Bir lavanta kokusu var havada, yaralı bir kuş var karşı binanın çatısında, ağlayan bir çocuk var bahçede...
Ünlü ozanımız son yolculuğuna uğurlanıyor, içinde biriktirdiği acılar ve hüzünlerle birlikte.
74 yaşında, İzmir’de bir gecekondu... Almanya’da geçen uzun yıllar.
“Ah yalan dünyada, yalan dünyada, yalandan yüzüme gülen dünyada...” diyen Neşet Ertaş...
Nice değerleri yitirdikten sonra anımsayan ve sonra unutan bir toplum.
Ey neredesin yaşam!
Tunceli’de önceki akşam saatlerinde kurulan bombalı tuzak ve yedi şehit.
Lavanta kokulu bir gecenin içinde denizin üzerine bir ışık düşerken, dağlarda, vadilerde ölen gençlerimizi, şehit düşen genç bedenlerimizi, barışı, özgürlüğü düşünüyorum.
Bir tuhaf iç çekiş neyin nesi?
Gerçekten bilmiyorum!
Zavallı yüreğim bir bilinmeyen dehşetin içinde hızla çarpıyor...
Kuru bir yerin karanlığında ve aydınlığında ölümlerin yüzünü gördük ve umursamaz olduk geçen 30 yıllık süreçte...
***
Türk Silahlı Kuvvetleri son yılların en büyük operasyonunu yapıyor Güneydoğu’da...
Sık sık değindiğim gibi nokta operasyonları yapsa, Kuzey Irak’ta sınırımıza yakın yerlerdeki PKK kamplarını dağıtsa, işte o zaman terör örgütünün beli kırılacak.
PKK, bir anda yöntem değiştiriyor, “suikast” yaparak karayollarına mayın, bomba döşüyor.
Herkesin kafası karışık!
Örtülü savaşın düzenli orduyla yürütülemeyeceği artık anlaşıldı.
TBMM toplanacak, Meclis’te grubu bulunan tüm partiler bir araya gelip, akan kanın durması için çaba harcayacak.
Başka yolu yok!
Ölümlerle bir yere varılmıyor...
Anaların, babaların, kardeşlerin, eşlerin, çocukların yüreğine ateş düşüyor.
Balyoz davasının karara bağlanmasından sonra Hilmi Özkök, Aytaç Yalman konuşuyor.
2003 yılındaki komuta kademesindeki kapışma, darbe savları, örtülü savaşta ezenle ezilenin, suçluyla suçsuzun aynı torbaya konulup cezalandırıldığı anlaşılıyor.
20 yıl hüküm giyen Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan’ın isyanına ne diyorsunuz:
“Susun artık susun (Özkök ve Yalman’a)... 365 silah arkadaşı adına sesleniyorum: Lütfen susun artık. Ne sıfata sahip olursanız olun, elinizi çekin Balyoz davasından. Olur olmaz açıklamalar yapmayın...”
Susmayacak ikisi de...
Emekli olsalar bile o kavga sürecek.
Darbe girişimiyle hiçbir ilgisi olmayanlar zindanlarda çürüyecek.
İki emekli paşa, gezecek tozacak... Hilmi Paşa ve Büyükanıt Paşa İzmir’de Kordonboyu’nda kadeh tokuşturacak.
***
Yitik bir seferi izliyor gibiyim bu yaşananlar karşısında.
Zamanın sapağında savaş tanrıları acımasızlığın kan gölünde yıkanıyor.
İşkenceden geçmiş, sorgulanmış, demir parmaklıklar arkasına atılmış çocuklarımız, bağlaşık bir çığlık gibi düşlerimin pıhtısında karşıma çıkıyor.
700 üniversite öğrencisi tutuklu benim ülkemde ey halkım!
80 gazeteci zindanda, biliyor musun ey halkım!
Yollara bombalı tuzaklar kuruluyor, Türk ve Kürt ayrımı yapılmadan can alıyorlar, görmüyor musun ey halkım!
Darbelere, darbecilere hiç mi hiç karşı çıkmayan, parasız eğitim isteyen üniversite öğrencilerine “terör örgütü üyesi yaftası” yapıştırmakla ileri demokrasinin geleceğini düşünen ey benim güzel yurdumun insanları...
Hiç olmazsa teröre karşı, meydanları İspanya’da olduğu gibi doldurup hep birlikte haykırın “yeter artık” diye.
***
O gencecik bedenler toprağa verildikten sonra yine unutulup gidecek.
Barışa giden yolu bulmak hiç zor değildir ey benim halkım!
Yorum Gönder