucu 10 askerimiz şehit edildi.

İlginç olan durum şu: 33 askerimizin şehit edildiğinde bunun “Ergenekon örgütünün yaptığını” yazanlar, konuşanlar, bu kez ağızlarına bu örgütü almadılar. Onca yorum yapanlar, Ergenekon’u dilinden düşürmeyenler, AKP hükümeti döneminde yaşanan olayı niçin görmüyor? O eylemi Ergenekon örgütü yaptıysa, peki bu eylemi yapan kim?

O dairenin üyeleri değiştirildi
“Balyoz Davası”nda, gözler mahkemenin gerekçeli kararında. Belki 1 milyon sayfayı aşacak olan belgeler Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne gelecek. Bu dairenin başkanlığını, önceki HSYK’nın Başkanvekilliğini de yapan Mahmut Acar yürütüyordu. Acar’ın emekliye ayrılmasından sonra, dairenin en kıdemli üyesi olan Ekrem Ertuğrul başkanlığa seçildi. Üyelerden Ayşe Doğan da 12. Daire Başkanlığı’na seçildiği için ayrıldı, yeni üyeler geldi. .

Yargıtay’ı da, Danıştay’ı da tartışmalı hale getiren “toplu atamalar” ve o üyelerin blok oy kullanmaları Balyoz Davası’nda hapis cezasına çarptırılanlara verilen cezanın Yargıtay tarafından onaylanacağı iddialarına yol açıyor. Konuştuğum Yargıtay 9. ceza Dairesi yetkilisi, “belgelere ve vicdanlarına göre karar vereceklerine herkesin inanması gerektiğini” belirtiyor.

Avukatların bazıları “Yargı dizayn edildiği için verilen cezaları onar” görüşünde. Balyoz’da 16 sanığın avukatlığını yapan Şule Nazlıoğlu, “Yargıtay’a güvenmeyeceğim de nereye güveneceğim?” diyor ve “Cezalar gittiği gibi onaylanır” görüşüne karşı çıkıyor. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına’nın avukatlığını yapan emekli Ağır Ceza Hakimi Atilla Hekimoğlu, “Yapılan onca usul hatalarının Yargıtay tarafından görüleceğine” inanıyor. Avukat Hakan Tunçkol da, “Darbe yapmış olsalar bile bu kadar ceza almaması gerekenlere, verilmesi gereken en ağır cezalar verildi. Bunun Yargıtay’dan döneceğinden umutluyum” diyor.

Suçlama “eksik kalkışma”, ceza “tam teşebbüs”
Şimdiye kadar “tutuklu sanık” denilenler, artık “hüküm özetli tutuklu” oldular. Avukat Şule Nazlıoğlu, 20 yıl hapis cezasına çarptırılan sanıklar için böyle bir ceza verilemeyeceğini şu gerekçeye dayandırıyor:

“Bazı sanıklara ‘ağırlaştırılmış hapis cezası’ verdiler. Suç tarihinde ‘ağırlaştırılmış hapis cezası’ diye bir ceza yok. 8 Ağustos 2002’da idam cezası kaldırıldı. Yerine müebbet hapis cezası getirildi. ‘Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ ise 1 Haziran 2005’de yürürlüğe girdi. Suç tarihi 2002’nin sonu 2003 yılının mart ayı. O tarihte ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ yok. O nedenle, ağırlaştırılmış hapis cezasından başlayarak ceza indirimini ona göre yapamazlar. Sanıklara ‘eksik kalkışma’dan TCK 61. maddeye göre 20 yıl hapis cezası verildi. 20 yılı veremezler. Neden? Çünkü, 61. madde ‘En fazla 20 yıla kadar’ der. Mahkeme, 20 yıl verdi. Oysa, bu ceza ‘darbeye tam teşebbüs’ün alt sınırıdır. İddianamede suçlama ‘eksik kalkışma’, verilen ceza ise ‘tam teşebbüs’ oldu.”

Balyoz hep tartışmalı geçti. Bakalım bundan sonraki süreçte neler yaşanacak… Bekleyelim, görelim…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget