Yazımın başlığını şiddetle destekliyorum; “Vallahi billahi darbe olabilir”. İzin verin, bu önemli iddiamı kanıtlayacağım. Şimdi efendim, Balyoz davası kararları çıktığından beri, “yetmez ama evetçiler”, “Başbakan ve Cumhurbaşkanı uçağına binmek için her türlü yalakalığı yapanlar”, KCK operasyonlarından yüzlerce seçilmiş hapsi boylarken, pankart açan öğrenciler yedi yıl yerken, eğitim sistemimiz kimselere sorulmadan altüst edilirken, PKK’li ve asker yüzlerce genç ölürken, yaşadığımız rejimin demokrasi bile değil ileri demokrasi olduğunu söyleyenlere bir hal oldu. Birdenbire verilen kararların hukuk dışı olduğundan, aşırı ceza verildiğinden söz etmeye başladılar. İşte ben bundan korkarım.
Çünkü bunlar her devrin adamı olduklarından, araziye uymakta sonsuz bir yeteneğe sahip olduklarından, bunların burnu iyi koku alır. Demek ki ufukta bir darbe gözükmeye başladı. Siz bana inanın.
Şimdi bunlar ansızın dönemezler, usuldan dönmeye başlarlar, bunda çok mahirdirler. Şimdiden tedbirlerini almaya başladılar. Hatta bazıları korkularını apaçık söylüyorlar. Ve ekliyorlar; yeni bir darbe çok daha yıkıcı ve kanlı olacaktır.
Öyleyse usuldan mevzi almak gerekir. Bilirler ki, hiçbir darbe Amerikan hükümetinin bilgisi dışında yapılamaz! Bunu bildikleri halde, döküldüğü apaçık görülen ordunun sadece kendi iradesiyle darbe yaptığı yalanını söylemek işlerine gelir. Oysa bilirler, ordu sadece bir araçtır.
İşte işin püf noktası burada. Durum biraz karışık, Irak’ta ne yaptığı pek anlaşılmayan ama bir milyon sivilin ölmesine neden olan, Afganistan’dan bir türlü çıkamayan Amerikan hükümetinin, daha doğrusu çokuluslu silah, ilaç ve gıda devlerinin ne yapacakları pek kestirilmiyor. Bu Arap Baharı da kafaları iyice karıştırdı.
Kendi askerlerinin ölmesini istemeyen -çünkü bu konuda epey bir muhalefet var- Amerika’nın bizim orduya bakışında şiddetli bir değişim olabilir. Epey bir zamandır Türk ordusunun itibarının ve gücünün kendi ülkesinde apaçık sorgulanmasına göz yuman Amerika, birdenbire orducu kesilebilir. Çünkü Arap Baharı umulan neticeyi vermekten oldukça uzak görünüyor. Bu durumda bölgede kuvvetli bir orduya gereksinim var. Bu da Mehmetleri pek bol olan Türk ordusundan başkası olamaz!
Öyleyse edilen sözlerin, yapılan hakaretlerin usul usul geriye çekilmesi ve yeniden orduya duyulan güvenin geliştirilmesi gerekiyor. İşleri durum değişikliğini sezmek ve kendini bu yeni duruma hemen uydurmak olanlar, usuldan ağız değiştirmeye başladılar.
Öte yandan, AKP hükümetinin başı acayip belada. Çünkü “yaz” bitti, “kış” geliyor. Üretmeden, gelir eşitliğini düzenleyici reformlar yapılmadan, başkalarının parasıyla yaşadığımız tatlı yaz bitti. Doğru dürüst vergi toplayamayan hükümet, hemen en kolay yola başvurup bütçe açığını bizlerin sırtına yıktı. Zamların ucu bucağı belli olmuyor.
Türkiye halkı son derece pratik bir halktır. Cebindeki paraya bakar. Cebindeki para azaldı mı canı fena yanar. AKP’nin gereğinden fazla bel bağladığı din faktörü de gücünü yitirir. Durum bu.
Şimdi gelelim, ekonomik durum kötü, ordunun yeniden güç kazanması gerek, ölümler artık alışılmış bir şey olmaya başladı, bu durum nasıl düzelecek?
Ansızın bir sabah tanklar yollara dizilebilir ve bir kriz hükümetine geçebiliriz.
Benden söylemesi.
Umarım sabah sabah canınızı sıkmadım. Eh Neşet Ertaş da öldü. Onunla birlikte muhteşem bir gelenek de öldü. Çünkü gidenin yerine ne yazık ki yenisi gelmiyor. Mehmet Ali Aybar’ın, Aziz Nesin’in, Uğur Mumcu’nun ve daha pek çok kıymetli insanın ölümüne en çok bunun için yanarım. Yerine yenisi gelmiyor. Neşet Ertaş’a, herkese örnek olması gereken duruşu ve güzelim türküleri için binlerce teşekkür.
Ve her zaman, hiçbir şeyden korkmadan, eğilip bükülmeden düşüncelerini söyleyen, her daim muhalif Bülent Ersoy’a da teşekkürler. 12 Eylül darbesi ve yaşadığımız günler üstüne söylediği muhalif sözleri Habertürk programında tartışılınca programa telefonla bağlandı ve kendisini bıyık altından gülümseyerek izleyen ve çok önemli olduklarına pek bir inanan gazetecileri bence mosmor etti. Türkçesi, “Benim hiçbir yerden çıkarım yok, ya sizin” dedi. Helal olsun!
Yorum Gönder