103 yılın bilançosu!..İRTİCA!.."TIPKISININ AYNISI!" - Mehmet Halil Arık

7 Şubat 2012… Yer TBMM. Başbakan parti grup toplantısında konuşuyor.. Ve her zaman yaptığını yapıyor!.. Esiyor; gürlüyor; çatıyor; alkış alıyor!..
Dindar nesil, dindar gençlik kavramı üzerinden yine kendisi gibi düşünmeyenlere yükleniyor!. Sanki; din elden gitmiş!.. de; geri çağırıyor!..
Ne irtica, ne mürteci!... Sanki; hiç var olmamış bu ülkede!..
Ne 31 Mart vakası, ne de bir Menemen olayı!..Ne de onlarca,din kisvesi altındaki gerici isyanlar!.. Hepsi birer iftira kampanyasıymış, din düşmanlarının!..
Vicdanınız ve yüreğiniz elverirse, alkış tutanlara katılın. Bi-daha; bi-daha çağrılarına kulak verin, sürüklenmekte olduğumuz karanlıklara göz yumun!..Diyor ki;
“Bu kampanya o kadar bayattır ki, 13 Nisan 1909 tarihindeki, 31 Mart Vakası’yla başlayan irtica kampanyaları Türkiye’de periyodik aralıklarla milli iradenin gasp edilmesinde araç olarak kullanıldı. İrtica diyerek partiler kapatıldı, …demokrasi askıya alındı, …insanlar idam edildi, …hükümetlerin eli kolu bağlandı, …milletin dini değerleri, milli, manevi değerleri ayaklar altına alındı. İstiklal şairimiz bakın ne diyor, şimdi ondan da bir irticayı dinleyelim.” Ve Mehmet Akif’in şiirini okuyor Başbakan!..
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım, boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir aşığım istiklale, bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale. Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım, zalimin hasmıyım amma, severim mazlumu. İrticanın şu sizin lehçede manası bu mu?”
Sizin kürsünüz varsa; bizim de izan, mantık ve aklımız var Sayın Başbakan; işte CEVABIMIZ:
1- Zulmü alkışlayan, zalimi seven öncelikle insan değildir!.. M. Akif’te elbet biliyordu, hiçbir lehçede irticanın manasının bu olmadığını!..Hak adına haksızlığa tapmak ise sapkınlıktır!..
2- Geçmişe kalkıp sövenler; tarihi inkar ve ihanet edenlerdir… Kurtuluş savaşı olmamıştır, şehitlikler sanaldır diyen gafilleri neresine koyalım insanlığın!..
3- Üç-buçuk soysuz varsa, birilerine zağarlık yapan, edep ve ahlaktan yoksun yalakalardır, ki; ülkeye de, insanlığa hayrı dokunmaz!.. Onlar sürüngenlerdir, asalaktır, insan saymak hatadır!..
4- Bu ülkede, kurtuluş savaşları hiç kimseye tasma takılmasın diye yapılmıştır. Bunun önemini en iyi; “Ya tam bağımsızlık ya ölüm!” diyerek yola çıkanların kurduğu cumhuriyetin nimetlerinden en çok yararlananlar bilmek zorundadır!.. Ne yazık ki, eksiklik burada!..
5- Hak yerlerde sürüklenmesin, hakkın koruyucusu kanunlar hakim olsun, hukuk siyasetin emrine girmesin diye zalimin hasmı olmak yaraşmaz mı insan olana!?..
6- Aklına, izanına, edebine ahlakına sahip olan, anlam saptırmalarıyla halkı aldatmaya kalkışmayan, insanlık hasletlerinin kırıntısını taşıyanların, lehçesinde irtica elbet bu değildir!.. Anlamları çarpıtmak-saptırmak ayıptır, günahtır!.. Dindarlık ve saptırma yan yana olmaz!..
7- İrtica, dini siyasette araç olarak kullanmaktır; çağdaş hukuk sistemi yerine, şeriatı hakim kılmaktır, dini istismar edip; çıkar için kullanmaktır; Takiyyelerle; halkı Allah ile aldatmaktır; Dini, sömürü aracı olarak kullanmaktır; dini afyon olarak kullanmaktır; Çağdaş eğitim sistemleri yerine, dini eğitimi ön plana çıkarmaktır…Dini, düşünce sistemlerinin önünde bir set olarak kullanmak, halkı düşünmekten, sormaktan, sorgulamaktan alakoyup körü körüne biat ve itaata mahkum etmektir!..
Belki; hem dindar hem çağdaş olunur ama, hem biat ve itaata mahkum, hem çağdaş olunmaz!.
.Ve devam ediyor Başbakan konuşmasına;
“İşte bunlar bize utanmadan, sıkılmadan mürteci yaftası yapıştırmaya kalkıyorlar. Açık söylüyorum, Türkiye hiçbir zaman irticaya pirim vermedi. Ama Türkiye, bu irtica kampanyalarına, bu sanal irtica korkusuna çok ama çok ağır bedeller ödedi. Kimi susturmak istedilerse mürteci dediler, kimi dışlamak istedilerse gerici dediler, kimi aşağılamak istedilerse yobaz dediler. Bugün dindar nesil kavramı üzerinde kopartılan fırtına işte 31 Mart’ta istiklal mahkemeleri öncesinde Menemen Hadisesi’nde 27 Mayıs öncesinde, 28 Şubat’ta AK PARTi’nin kapatılma davası öncesinde yürütülen kampanyanın tıpkısının aynısıdır.”
Menemen Olayı’nı ve 31 Mart Vakasını bile irtica saymayan zihniyete C E V A P!..
1-Bu ülkede, durup dururken, irtica tanımına uymayan hiç kimseye mürteci damgası vurulmamıştır. Aksine, ne zaman irtica baş kaldırsa hep dini, imanı ve Allah’ı kullanmıştır.
2- Türkiye’nin hiçbir zaman irticaya pirim vermediğine gelince yanlıştır. Türkiye’de kısa bir dönem hariç, irtica, değişik biçimlerde, siyasi amaçlar için hep korunup kollanmıştır!.. Şeyhler, müritler dervişler, hiç eksik olmamıştır bu ülkede!.. İrtica ile yeterince mücadele edilemediği için de ülke hak ettiği çağdaşlığa ulaşamamıştır!.. Bu gün ülke, yine farklı durumda değildir!.. Hakim sistem irticaya çanak tutacak şekilde kullanılmakta ve korunup kollanmaktadır!..
Eğer; Türkiye’de irticaya pirim verilmeseydi; Ne Bayar’lar-Menderes’ler, ne Özal-Çiller –Erbakanlar iktidar olurdu bu ülkede!.. Ne 12 Eylüller olurdu; ne de AKP iktidarı!...
7 yaşındaki çocuğa, umre… dindarlık mı!?..
Laiklik, kimin neresine batmakta ki; yeni tanım istenmekte!.. Hem dindar, hem laik olunmaz naralarıyla oy toplamanın adı nedir!?!?..
3- 31 Mart vakasını, hele bir Menemen olayını irtica eylemi saymamak, irticaya pirim vermek, koruyup kollamak değilse nedir!?..
Şeriat isteği masum bir talep midir!?..
Kör testereyle Kubilay’ı katledip, başını yeşil bayrağa takan canileri, masum ilan etmek kalmıştır geriye!..“tıpkısının aynısı” benzetmesi neyin nesi?..
4- Milli Güvenlik Kurulu’nda, irtica yıllarca en büyük tehlike olarak birinci sırada yer aldı!.. Bu gün bu maddenin siyasi erk kullanılarak gündemden düşürülmüş olması, irticanın tehlike olmaktan çıktığı anlamına gelmediğini halkın %50’si görmezlikten gelse de kalan %50, bu gün de tehlikenin sürdüğü gerçeğinin bilincindedir!..
5- Bu ülkede ne zaman irticanın üzerine gidildiyse, hep haklı nedenlere dayanmıştır… Ancak, bu mücadeleler bir biçimde hep kesintiye uğramış ve harekatlar başarısız kalınmıştır. Halka reva görülen cehaleti ve dini duyguları, istismar edilip sömürü aracı olarak kullanıla gelmiştir!
6- Bu ülkedeki ayaklanmalar, iki temel kaynaktan beslenegelmiştir: Bölücülük ve irtica…Her ikisinde de, düşmanların içerdeki hainleri işbirlikleri olmuştur hep!...
7- Patrona Halil İsyanından başlayıp, Kabakçı İsyanıyla devam eden ve 31 Mart vakasına uzanan süreçteki isyanların hangisi irtica eylemi değildir!?.. Hangisi “Din Elden Gidiyor!” sloganıyla yola çıkmamıştır!?..
8- Yine bu cümleden olarak, Cumhuriyet döneminde meydana gelen Seyh Eşref İsyanı; Düzce İsyanları, Şeyh Sait İsyanı, Menemen Olayı… ve daha niceleri irtica eylemi değilse nedir!?.. Hangisinde şeriat iteriz, din elden gidiyor, naraları atılmamıştır!?.. Bağ testeresiyle Kubilay’ı başını keserek katledenler bu işi kimin desteğiyle ve ne adına işlemişlerdir o cinayetleri!..
Şimdi de ben soruyorum!.. İrticanın şu sizin lehçede manası bu değilse ne!?
Ek birkaç soru daha eklemek gerek!.. Tarihten not aktarmak adına!.. Belki o zaman daha iyi anlaşılır, irtica- mürteci niçin büyük bir tehlikedir ülkenin başına!
İsyan ve isyanlardaki, sömürgeci yabancı güçlerin rolünü ve irtica ile işbirliklerini bir başka yazımıza bırakalım…
Ama şu önemli saptamayı yapmadan da geçmek olmaz!.. Kurtuluş savaşı; vatan hainleri, irtica ve düşmanların birlikte oluşturdukları ihanet çemberine rağmen verilmiş büyük bir savaştır. Başarısının önemi ve büyüklüğü de buradadır. İNKARLARA RAĞMEN!!!.

Mehmet Halil Arık

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget