Ses Ver Be Paşa - Rifat Serdaroğlu

SES VER BE PAŞA
“Şu anda 173 ü muvazzaf, 77 si emekli olmak üzere 250 General, Amiral, Subay, Astsubay ve Uzman Çavuş hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunmaktadır. Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul etmek, bir çok hukukçunun da ifade ettiği gibi, mümkün değildir. Bu durum bir çok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına, takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede çözüm bulunması mümkün olmamıştır.
Haklarında henüz hiçbir kesin yargı kararı olmamasına rağmen, tutuklu bulunan 14 General-Amiral ile 58 Albay, hürriyetlerinin tehdit edilmesinin yanı sıra, mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak YAŞ da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır.
Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının da, TSK’ nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir ‘suç teşkilatı’ olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı, bunu fırsat bilen yanlı medyanın da her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır…”
(Orgeneral Işık Koşaner- Genelkurmay Başkanı-Eski)
“Avukatıma, Savcı Mehmet Berk ‘Çok uzatmayın Avukat Hanım, biz ne savunmalar gördük. Sonuç değişmedi’ dedi. Bana da ‘Siz Yassıada’yı bilir misiniz?’ diye sordu. 1960 ihtilalinde daha dünyada olmayan bir savcı, o tarihte 2 yaşında olan bir Tümamiral’e geçmişin hesabını soruyordu.
Çetin, 15 yıl önce yaşanan Kardak krizinde görev yaptığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü;
Olaylar sırasında çok yakınımıza sokulan Yunan gemilerindeki subayların gözlerinde gördüğüm nefreti hiç unutmamıştım. Ama bu olaydan yıllar sonra soğuk bir şubat gecesi Beşiktaş Adliyesindeki gözlerde, bundan çok daha fazla nefret göreceğimi doğrusu hiç aklıma getirmemiştim.
Kendi ordusuna ve donanmasına komplo kuracak kadar alçalmış bir çetenin yarattığı bir ihanet sürecinden geçiyoruz. Kendi ülkemizde esir düştük. Bir asker için en büyük onur şehit olmaktır. En büyük utanç ise esir düşmektir. Ama bu esaret şimdi olduğu gibi canımdan çok sevdiğim ülkemin ulusal çıkarlarını koruduğum için beni tasfiye etmek isteyenler ile onların içindeki işbirlikçileri tarafından hedef alınmanın bir sonucuysa, ben bundan ancak onur duyarım. Hasdal’da geçirdiğim günler benim için asla bir mağduriyet değil,gelecek kuşaklara bırakacağım şeref madalyasıdır…”
(Tümamiral Ali Semih Çetin- Birinci Balyoz Davası Tutuklusu)
Özel Paşa(Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel), size Komutanınız olan üstünüzün, bir de emrinizde çalışan astınızın kamuoyu ile paylaştıkları düşüncelerini yazdım. Daha kolay anlamanız için iki arkadaşınızın iddialarını madde madde yazalım;
1)Tutuklamalar, Evrensel Hukuk kurallarına, Hakka, Adalete ve vicdana uymamaktadır.
2)Soruşturma ve Tutuklamaların esas amacı TSK’yı “Suç Örgütü” olarak göstermektir.
3)Savcı, Savunma Hakkına saygı duymamaktadır.
4)Kendi ordusuna ve donanmasına komplo kuran bir çete vardır.
5)Adliyelerde, Türk Subaylarına düşman gözü ile bakılmaktadır.
6) TSK mensupları, kendi vatanımızda esir düştük demektedirler.
Özel Paşa, siz çok özel bir insansınız. Başbakan, Komutanınızın “doğru söylemediğine veya yalan söylediğine” inandığı için bu ciddi iddiaları görmezden geldi.
*Sizce, Komutanınız ve Hasdal’da tutuklu bulunan silah arkadaşlarınızın söyledikleri doğru mudur?
* Çocuk yaşta girdiğiniz ve ömrünüzü geçirdiğiniz, Asker Ocağında size, ölüme bile koşarak giden bu kahramanların konu vatan olunca asla yalan söylemeyecekleri öğretilmedi mi?
Özel Paşa, emrinde çalışan insanlara, kendi ülkesinde tuzak kurulmasına engel olamayan kişiyi kimse “Komutan” olarak kabul etmez. Haksız saldırılar, kanunsuz uygulamalar, maiyetinize kurulan “Cemaat Tuzakları” karşısında susmaya devam ederseniz, hem siz hem de Türk Silahlı Kuvvetleri yalnız kalmaya devam edecektir.
Anayasa ve yasalarımıza bağlı kalarak, yani Hukuk içinde kalarak yapılabilecek çok şeyler vardır;
*TSK bugün hem Dış düşmanlar, hem Bölücü Terör Örgütü PKK, hem de Cemaat tarafından saldırı altındadır. Bu saldırıları yapanları, tuzak kurulması ve sahte delil üretilmesine katkıda bulunanları, bunları göreve getirenleri ve hala görevde tutanları, isim isim ve delilleriyle birlikte hem Hükümete, hem de ikinizin de (Hükümet+TSK) patronu olan Türk Milletine derhal tüm olanaklarınızla duyuracaksınız.
*Haksız ve doğru olmayan sahte delillerle hazırlanan iddianameleri, hukukçularınıza incelettirip, halkın anlayacağı dilden yazılar haline getirip Türk milletine ulaştıracaksınız. Unutmayın ki şu an dahi gencecik beyinler, tarikat ve cemaat evlerinde, on binlerce kaçak Kur-an kursunda Türk Ordusu aleyhine yalanlarla zehirlenmektedir.
*Mahkemelerde yapılan savunmalar yine hukukçular tarafından, hukuk dilinden halkın anlayacağı dile çevrilmeli ve Türk Milletine anlatılmalıdır.
Özel Paşa, yapılacak daha çok şey var. Fakat günlük yazı formatında ancak bu kadarı yazılabiliyor.
Yapamayacağınız tek şey, sessiz kalıp, “suçlu” görüntüsü vermektir. Bu tavrınız hem Türk Ordusunu hem de Türk Milletinin umudunu çürütür. Bir milleti, kendi ordusundan “şüphe” duyar hale getirmek, o ülkeye atom bombası atmakla eşdeğerdir.
Özel Paşa;
Önünüzde üç yol var, tercih sizin;
1) Ya benim dediklerimi veya daha profesyonelce sini yapacaksınız, Türk Milleti ile kaynaşacaksınız ve Türk Milleti size gönüllü olarak “Canlı Kalkan” olacak,
2)Ya Komutanınız gibi, “Ben bu işi yapamadım, TSK’nın “Suç Örgütü” gibi gösterilmesini engelleyemedim, ülkemde teröristler, benim komutanlarımdan daha itibarlı hale geldi deyip, çekip gideceksiniz,
3)Ya da, geçmişlerinde şehit Kubilay’ın kanı bulunanların karşısında
“Topuk Selamı” vermeye devam edeceksiniz. Ama bilesiniz ki o zaman siz benim Genelkurmay Başkanım olmayacaksınız…
Bunları lütfen bir düşününüz. Düşünürken omuzlarınızda taşıdığınız yıldızların gerçek sahibinin Yüce Türk Milleti olduğunu da bir an bile unutmayınız..
Rifat Serdaroğlu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget