Taha Akyol Doğru Yazmıyor - Orhan Bursalı

Hukukçu kimliğiyle sık sık övünen Taha Akyol, Balyoz kararına karşı tarafların tutumlarına değindikten sonra, “Ben bir hukukçu olarak AİHM’nin bu dosya ile ilgili kararını esas alan bir yazı yazmayı tercih ediyorum” diyor. Akyol, okurlarını “hukukçu kimliği” ile (uzman!) peşinen şartlayarak, yazdıklarının tartışmasız doğru olduğu mesajını bilinçaltına iletiyor...
Akyol, hukukçuya yakışmayacak ağır bir hata yapıyor..
AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararına özetle değinirsek: Çetin Doğan’ın avukatları tutukluluk süresine itirazda bulunuyor. İtirazın amacı, yargılamanın tutuksuz yapılmasını sağlamak. AİHM de hükümete soruyor ve yanıt istiyor. Hükümet Balyoz iddianamesinde Çetin Doğan’a yöneltilen suçlamaları gönderiyor. AİHM de bu suçlamalara ve istenen cezalara bakarak, Çetin Doğan’ın tutukluluğunun sürmesinde bir yanlış olmadığı kararını veriyor. Atılı suçlarla tutukluluk süresinin uygunluğunu gösteriyor sadece!
Burada AİHM yargıçları ne atılı suçların doğruluğu konusunda bir karar vermiştir ne de başka bir şey...
AİHM, bu kararını yazarken de iddianamedeki suçlamaları özetliyor. Savcılığın ileri sürdüğü “delilleri” sayıyor. Demek istiyor ki bu iddialar karşısında tutukluluk süresinin uzun olduğu söylenemez...
Ama bizimkiler, AİHM iddiaların doğruluğu konusunda bir karar verdi, havasında yorumluyor! Tam da çarpıtılan nokta bu! Zaten AİHM süren bir davada iddialar-savunmalar doğru mudur yanlış mıdır diye karar veremez. Sadece, sonucu kesinleşmiş bir mahkeme kararı hakkında başvuruları kabul eder; yargılama adil midir, atılı suçlar ve ileri sürülen deliller doğru mudur bakar, savunmayı inceler, mahkemenin kararını yargılar!
Hukukçu değilim, ama halkımız da durumu böyle bilir. Balyoz’da henüz iç hukuk yolları bitirilmediği için, zaten AİHM’ye henüz götürülemez. Bu nedenle, AİHM’nin dava konusunda bir karar vermesi de söz konusu değil...
***
Şimdi sorayım: Balyoz mahkemesinin verdiği kararlar üzerine bir yazı yazarken, AİHM’nin davanın sonucuyla ilgisiz bir ara kararını köşenize neden aldınız?
Sanki AİHM’nin tutukluluk süreciyle ilgili ve tamamı iddiaları özetleyen kararını, sanki davanın sonucunu öngörüyormuş veya destekliyormuş ve sonucu imiş gibi yazmanız, nasıl bir “hukukçu” tutumudur? Yoksa bir hata-yanlışlık mı yaptınız?
Yazınızdaki darbenin beş aşaması ise AİHM’nin değil, savcılığın iddiasının özetlenmesi değil mi? Bunun doğruluğu hakkında AİHM’nin bir kararı mı var?!
Yazınızda “AİHM bu iddiaların dayandığı delilleri sayıyor” ifadeniz de okuru yanıltıcıdır. Çünkü bu iddiaların dayandığı “deliller”in delil olup olmadığı da, AİHM’nin bir kararına dayanmıyor. Sanki AİHM ileri sürülen savcılık delillerini “gerçek-olgu diye kabul etmiş..” havasını basıyorsunuz okura...
***
Bir çarpıtma daha yapıyorsunuz: “AİHM kararında bu iddiaların dayandığı delilleri sayıyor: Birçoğu Çetin Doğan tarafından imzalanmış 2.229 sayfa belge, 19 adet CD, 10 adet teyp kaseti, ses kayıtları...”
Sayın Akyol, iki yıldır bu konuyu izliyorsanız eğer, Balyoz iddianamesine konu olan savcılık “belgeleri” arasında, tek bir “imzalı kâğıt” olmadığını öğrenmemiş olmanız imkânsız. Tek bir imzalı belge gösterin lütfen!
***
Burada, kamuoyuna verilen imaj açısından bir gerçeği yazalım: Balyoz iddiaları tamamen CD’lerden oluşuyor. Sağa sola (mesela Gölcük’e!) konarak yeniden bulunan CD’ler.. tamamı 19 mudur bilemem.. terazide tartsan 50 gram gelmezler... Hiçbirinde de tek bir imza yoktur, ama The Taraf ve ekürileri, bu belgeleri imzalı diye millete yutturdu. Siz şimdi bu yalanı yeniden iletiyorsunuz! Bütün CD’lerin de en erken 2009’da hazırlandığı, yani büyük sahtekârlık, gösterildiği halde! Biraz olayın bu yönüne de bakın!
Ama kamuoyunu yanıltmak için “deliller” bavul ile tanıtıldı. Bavulcu Baransu, CD’lerden aldığı çıktıları bir bavulla savcılığı götürmüştü! Vayyy belgelere bak!! Ne iş!
***
Aynı çarpıtmayı, Radikal’de yazan benzer türden başka bir “hukukçu” yazar da yapıyor.. Şirin Payzın’ın geçen cuma günkü programına katılan bu kişi de AİHM iddiaları ciddi görmeseydi, bu kararı vermezdi diye zırvaladı...
Özgür Mumcu, dünkü yazısında, AİHM’nin “Çetin Doğan hakkında verdiği kararda, delillerin geçerli olduğuna karar verdiğine ilişkin yorumlar ise gerçeği yansıtmıyor” diyor. Özgür Mumcu, uluslararası hukukçudur! Her ne kadar yazısında CD’lerde saptanan çarpıtmaların belgelenmesini, CD’lerin doğruluğu açısından “soru işareti doğurdu” gibi biraz hafife alan yaklaşımda bulunsa da.
***
Dönelim T. Akyol’a: “Ailelerden başka, sanıkları destekleyen, davanın tamamen uydurma olduğunu söyleyen, aktif bir ulusalcı taban da mevcut..” diyor.
Ayıp ediyor mu diyelim yoksa, ulusalcı kesimin salt doğruları-nesnel gerçekleri araştıran kesim olduğunu itiraf mi ediyor, mu diyelim!
Bilemedim! Siz karar verin...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget