Uganda’nın Gerisindeyiz - İnci Aral

Türkiye’de ilk kez düzenlenen Dünya Ekonomi Forumu’nun yabancı yatırımcılar için hazırladığı raporda yatırım yapılabilir bir ülke olduğumuz belirtilmiş. Gelgelelim fikri mülkiyet haklarında durumumuz felaket! Türkiye 144 ülke arasında 86. sırada yer bulabilmiş kendine ancak, Uganda’nın bile gerisinde kalmış. Bu konudaki çalışmalarıyla tanınan avukat Dr. Cahit Suluk’un verdiği bilgiye göre; önceki yıla göre listede 22 basamak yükselmişiz, ama yine de Gana, Ruanda, Umman ve Gambiya gibi ülkelerden daha berbat ve zavallı durumdayız. Raporda ilk beş sırayı Finlandiya, Singapur, Yeni Zelanda, İsviçre ve Hollanda paylaşıyor.
Dünya fikri mülkiyet hakları sıralamasında sondan üçüncülük, bir korsan cenneti olduğumuzun kanıtı. Birçok konuda, gelişmişlikte liste diplerini tutmaya alışkın olsak da böylesine yaygın bir hırsızlık ticareti utanç verici. Demek ki Türkiye, taklit ve korsanda almış yürümüş, pek çok gariban Afrika ülkesini yaya bırakmış.
***
Korsan sözcüğü günümüzde de yüzyıllardır olduğu gibi kendine ait olmayan bir şeyi haksız, yasadışı yollarla ele geçirip üzerinden kazanç sağlayanları tanımlıyor. Türkiye’de bugün yiyecek içecekten giyime, korsanın girmediği alan yok. İşsizliğe çare gibi görülen bu yasadışı sektör mafyatik bir örgütlenme de sergiliyor ayrıca.
Korsanlığın başında fikir sanat eserleri geliyor. Özellikle çok satılan CD, kaset, kitap gibi ürünler korunaksız, haksız kazanç sağlayanlara açık. Tıpkı basım, farklı bir yayınevi adı altında basım, internet yoluyla yayınlama, fotokopi yoluyla çoğaltma gibi yollarla korsanlık yapılabiliyor. Korsan kitap yayınının mali boyutu da çok büyük. Türkiye’de yılda yaklaşık 12 bin çeşit yasal kitap basılıyor ve bunlardan en çok satan iki yüzünün korsanı yapılıyor. Yayıncılık sektörü içindeki korsan payı yüzde tahminen 45’ler civarında.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu en son 2004 yılında gözden geçirilmiş; korsan kitap basan, dağıtan ve satanlara ağır para cezaları getirilmişti. Yasa, korsan yayını şikâyete bağlı suç olmaktan çıkarıp kamu suçu olarak görüyordu. Ayrıca kitaplar bandrollü bile olsa sokaklarda, iskele ve meydanlarda satılmayacaktı. Ne oldu? Korsan kitapçı dükkânlarına ve pazar tezgâhlarına terfi etti. Büyük şehirlerin gözle görünür yerlerinden çekilip Anadolu kitapçılarına, Ege, Akdeniz sahillerine akar oldu. Sahte bandrol bile yapıldı.
İki yıl önce Akçay’da, tüm kitapçılar “korsancı”ya dönüşmüştü. Şikâyetim üzerine, (kesinlikle şikâyete bağlı) polis, savcılık kararıyla korsan depo ve işyerlerine baskın yaptı. Aylar sonra dosyam Üsküdar Savcılığı’na gönderilerek ifadem alındı. Şikâyetçi olup olmadığım yeniden soruldu. Oldum, ama sanırım ceza çıkmadı. Bu yaz benim kitaplarım yazlık korsan kitapçılarda yoktu, ama çok satanların satışı uluorta sürüyordu.
***
Fikri mülkiyet hakları 1995 yılından beri tartışılıyor. Çünkü korsanın kontrol altına alınamadığı ülkeler en geri kalmışlar sayılıyor. Gelişmiş ülkeler Türkiye ile ticarette yaptırım uygulamak istiyorlar. Ancak yetersiz önlemler, uygulanmayan cezalarla durumu değiştirmek mümkün değil. Geçen aylarda Kültür Bakanlığı’nın telif yasasında önemli değişiklikler öngören bir taslağından söz ediliyordu. Ne oldu, hangi aşamada bilmiyoruz, ama bu konuda artık acilen bir politika belirlemek ve hayata geçirmek zorundayız.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget