Cengiz Çandar, Balyoz davasını “Türkiye’nin Nürnberg’i” diye nitelemiş… Balyoz’u doğrudan Nürnberg’e bağlamak sırıtacağı için de, araya “Yunanistan cuntasının” yargılanmasını sıkıştırmış.
Çandar’ın neden böyle bir benzetmeye soyunduğu önemli, zira bu benzetme bile Türk Ordusu’nun neden hedef alındığını ortaya koymaktadır.
Gelin önce Nürnberg davasını kısaca anımsayalım:
NÜRNBERG SOYKIRIM DAVASIDIR
İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde Almanya’da kurulan Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, tarihe Nürnberg duruşması diye geçti. Bir “savaş suçları ve soykırım davası” olan bu davada toplan 24 Nazi yargılandı.
İntihar eden Hitler ve Goebbels’den sonraki en yetkili isimler olan bu 24 kişiden beraat eden de vardı, idamla cezalandırılan da…
Örneğin Franz von Papen beraat etmişti, Karl Dönitz 10 yıl, Rudolf Hess ömür boyu ceza almıştı, Hermann Göring ise idamla cezalandırılmıştı. Hatta Gustav Krupp gibi sağlık nedenleriyle davası düşen bile vardı.
Her neyse, sonuçta savaş ve soykırım mahkemesinde topu topu 24 Alman Nazi yargılanmıştı. Suçları milyonları katletmekti!
YUNAN CUNTASI İLE BALYOZ’UN TEMEL FARKI
Haliyle böyle bir davayı alıp Balyoz’la eşleştirmek, hem içeriği açısından hem de biçimi açısından mümkün değildir. Bunu bilen ama meseleyi oraya bağlaması gereken Çandar da, araya bir geçiş mahkemesi örneği eklemiş ve Yunanistan’ı 1967-1974 yılları arasında yöneten cuntanın 1975’te yargılanması olayını konu edinmiş.
Bu örneğin bile Balyoz’la eşleştirilemeyeceğini vurgulayalım. Yunanistan’ı 7 yıl yöneten bu cuntanın üyesi olarak sadece 23 subay yargılanmış ve dava bir ayda neticelenmiştir. 3 kişi idam, 13 kişi ömür boyu, 5 kişi 20 yıl ceza almış, iki kişi de beraat etmiştir.
Darbe yapıp 7 yıl işbaşında kalan bir cuntadan 23 kişinin yargılanması ile olmayan bir darbenin davasında 365 kişinin yargılanması ve 325 subayın cezalandırılması nasıl eşleştirilir?
BALYOZ, NEMRUT MUSTAFA DİVANIDIR
Peki, Cengiz Çandar, üstelik arada hiç benzerlik yokken, neden Balyoz Davası’nı “Türkiye’nin Nürnberg’i” diye nitelemiştir?
İşte Balyoz davasının anlamı buradadır, Türk Ordusu’nun neden hedef alındığının işareti bu benzetmededir.
Çünkü Türk Ordusu’nu “savaş suçlusu ve soykırımcı” ilan etmek istiyorlar.
“Türkiye’de 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü” gibi yalanları Orhan Pamuk gibi isimlere bu nedenle söyletiyorlar ve hatta yalana ciddiyet katabilmek için Pamuk’a Nobel bile veriyorlar!
Teröristle mücadele eden askerleri “savaş suçlusu” gibi gösterip, bu yüzden yargılıyorlar. Türk Ordusu’nun 1 numarasını “terör örgütü yöneticisi” diyerek suçlamaları bundandır.
Açılımlar bu nedenle yapıldı.
Biliyorlardı ki, Türkiye bir kez Ermeni soykırımı yaptığını kabul etse, Kürt soykırımı yalanına daha rahat sarılabilecekler…
Türkiye’nin parçalanması ve Büyük Kürdistan’ın inşası işte buralardan geçmektedir. Türkiye’nin direnci buralardan kırılmaktadır. Türk Ordusu’nun elleri işte böyle bağlanmaktadır.
Balyoz “Türkiye’nin Nürnberg’i” değildir ama “başkanlığını Nemrut Mustafa Paşa’nın yaptığı, Damat Ferit’in vatanseverleri yargılamak için kurduğu Divan-ı Harb-i Örfi” Mahkemesidir!
Yorum Gönder