Yandaşlar dışında medya, başlık ve haberlerinde Balyoz kararlarını eleştirel biçimde yansıttı.
Zira, 365 sanığın 325’ini toplam beş bin yıl hapisle cezalandırdı Balyoz
mahkemesi. Üstelik kararların pek çok çürük yanı var.
Örneğin, 1. Ordu Komutanlığı’nda eksik darbe diye nitelendirdiği seminere katılanların sayısının 50’yi geçmemesi...
...davanın belkemiği olan seminere bir denizaltıda TRT ile röportaj yaptığı ya da o günlerde yurtdışında görevde olduğu için katılmamış olanların tutuklanması, mahkemenin trajikomik yanları.
Mahkemeye göre darbe planlaması çerçevesinde hazırlandığı iddia edilen görevlendirme belgelerinde adı geçenler bile eksik darbe suçlusu!
Dijital olanaklarla üretilen, sanıkların yurtiçi ve yurtdışı bilirkişi kurumlarından aldıkları raporlarla sahte oldukları kanıtlanan sözde belgeler; biri ordu komutanı, diğer iki kuvvet komutanını 20’şer yıl hapisle cezalandıran Balyoz Mahkemesi’nin itibar ettiği, darbe girişimini kanıtlayan “kuvvetli deliller!”...
Savcılık iddianamesindeki 1560 maddi hatayı, 23 teknik bilirkişi raporunu görmezden gelen bir mahkeme, Balyoz Mahkemesi!
Mahkeme sanıklar aleyhine delil saydığı belgelere itibar ederken; lehine olan delilleri hasır altı etti. Delil değerlendirmeyi ıska geçti.
Hatta 2003 yılında hazırlandığı söylenen bir görevlendirme belgesinden 2007 yılında kurulmuş tüzelkişilerin adlarının çıkmasını da mahkeme dikkate almadı.
Dahası var:
Seminerin yapıldığı sırada Kara Kuvvetleri Komutanı olan Aytaç Yalman ile başka bir mahkemede “seminer amacını aştı” diye ifade vererek Balyoz davasındaki sanık arkadaşlarını suçlayan, kararın açıklanmasından sonra çok üzüldüğünü söyleyerek timsahın gözyaşlarını anımsatan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün tanık olarak dinlenmesi taleplerini gereksiz gören bir mahkeme, Balyoz Mahkemesi…
***
Bu ve benzeri garabetlere dikkat çekenler soruyor: “Mahkeme başkanı ve üyeler kararları sindirebilecek mi?”
Mahkemenin yargıçları ile savcıları demokrasiye hizmet ettiklerine inanarak mahkeme sürecini ve kararları bugün sindirebilirler ama…
…generallerle, üst düzey muvazzaf ve emekli onca asker sanıklarla her duruşmada tartışan, sert davranan Balyoz Mahkemesi Başkanı Ömer Diken’le üye hâkimler Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Aytekin Özansü, tartışmalı iddianameyi hazırlayan savcılar Savaş Kırbaş ile Hüseyin Kaplan’ın unutmamaları gerekir:
Bugünlerin yarınları da var!
Üstelik yakın tarihimizde benzer olaylar yaşandığını bilenler, bilmeleri gerekenler için…
***
27 Mayıs 1960’taki devrimsel müdahaleden sonra, Demokrat Parti önde gidenlerini yargılayan Yassıada mahkemesinin başkanı Salim Başol; sanıklara sert, taraflı davranışlarıyla ve “Sizi buraya getiren kuvvet böyle istiyor” diye terslenmeleriyle ün kazandı.
Başsavcı Ömer Egesel’di. Sanıklara hakaretler ederdi.
27 Mayıs askeri yönetimi bir buçuk yılda yeni, çağdaş bir anayasa yaparak idareyi sivillere devretti. Yassıada kararları açıklandı. Başbakan ile iki bakan idam edildi.
DP milletvekili grubu ve parti önde gidenleri Kayseri’de cezaevine gönderildi.
Buraya kadarki tarihsel süreç her fırsatta TV açık oturumlarında irdeleniyor.
Fakattt… Yassıada kararlarının ve uygulamalarının üzerinden bir süre geçtikten sonraki süreçte olup bitenlerden…
…toplumun hâlâ sindiremediği kararları veren Mahkeme Başkanı Başol ile Başsavcı Egesel’e toplumsal tepkiden söz edilmiyor.
O günleri yaşayan gazeteci olarak gözlemlerimi aktarayım: Başkan Başol ile insanlıktan yoksun davranışlarıyla toplumun nefretini kazanan Başsavcı Egesel…
…başkentin günün herhangi bir saatinde insan kaynayan Kızılay Meydanı’nda ve bu alana çıkan caddelerde göründükleri zaman tepkiyle karşılanırdı.
Söz ve hakaret içeren saldırı niteliğinde değildi bu saldırılar.
Evlerinden çıkmamaya, kalabalıklar arasında görünmemeye özen göstermelerine, onları kalabalıklar arasına çıkmamaya zorlayan…
…insanların gözlerindeki sorgulayan, rahatsız edici bakışlardı!
***
Keser döner, sap döner… Gün gelir hesap döner söylemi; mahkeme başkan ve üyelerinin ve savcıların kulağına küpe olur inşallahhh!
Yorum Gönder