Çuval-Bavul-Balyoz Umudumuz Yargıtay! - Ahmet Tan

TSK’nin süngüsü nasıl düşürüldü?
Süreç tam olarak bu sırayla gerçekleşti.

ÇUVAL
2002 sonunda AKP iktidara geldi.
O tarihten beş ay önce milletvekili adaylığı yasaya aykırı diye reddedilen Recep Tayyip Erdoğan, Washington’a gitti.
Devlet adına resmi hiçbir sıfatı yoktu.
Ama yine de Başkan George W. Bush onu Beyaz Saray’da kabul etti.
Uzunca sayılacak bir görüşme yaptı.
Bu “baş başa”, “tutanaksız” ve “çok samimi” bir görüşme oldu.
Erdoğan, benzer nitelikteki bir görüşmeyi, çok daha sonra Dolmabahçe Sarayı’nda Genelkurmay Başkanı Büyükanıt Paşa ile yapacaktı.
Bu iki görüşmenin sırlarının ortaya dökülmesi için, yıllar geçmesi ve ülkenin, özelikle de TSK’nin başına gelenleri gözden geçirmek gerekiyor.
Bu gereklilik, elbette bu köşenin sınırlarını ve naçiz misyonunu aşıyor.
Ama yine de satır başlarıyla şöyle özetlenebilir:
- Erdoğan, Başbakan olur olmaz ikinci önemli görevini açıkladı:
“BOP Eşbaşkanlığı!”
- Bu görevin çerçevesini, ABD Dışışleri Bakanı Bayan Rice, 7 Ağustos 2003’te Washington Post gazetesinde çizdi: “Ortadoğu’nun siyasi haritası değişecektir!”
- TSK böyle bir değişikliğin ucunun gelip bizim sınırlarımıza dayanacağını çok iyi bildiği için tedirgin ve müteyakkız idi.
- Türk Ordusu’na “Gölge etmeyin. Yoksa!” mesajı vermek üzere, K. Irak’ta görevli Amerikalı askerlerce Türk subaylarının kafasına çuval geçirtti.
- Çuval geçirmek için ABD’nin bağımsızlık günü olan 4 Temmuz 2003 günü seçildi.
- Çuval olayı filme alındı. Kameraman olarak da Irak Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bafel Talabani’yi kullandı.
- Çuval emrini veren Amerikalı komutan David Petreaus ise daha sonra CIA Başkanlığı’na terfi ettirildi.
- ABD’nin hedefi, BOP’a sıcak bakmayan ve ayakbağı olabilecek TSK’yi hizaya getirmekti.
- Bu anlamda ABD ile AKP’nin hedefleri örtüşüyordu.

BAVUL
AKP, Türkiye’de kurmak istediği..
ABD ise Ortadoğu’da oluşturacağı düzenin önünde, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni en büyük engel olarak görüyordu.
Bu engeli aşmak için kökten bir çözüm gerekiyordu.
Bu noktada Süleyman Demirel’in vecizesi ilham kaynağı oldu:
“Meşruiyet içinde çare tükenmez!”
Meşruiyet, “şartların, şeriatın izin verdiği” anlamına geldiği için, AKP ABD’ye anında “okey” verdi.
“Şeriat”ın tecelli biçimini de “şartları” da ABD belirlediği için de iki taraf anında uzlaştı.
Dünyayı “Saddam’da kitle imha silahı var” diye aldatmış bir ülkenin desteğinde, “TSK darbe yapacaktı!” adlı bir plan çalışmasıyla halkın aldatılmasından, TSK komuta kademelerinin tasfiyesinden kolay bir şey olamazdı.
Kozmik Oda aramaları...
Defter kâğıdına çizilmiş krokiyle Başbakan Yardımcısı’na suikast.. Nihayet savcılığa götürülüp bırakılan, faili meçhul bir bavul dolusu belge ve CD’ler...
Gerisi “yetmez ama evet oylaması” ile çoktan halledilmiş bir yargı sistemiyle tıkır tıkır geliyor.
Bir taşla birkaç kuş...
BALYOZ
TSK komuta kadrolarının bir bölümü uzun tutukluluk sayesinde emekliye sevk ediliyor.
Emekli edilmeyenler de yaşları bakımından “müebbet” anlamına gelen ağır cezalara çarptırılıyorlar.
Böylece ABD’nin canını sıkan ülkelere karşı PKK’yi rahatça kullanmasının da ve Ortadoğu planlarının da önü açılıyor.
AKP için ise ülke dikensiz bir gül bahçesine dönüşüyor!
“Bu gidiş iyi gidiş, eğer sonu gelirse...”
***
Bu 16-20 yıllık mahkûmiyet kararları Öcalan’nın ev hapsi için birer kafiye hazırlığı olmasın?
TSK’nin başına geçirilen çuvalların filmini Talabani’nin oğluna çektiren Süper Güç’e Humeyni’nin “Büyük Şeytan” demesi boyuna değildi!
Darbelerin en kıdemli beyefendisi Demirel’dir.
En ziyade darbeye uğrayan odur.
6 kere gidip 7 kere gelmiştir.
Balyoz kararlarında, en kulak verilecek olan odur.
“Köprülerin altından daha çok su akar!” dediğine göre bir bildiği var.
Yani.. İnşallah vardır.
Köprülerden ilki Yargıtay..
Suları ve kafaları bulandırmış olmayalım..
“Umudumuz” Yargıtay dileyim...
Aynı hafta içinde aldığı iki ayrı karara işaret etmekle yetinelim:
- Yargıtay nikâhsız birlikte yaşamanın “fuhuş gibi gayri ahlaki” olduğuna karar verdi. (Gazeteler)
(Bir hafta sonra)
- Yargıtay, yetim maaşı alabilmek için hileli olarak boşanan, ancak nikâhsız olarak birlikte yaşamayı sürdüren çiftlere ceza verilmesi talebini reddetti:
Gerekçe mi:
“Kişiler, birlikte yaşamaya özgür iradeleri ile karar verebilirler!” (Gazeteler)
Özetle..
Yargıtay vardır, Yargıtay’dan içeru!
Diyelim.
Ve dileyelim ki:
“Yetmez Ama Evet Oylaması” ile kurulan Yargı Düzeni’nin gölgesi Yargıtay’a fazlaca düşmemiş olsun!
Ve köprülerin altından akacak sular, Balyoz davasındaki kirliliği temizlesin..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget