Ağla Paşa!… Ağla! - Mehmet Halil Arık

Ağla Paşa.. Ağla!.. ..
Cumhurbaşkanı; Başbakan, Meclis Başkanı, bakanlar… ağladılar…
Kimi, Yemen türküsüyle; kimi nedensiz, kimi zamansız… Ama, en çok şehit cenazelerinde!..
Birisi  var ki, o hep ağlamaklı zaten… Ya aklına estikçe, ya Civan’ı aklına düştükçe…
Son veciz sözü yankılanıyor olmalı senin de kulaklarında.
Hem kalabalıklarmış, hem de silahlıymış teröristler son baskında!.. O nedenle büyükmüş, seni de ağlatan can kaybımız!..
Sıra sende!..
Üstelik; ağlamak için çok nedenin var… Ağla paşa!..
Pek aldırmayız siyasilerin gözyaşlarına; “timsahınki” der geçeriz..
Ne var ki; seninkini önemseriz.… Biliriz ki;  asker kolay ağlamaz;!..
Ağlamışsa; Anlarız ki; sözün bittiği noktaya gelmişiz!…
Farkındayız son noktanın!.. Ağla!.. Çok nedenlerin var ağlamak için!..
Bırak; aleni aksın gözyaşın;!.. Kısma, aleni çıksın sesin!.., duyulsun!.. Aşikar et kendini!..
*******
Ya da hiç ağlama!..  Umut olma inancın sürmekteyse!.. Güvenceysen halka!..
Sen onun varlık nedenisin!.. o sensiz olmaz!.. Sen de onsuz, olamazsın!..
Et-tırnaksınız!.. Onun gözünde yerin “Peygamber ocağı”; adın Mehmetçik!….
Sadece; analar değil; babalar da yasta!.. Ne var ki sesleri kısık… İçlerine ağlıyorlar!.. Neymiş!?.. Erkekler ağlamaz’mış!.. Laf!.. Bal gibi de ağlıyorlar işte!.. Sen de ağla!..
Ama, şehidin başında değil!.. Senin asli görevin o değil!.. Halk tutar şehidinin yasını…
Ağlamak için çok ve çok başka nedenlerin var senin!..
Şehit getirtmemek senin görevin!.. Bağlıysa elin kolun; ona ağla!..
Kan ve can pahasına kazanılmış; ulusal varlık nedenlerinin kaybına ağla!
80 yıl öncesinden, kursaklarda kalan Sevr heveslerinin hortlatılması için, senin zaafa uğratılma şartının gerçekleşme noktasına getirilmişliğine ağla!…
Mehmetçiğin başına geçirilen çuvalın asıl nedeninin bu olduğunu düşün de ağla!…
“AKP ile anlaşıp Türk Ordusu’nu kafese koyduk!” diyen CIA Şefi Henri Barkey’in sözlerinin, neyin karşılığı, kimlerden alınan cesaretle söylendiğine kahrol da ağla!.
Duymadım, deme!.. Medyalarda çarşaf çarşaf!.. Sultanların en sağırı haberdarken; duymadım deme!..
Hani susan dilsiz şeytandı!?..
Sömürgeler için bile bin kere düşünülüp, bir kez ağza alınmayacak, bu aşağılık, bu onursuz söylemi düşün de ağla!…
Kurtuluş Savaşı; bu onursuzluklara katlanmak adına mı verildi!?; Yoksa; onursuzluğu Türk halkına reva görenlere karşı, tarihi ders olarak mı!?!.. Onursuzluklara tepki doldurur makamı!.
Halkın güveninden yoksun bırakılmış bir ordu; hainlerden ve düşmanlardan başka kimin işine yarar!… Dertlenip ağla!..!..
Ağla; Paşa!… Senin ağlamak için çok başka nedenlerin var!.. Şehitlerin yasını analar tutar!..
Komuta ettiğin, o yüce kurumun; halkın güvencesi oluşuna inat; silahlı terör örgütü ithamıyla mahkemelere düşürülmüşlüğüne ağla!..,
Komuta kademesinin yarısının esaretine ağla!..
Silahlı terör örgütü olmakla suçlanan bu kurumun (nasıl olup da terörist) bir ferdi olduğunu düşünüp ağla!?..
Terör örgütün lideri olmakla suçlanan kişinin, görevinin başındayken; devletin tepesiyle her hafta nasıl olup da olağan görüşmelerini yaptığını düşün de ağla!..
Acaba!… de; düşün; geleceğine ağla!.
İster; (oh!) çek; sevinçten; ister “ahh!” çek kahırdan; İster  off çek sıkıntıdan ağla!…
Acz  içermesin gözyaşların… Yenilmişlik ve teslimiyete dökülen gözyaşları o kuruma ve komutanına yakışmaz!…
Bulunduğun makama düşmez şehitlerin başucunda gözyaşı dökmek!.. Kaldıramaz halk bunu!..
Yok sayılan kurtuluş savaşına ağla!..
Şehitlikler sanal diyecek kadar, mütareke basını  zihniyetin, halkın temsilcileri sıfatıyla Yüce Meclis’te varlığına kahrol da ağla!..
Dün irticayı suç sayan kanunların; bugun irticayla mücadeleyi suç saymak adına kullanılıyor olmasına…kahrol da ağla!..  Anayasal kurumların dün aldığı görev kararlarının bu gün suç sayılıyor olmasına ağla!..
Cüppe ve sarığın ordu evlerine girmesine değil; Atatürk’ün; “şeyhler, müritler, dervişler ve meczuplar ülkesi olamaz dediği ülkede, tarikatların baş tacı edilmesine…vesayeti kaldırma bahanesiyle ordunun vesayet altına alınmış olmasına …ağla!.
Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyen…; ülkeyi sömürge tezgâhlarına karşı savunacak ne kadar Atatürkçü subay varsa, tümünün toplatılıp esarethanelere  doldurulması boşuna değil” diyen aydınların haklılığına inanıyorsan…, “İleri demokrasi” diyerek; demokrasiden eser kalmadığını görüyorsan…adil hukuk feryatları senin de yüreğini sızlatıyorsa…, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ndeki öngörüleri… düşün de ağla!..
Niçin iki “milli” sıfatlı kurumla uğraşılmakta: Milli Savunma… Milli Eğitim..
Milli kavramların içi boşaltılırsa; yeniden 19 Mayıs’lar gerektiğinde; kim sahip çıkacak tam bağımsızlık ülküsüne de ülkesine de!…
İşte bu kaygılarla ağla!…
Şehitlere akan gözyaşları; insani bir hasletin ifadesinden öte, bir çaresizlik ifadesidir !..
Zaaf lekedir üniformaya!..
Yenilmişliğin ve teslimiyetin ifadesi; o gözyaşları; en çok düşmanları ve hainler sevindirir!..

Not: Bitmedi!.. devamı gelecek yazının….

Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget