Memur vardır, amir vardır. Amirin de amiri vardır. Gide gide iş başbakana kadar uzanır.
Örneğin Demirel’in başbakanlığı sırasında verdiği emirleri dinleyen ve onun isteklerini yerine getiren bir görevliye AKP döneminde hesap sorulamaz. Memur o dönemde kendisine verilen işi yapmıştır. Bir sorumlusu varsa, o memurun amiridir. Yani o sıralardaki hükümetin başbakanı...
Tuhaf şeyler yaşıyoruz. Erbakan’ın iktidar günlerinde yaşananların hesabı apayrı bir durumdur. Mesut Yılmaz’ın, Bülent Ecevit’in, Tansu Çiller’inki de... Bu kişilerin dönemlerinde yapılanlardan memurlarını sorumlu tutmak yanlıştır. Onlar iktidardaki hükümetlerin emriyle birtakım iyi kötü işleri yapmışlardır. Memur sorumlu olmaz, amiridir sorumlu olan.
Zaman geçmiş, yıllar önceki hükümetler döneminde çirkin güzel işler yaşanmış. Bunların yararını da, zararını da halk çekmiş, iş bitmiş. Şimdi kırk yıl sonra o günlerin sorumlusu diye birtakım memurları suçlamak olur mu?
Birbiri ardına gelen iktidarlar kendilerinden öncekilerden hesap sorarlarsa, konu yanlış yola girer. Suçlanabilecek ya da kutlanabilecek kişiler dönemlerin başbakanlarıdır.
Tayyip Erdoğan’ın kalkıp Demirel’den ya da Evren’den hesap sorması ne denli doğrudur. O kişilerin iktidardayken yaptıkları gerilerde kalmıştır. Zamanlar geçmiş sen kalkmış “ver hesabını” diyorsun. Unutma ki senden sonra işbaşına gelecekler de senin yaptıklarının hesabını soracaklardır.
Memur emredilen işi yapar. O iş yanlışsa suçlu memur değil, amiridir. Bu yüzden bakıyorum, “sen falanca görevdeyken şu yanlışları yapmışsın gel hesap ver adalet önünde diyebilmek” doğru değildir. Her memurun görevi amirine itaat etmektir. Bir suç varsa, o amir durumunda olanındır.
Memur, “Hayır bu emir yasa karşıtıdır” diye itiraz edebilir, ama bunu yapmaya gücü yeterse...
Yorum Gönder