Yeni Şafak’ta “Karadayı da gelecek mi?” başlıklı bir “haber” vardı. Güya 28 Şubat operasyonuyla tutuklanan Çevik Bir ile koğuş arkadaşı İdris Koralp’in en çok konuştukları konu İsmail Hakkı Karadayı’nın da tutuklanıp tutuklanmayacağıymış: “Bir ve Koralp’in koğuşunda bugünlerde yegâne gündem maddesinin ise eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın soruşturma kapsamında ‘gözaltına alınıp alınmayacağı’ konusu olduğu iddia ediliyor.” (Yeni Şafak, 29 Nisan 2012) Kim iddia ediyor? Gizli özne!
Yeni Şafak İdris Koralp’i şöyle tanıtıyor: “28 Şubat’ta Genelkurmay İç Güvenlik Harekât Dairesi Plan Şube Müdürlüğü yapan emekli Tuğgeneral Koralp, o dönem Genelkurmay Karargâhı’nda Çevik Bir’in ‘kara kutusu’ olarak öne çıktı.”
Yeni Şafak, “yegâne gündem” dediği konuyu Çevik Bir ve kara kutusundan öğrenemeyeceğine göre geriye iki ihtimal kalıyor. Bir ve Koralp bu “yegâne konuyu” bağıra çağıra konuşuyor ve gardiyanlar da istemeden duyup Yeni Şafak’a iletiyor veya Yeni Şafak açıkça cezaevi dinliyor, ortam dinlemesi yapıyor!
Ya da gizli özne, tertip merkezidir! Ve o merkez, eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı’nın da tutuklanması için “psikolojik harekâta” başlamıştır!
YENİ ŞAFAK’IN PSİKOLOJİK HAREKÂTI
Psikolojik harekât deyince… 28 Şubat operasyonuyla birlikte bu konuda da çok önemli teorik çalışmalara imza atılıyor. En önemlisi, Cengiz Çandar’ın da beğendiği Ali Bayramoğlu imzalı olanıydı: “28 Şubat, bir ordunun kendi toplumuna karşı giriştiği bir kalkışma, kandırma, yönlendirme eylemleridir.” Çandar eylemleri bir bütün olarak “yani psikolojik harekâttır” diye isimlendiriyor.
Yukarıdaki Yeni Şafak haberini bir de bu tanım çerçevesinde okuyun şimdi… Psikolojik harekâtın alasını kim yapıyor, görün!
TSK’YE PSİKOLOJİK HAREKÂT
Türk Ordusu’na saldırmak için koparılan bu “nasıl psikolojik harekât yaparlar” yaygarası trajiktir.
Anımsarsınız mutlaka: Öldürdüğü PKK’lilere “pusu” kurmakla da suçlanmıştı TSK! Yandaş kalemler “TSK nasıl pusu kurar?” diye utanmadan yazabilmişlerdi! Pusunun bir askerlik sanatı olduğunu elbette biliyorlardı ama psikolojik harekât tam da böyle bir şeydi işte…
BAŞBUĞ’A PSİKOLOJİK HAREKÂT
“İnternet Andıcı” davasına bir de bu gözle bakınız. Vay efendim TSK nasıl internet sitesi kurarmış, nasıl bu sitelerden yayın yaparmış?
Psikolojik harekât içinde kaynayıp gitti; o sitelerin çoğu sözde Ermeni soykırımı yalanlarına karşı ya da PKK ile mücadelede kullanılmaktaydı… Ve elbette “irtica ile mücadele” kapsamında olanlar da vardı. Ulusal güvenlik açısından bölücülükle birlikte irtica da tehdit olarak belirenmişse, bir ordu elbette o zaman irticaya karşı mücadele edecekti!
Ama öyle bir psikolojik harekât uyguladılar ki, sanki irticayla mücadele etmek görev değil de suçmuş gibi kamuoyu yarattılar. Görevi irticayla mücadele etmek olanlar bile görevine sahip çıkmaktan sakındı.
“TSK nasıl internet sitesi kurar” diyerek İlker Başbuğ’a savaş açanların silahı neydi peki? Bağbuğ’a psikolojik harekât yapan bazı internet siteleriydi. Ki o sitelerde yer alan, örneğin Başbuğ’un ağlama duvarındaki fotoğrafı, mahkemede terör örgütü yönetmekle suçlanan eski Genelkurmay Başkanı em. Org. İlker Başbuğ’a sorulan ilk soruydu! Başbuğ bu fotoğrafın sorulmasını haklı olarak “insanlık suçu” diye değerlendirdi! (Hürriyet, 30 Nisan 2012)
“TSK nasıl internet sitesi kurar” diyenler, kendi internet sitelerindeki psikolojik harekât malzemelerini açık açık kullandılar!
Bir ülkenin Genelkurmay Başkanı’nın İsrail’deki ağlama duvarı fotoğrafını suçlayarak gazetelerine manşet yapanlar, Yahudi komitesinin aynı ülkenin Başbakanına cesaret madalyası takmasını ise alkışladılar!
YALÇIN KÜÇÜK’E PSİKOLOJİK HAREKÂT
Şemdin Sakık’ın ifadelerine dayandırılarak hazırlandığı belirtilen andıç konuşuluyor günlerdir. 28 Şubat generallerinin o andıçla başta Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand ve Altan biraderler olmak üzere kimi gazetecileri fişlediği, işinden ettiği yazılıyor, çiziliyor.
Ama o andıçta, örneğin Yalçın Küçük’ün isminin de yer aldığından nedense hiç bahsedilmiyor! Üstelik Yalçın Küçük o süreçte, bırakın işinden olmayı, hapis bile yattı! (Küçük, Haymana Cezaevi’nde Doğu Perinçek’le birlikte yattı. Patatesten üretilmiş sahte bir mühürlü mektupla PKK yöneticisi yapılan(!) Doğu Perinçek’in davası, en az bugünkü davası kadar ibretliktir, tarihe geçecektir!)
Evet, Ergenekon yöneticisi olmakla suçlanan ve Silivri zindanında yatan Yalçın Küçük’ün ismi de geçiyor o andıçta… Ama varsa yoksa Çandarlar, Birandlar, Altanlar, Barlaslar, Ilıcaklar deniliyor hep…
İşte psikolojik harekât, tam da budur!
Yorum Gönder