“Ali Baba’nın bir çiftliği var…”
“Çiftliğinde inekleri var…”
Sonra sorardı:
“Nasıl bağırır inekler?”
Biz hep bir ağızdan yanıt verirdik:
“Mööööö…”
Sonra devam ederdik şarkıya:
“Ali Baba’nın bir çiftliği var…”
Çiftliğinde kuzuları var…”
Öğretmen yine sorardı:
“Nasıl bağırır kuzular?”
Biz hep bir ağızdan yanıt verirdik:
“Meeee…”
10 yıldan beri AKP, bu “mööö”ler ve “meee”ler sayesinde vatanı “Ali Baba”nın çiftliğine çevirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın deyişi ile “astığını asıyor, kestiğini kesiyor…” istediğini alıyor, istediğini satıyor.
Yandaşlar zor durumda mı kaldı? Yandaşlar tehlikede mi? Yargı ile yasalarla başları dertte mi?
Hemen en iyisinden, en kalitelisinden yasa siparişi veriliyor… Yasa hazırlanıp, bir gecede çıkarılıyor.
Sonra hizmete sunuluyor…
Mahkemelere avukatlar gelmiyorlar mı? Yapılan yanlış uygulamaları protesto mu ediyorlar? Yargıçlar diledikleri gibi karar veremiyorlar mı?
Hemen meclis göreve çağrılıyor… Yine gereken yasa siparişi veriliyor, usta, yetenekli, fedakâr AKP’li milletvekilleri sabahlara değin çalışarak yasayı
hazırlıyorlar… Hizmete sunuyorlar?
Böylece demokrasi de saat gibi işlemiş oluyor…
Danıştay, Yargıtay, HSYK, Anayasa Mahkemesi de aslanlar gibi çalışarak geri kalan işleri bitiriyorlar…
Danıştay Başkanı çıkıyor, “Yok, durdurma yok artık. İlerleme var. Onu durdur, bunu durdur, durdurduk da ne oldu…” diye bir demeç veriyor. Göz göre göre, göstere göstere, açıkça suç işliyor. Kendi varlık nedenini inkâr ediyor.
Ama mööö’lerin, meee’lerin bunlardan hiç haberi olmuyor.
Onlar “İzdivaç Programları”nı izlemeye devam ediyorlar. Dizilerin bir tekini bile kaçırmıyorlar.
Sonra da dizilerde kim ne yapmış, kim ne demiş, nasıl olmuş, nasıl olması gerekirmiş, kim kiminle yatmış, kim kiminle kalkmış, kim kimi sevmiş, kim kime âşık olmuş, kim kimi aldatmış, kim kime ihanet etmiş, gün boyu, geceler boyu bunun söyleşisini, tartışmasını yapıyorlar.
Oysa ihanetin en büyüğü her saat, her dakika gözlerinin önünde canlı programlarla yaşanıyor. Vatana ihanet suçu işleniyor…
Cumhuriyet yok ediliyor.
Atatürk ve Atatürk devrimleri yok ediyor.
Bayramlar yasaklanıyor…
Halkın, milletin mallarını, ormanlarını, sularını derelerini yok pahasına yabancılara peşkeş çekiyorlar…
Kimsenin ruhu duymuyor…
Şu anda HES inşaatlarına teslim edilen ormanlar “Kelaynaklar”a döndü. Orman katliamı yapıyorlar. Börtü böcek, kurt kuş katliamı yapıyorlar…
HES inşaatlarında, tedbirsizlikten 5 ayda tam 28 işçi can verdi. Dönüp de bakan yok. Soran yok.
Mööö’lerin, meee’lerin bunlardan haberi ise hiç yok…
Ama bütün bu olumsuzluklara rağmen güzel gelişmeler, güzel şeyler de oluyor sevgili yurdumuzda.
AKP iktidarının tüm yasaklarına, engellemelerine rağmen, milyonlar yine bayraklarını alıp meydanlara çıktılar. Çelenklerini koydular. Fener alaylarını düzenlediler.
1 Mayıs ve 19 Mayıs bu gelişmelerin müjdecisi, habercisi oldu.
“Bu devran böyle gitmeyecek, böyle sürmeyecek” dedi bilinçli, yurtsever halkımız.
Cumhuriyet bizim.
19 Mayıs bizim…
Atatürk bizim… Sen kim oluyorsun?
Onu yıkmaya, yok etmeye, unutturmaya kimsenin gücü yetmez, buna izin vermeyiz” dedi.
Tek eksiğimiz birlik, bütünlük ve örgütlü bir mücadeledir. Milyonları tek hedefte ve örgütte toplamak gerekiyor. Bunlar da gerçekleştirilirse, İhanet erbabı Kaçacak delik arasın…
AKP, teslim aldığı kurumlara, yandaş komutanlara, yüzde 50’ye hiç güvenmesin.
Aldanmasın…
Türk ordusunu, Atatürk’ün Cumhuriyetçi subaylarını teslim almak, hele hele “Silahsız kuvvetleri” teslim almak o kadar basit ve kolay bir iş değildir.
Karşılarındaki yüzde 50’yi asla unutmasınlar. Vatanın sahiplerini görmüşlerdir bu 19 Mayıs’ta.
Kendilerine oy veren AKP’liler bile bu bayram yasaklamaları karşısında isyan etmektedirler.
Yüz yıllık Kemalist birikimi, 1923 aydınlanma devrimini yok etmek, ne Amerika’nın yiyeceği bir halt ve iştir, ne de ortaklarının…
Uyuyan dev, şimdi, ellerini toprağa bastırmış, dizlerinin üzerinde doğrulmaya çalışmaktadır
Sonrasını hep birlikte göreceğiz…
Yorum Gönder