Hay Allah, daha geçen haftaki yazımın mürekkebi bile kurumadı!..
Anımsayacaksınız, “Hedef 2023” başlıklı yazımda, Pensilvanya’daki zatın taa 2005 yılında söylediği “ulusalcı dalgayı aşacağız” sözüne atıfta bulunup, Dışişleri Bakanı muhteremin “Ulusçulukla hesaplaşma vakti geldi” sözlerinin 2005’teki açıklamayla nasıl da benzeştiğini dikkatinize sunmuştum...
Aslında anlatmak istediğim; tıpkı 2005’te okyanus ötesinden gelen açıklama, diğer deyişle “işaret fişeği!” gibi bu sözlerin de aynı “kodları” taşıyıp taşımadığı idi!..
Bu sorunun yanıtı birkaç gün sonra geldi! Büyük bir hevesle, efendilerinden gelecek talimatları bekleyen yanaşma kâğıt parçalarından biri, ismimi manşetine çekiverdi!.. Peki ne dedi?..
- 28 Şubat’ın sivil işbirlikçisi!..
***
Özenle oluşturulmuş bir fiş ya da form diyelim..
Muhteremlerin iştahla verdiği manşet habere göre, Atatürkçü imişim!.. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden’le yakın ilişkiler içinde imişim... ADD yöneticileri ile görüşüyor imişim... İşçi Partisi’ne üye imişim... Halkla iyi diyalog ve ilişki içinde imişim... Güvenilir bir adam imişim... Herhangi bir gizli teşkilatla ilişkim yok imiş...
- Eeee!..
Darbeciler beni ve birçok kişiyi böylece tasniflendirmiş ama bu yanaşmalar sadece benim bilgilerime ulaşabilmişler, iyi mi?!.. Şimdi bu “kâğıt parçası”nın neresini düzelteyim?.. Başta Doğu Perinçek olmak üzere çoğu arkadaşlarım, sevgili dostlarımdır ama ben hiçbir zaman İşçi Partisi üyesi olmadım!.. Yekta Güngör Özden 28 Şubat’ın en karmaşık günlerinde Anayasa Mahkemesi Başkanı’ydı!.. Kendisiyle emekli olduktan ve ADD Başkanlığı’na seçildikten sonra birkaç kez panellerde, konferanslarda birlikte oldum, en az 15 yıldır görmüyorum ve saygım sonsuzdur!..
- Atatürkçü olmaktan, bu fikirleri taşımaktan ise şeref duyarım... Yazdığım her yazının, yaptığım her konuşmanın sonuna dek arkasındayım...
Gördüğünüz gibi yanaşma arkadaşlar derslerine hiç mi hiç çalışmamışlar! Ellerine tutuşturulan paçavrayla ilgili en ufak bir araştırma yapma zahmetine dahi girmemişler ama doğal tabii, tetikçilik böyle iki tarafı keskin kılıçtır; bazen abad, bazen de rezil rüsva olursunuz!.. Üstelik halen soruşturması devam eden ve yasaya göre “gizli” olması gereken bir konuyu sırf bir Kemalist kalemi yemek uğruna manşete çekmek en hafif tabirle ahlaksızlıktır ama tabii anlayana!.. Muhteremlerin, Ergenekon ve Balyoz sürecinde yaptıkları düşünülecek olursa bana yapılan hiç kalır!.. Üstelik aynı ahlaksızlıkla birkaç yıl önce de birçok yurtsever ismi Balyoz ve Ergenekon’a bulaştırmaya kalkmış, fena rezil olmuşlardı...
Gelelim şu işbirlikçilik meselesine... İşbirlikçi, benim “Karanlığa Karşı Yazılar”, “Vurgun Demokrasisi” ve “Aydın İhaneti” kitaplarımın ortak üstbaşlığıdır.. orada açıkça anlatmıştım, iyi okusunlar:
- İşbirlikçi, iktidara yamanmış, makam, mevki ve ikbal hırsıyla her türlü değerini satışa çıkaran, bağlandığı kapının düdüğünü çalan yanaşmaların sıfatıdır...
Hodri meydan, banka hesapları, oturduğunuz villalar, yatlar, katlar, geçmişte yazdıklarınız, bugün gayet “duygusal!” çiziktirdikleriniz tanığımız olsun, var mısınız?!..
Kadrolu Penis Yazarı!..
Bir zamanlar Amerika hatıralarını ve penis maceralarını yazardı.. Sonra terfi etti “AKP’nin aslında Türkiye Cumhuriyeti’ni nasıl kurtardığını” anlatmaya başladı. Bu “başdöndürücü dönme” yeteneğine haiz muhterem, baktı ki sürekli irtifa kaybediyor, araya sıkıştırdığı “maceralar” bile durumu kurtarmaya yetmiyor, sağa sola bulaşmaya başladı... Son olarak, Beyaz TV’de benim de sürekli konuk olarak katıldığım “Dinamit” programını sahte Amerikan güreşine benzetmiş. Yani anlaşmalı, önceden kurgulanmış bir program olduğunu yazmış. Kendisinin katıldığı, beş para etmeyen ve de yayınına son verilen programlarla karıştırmış olsa gerek.
- Haysiyetini oyuncak yapmaya utanmayan “kadrolu dönekler” her zaman var olacaktır doğal olarak ama yalnızca bir nokta bile değil, bir virgül olarak...
Yorum Gönder