Son günlerde aralarında konuşan AKP’liler “yahu ne kadar kolay oluyor artık her şey” diye birbirleriyle gülüşüyorlardır. Gerçekten de her şey onlar adına her konuda mükemmel gidiyor. Artık her dedikleri emir: Tak fişi bitir işi.
Beyoğlu çıkarmasını AKP yıllardır sabırlı şekilde planladı, tezgâhı hazırladı. Oralardan her geçtiklerinde, değişik yerlerde eğlenen insanlar onlara battı. “Siz daha keyfinizi sürün, son gülen iyi güler” dediler. Güçlenmeyi beklediler sabırla. Sırayla basın, ordu, yargı ve sonunda ideolojik olarak CHP yok olduktan sonra “Yallah” diye saldırdılar. Ne de olsa geçen yıl “yetmez ama evet”çilerin saflıktan yerlerde sürünen desteğini de arkalarına alıp hukuk kapısını sağlamca kapatmışlardı. Bahaneler hazırdı. “Yola taştınız” dediler, Asmalı’da masaları ve sandalyeleri hoyratça kaldırdılar… Gülünç şekilde “ruhsatınız yok” deyip o etrafa neşe saçarak güler yüzle çalan müzisyenleri, hem de enstrümanlarına el koyarak yok ettiler. Yetmedi, Galata’da keyifle kadeh tokuşturan masalara taktılar, onları da topladılar. Şimdi müşterilerinin yüzde 90’ını kaybeden ve nefesleri kesilen işletmelerin çaresizlik içinde yok olmalarını heyecanla bekliyorlar.
“Pera”da yaşananlar tarihi-sinematografik sahneler. Evet, ama “yetmez…” Tüm işletmeler bir araya gelerek referandumla “artık Türkiye’de yeni bir ileri demokrasi dönemi”nin başladığını anlatan numaracı Cumhuriyetçilerden yerlerden tükürdüklerini yalamalarını istemeliler. Belki böylece saçtıkları çamurları temizleyip Beyoğlu’nu kurtarabilirler. Renkli laleler, Dalton kardeşler… Artık ortalarda fink atmıyorlar. Aynen “hoşgörü” kelimesi gibi kullanım süreleri doldu, şimdi yıkım sürecinde onlara gerek kalmadı. (Hoşgörünün, türban için bile geçerliliği kalmadı, Kılıçdaroğlu sağ olsun!) “Laikçi”ler dedikleri çağdaş insanlara karşı tam tersine güçlerinin yettiği her noktada çemberi daraltıyorlar. AKP’lilerin özgürlük kelimesi ile tek ilişkileri ona kökten düşmanlıkları. Onlar her gülücüğe, flörte, hatta heykele buz gibi bakıyorlar. Sırayla attıkları her adımın hedefi, herhalde “kâfir yuvası” muamelesi gören Beyoğlu’nu ıslah edip Fatih’e benzetmek.
Son haftalarda Beyoğlu’nun yalnız yaşam tarzına değil, ideolojisine de saldırdılar. Cumhuriyetçi Aydınlık gazetesi ve İşçi Partisi de bu hoşgörü çıkarmasından nasibini aldı. “İleri demokratlar” muhalefet hakkına şans tanımak istemiyorlar. Haklı eylemlere imza atan “Hepimiz Ermeniyiz” grubundan tut da, Şener ve Şık savunucularına veya büyük medyanın şöhretlerine kadar, kimsenin de kılı kıpırdamadı! Hani o ulvi demokrasi kelimesinin anlamı içinde, düşmanlarının bile ifade hakkı için can vermeye meraklılardı? Geçiniz efendim…
Bir parti hatırlıyorum. Atatürk’ün kurduğu, ardından da yıllarca karanlıkla, Menderes’le, AP’yle, Özal’la, AKP’yle yıllarca, başarılı olsa da olmasa da mücadele eden… Bugün o parti de tüm ideolojik altyapısından kopmuş. Laiklik, Cumhuriyet, çağdaş yaşam artık ana kapsama alanından çıkmış! CHP, maalesef ne bar-restoranları, ne sokak müzisyenlerini, ne heykeltıraşları savunmaya değer görüyor. Varsa yoksa AKP’ye benzeme yarışı ve ailelere yapılacak 600 TL’lik yardım paketi… Bu dönemde yaşananlar, normalde CHP’nin her gününü sokakta geçirerek AKP politikalarının mağdurlarıyla dayanışmasını gerektiriyor. Ama bunlar gerçek hayatta karşılık bulamıyor. CHP Milletvekili İsa Gök’ün bireysel çabaları dışında CHP’yi pek ortalarda göremedik. Açık konuşmak gerekirse, CHP’nin İşçi Partisi’nin çözümlemeleri ve Aydınlık gazetesini daha yakından takip edip muhalefet stilini gözden geçirmesi lazım. CHP konuyu kavramayı başarsa, bugün yurdu ayağa kaldırabilir. Ama CHP, iktidar partisine benzemeye çalışıp onun seçmenlerini ürkütmemekten başka bir düşünce geliştiremez durumda!
Kim bilir tepemizdeki bu sıkıntı bulutları veya CHP hakkında büyük şair Can Yücel ne derdi? Mezarına bile tahammül edemeyip ölülere bile “hoşgörü” ile yaklaşmayı düşünemeyen beyni çürümüş güruh hakkında mesela? Beyoğlu’nda yudumlayacağı içkisine bile katlanamayan özürlülerin alnına hangi dizelerini yapıştırırdı? Bu sorulara “Can Baba” adına yanıt arayan çok seveni oldu. Yıkılan mezartaşı anıtın sahibi “kader” dostum Mehmet Aksoy’la beraber Yücel’i anmak üzere UPSD olarak yarın (çarşamba), ortak bir basın toplantısı yapacağız: Taxim Hill Hotel, Sıraselviler Caddesi, saat 10.30.
Bedri Baykam/Cumhuriyet
Yorum Gönder