Eğer bugün 1961'de Demokrat Partililerin yargılandığı Yassıada Mahkemesi eleştiriliyor ise...
Eğer bugün Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını asan yargı tartışılıyor ise...
Eğer bugün 12 Eylül darbesinin sıkıyönetim mahkemeleri hukuk tarihimiz açısından şiddetle sorgulanıyor ise...
Korkarım ki Balyoz davası da ileride böyle bir dava gibi sorgulanacak.
İşin içine asker girince; şüphelileri başta suçlu kabul eden bir kamuoyu yaratıldı.
Bütün ömrüm, darbecilere karşı durmakla geçmiş olmasına karşın; hapse atılan subaylardan gelen feryadı duyunca kulaklarımı daha fazla tıkayamıyorum.
Çünkü; ortada adalet dediğimiz insanlığın ortak vicdanı var.
Bu açıdan bakınca Balyoz davasının bir hukuk davası değil bir siyasal/ideolojik davaya dönüştürüldüğünü düşünmeye başladım.
MEKTUPTA DİYOR Kİ
Balyoz davası tutuklularından; başka yazarlara da yollanan bir mektup aldım.
Aralarında Hava Orgeneral Bilgin Balanlı'nın da bulunduğu birçok general ve albay, kendilerini suçlamada kullanılan başta 11 nolu CD olmak üzere dijital kayıtların tarafsız bir bilirkişi tarafından incelenmesini istiyorlar.
Ama mahkeme inatla bu isteği reddediyor.
Niçin? Niçin savunmanın bu hakkı elinden alınıyor?
Suçlanan bu insanlar; 11 nolu CD'yi yerli ve yabancı uzmanlara kendileri inceletmişler.
Bu 11 nolu CD'nin sahte olduğu; 2007 ve sonrasında uydurulduğu ortaya çıkmış.
Ama mahkeme bunu dikkate almamış.
Eğer gerçek bu ise; eğer 11 nolu CD sahte ise; o mahkemeden çıkacak karara biz adalet diyebilir miyiz?
YARGI TARAF OLAMAZ
Gazetelere yansıyan haberlere bakınca görüyoruz ki Balyoz davasına bakan mahkeme heyeti ile bu heyetin yargıladığı şüpheliler arasında ciddi bir husumet oluşmuştur. Sanıklar ile Mahkeme Başkanı Yargıç Ömer Diken sanki kanlı bıçaklılar gibi. İki taraf da birbirini suçluyor.
Yargıladığı insanlarla bu kadar zıtlaşan bir mahkeme heyetinin tarafsız karar vermesi beklenebilir mi? Bence; bu davayı başka bir heyetin görmesi gerekir.
Yoksa Balyoz davası, yeni bir Yassıada davası olarak tarihe geçebilir.
Buradan HSYK'ya sesleniyorum: Sayın Kurul; bu durumu daha ne kadar seyredeceksiniz?
Bu mahkemenin şüphelilere karşı önyargılı ve hasmane bir tavır içine girmesi karşısında adaletin zedelendiğini görmüyor musunuz?
Özel yetkili mahkemelerin şüphelileri bu kadar baskı altına alması; yargıyı otoriter bir güce dönüştürmesi; bize dünya kamuoyunda puan mı kazandırıyor?
POLİS GAZETECİSİNDEN GELDİ
Peki ne oluyor da mahkeme heyeti bu CD'leri bilirkişilere inceletmek istemiyor? CD'ler çok mu güvenli?
Hatırlatalım ki Balyoz soruşturmasında temel alınan CD'leri, Taraf Gazetesi Yazarı Mehmet Baransu vermişti mahkemeye. Kimse de bu CD'lerin nereden alındığını, nasıl alındığını, neden bu kişiye verildiğini sorgulamamıştı. Hatta bunların doğru olup olmadığı da hiç tartışılmamıştı.
Bu polis gazetecisinin; birilerini suçlamak için yalan belge imal edebildiğini sonraki açıklamaları ele veriyor. Üstüne üstlük o CD'lerin kopya oldukları da tespit tutanağında yer alıyor.
Kopyalama sırasında o CD'lere ekleme yapılmadığını, üzerinde oynanmadığını kim garanti edebilir?
Acaba Balyoz mahkemesi; dayandığı CD'lerin sahte veya değiştirilmiş olduğu ortaya çıkacak diye mi tutuklu şüphelilerin bu 'İncelensin.' talebini reddediyor?
Buna ihtimal vermek istemiyorum ama hapisteki subayların feryatları da beni ciddi biçimde kuşkulandırıyor.
İçeri atılmış bunca insanı ve bunların avukatlarını; 'Mahkemeyi uzatmak istiyorlar!' diye suçlayan mahkeme başkanı, bir buçuk yıldır 'Şu CD sahtedir; incelensin!' diyenlere olumlu yanıt verse idi; ben bunları yazmak zorunda kalmazdım.
Ne oluyor; mahkeme niçin o CD'yi bilirkişiye göndermekten kaçınıyor?
Niçin?
Yorum Gönder