İleri Demokratların Temennisi; “Daha Beter Olsunlar. Hepsini Silivri'ye Tıkın”

Geçtiğimiz 8 Nisan'da, Ergenekon denilen davayı izlemeye gidenler soğuk hava, tazyikli su, biber gazı karışımından oluşan ortamda, yargı ve adalet gerçeğiyle yüzleştiler.
Duruşma salonunun içinde ve dışında yaşananları izleyen Hollandalı gazeteci arkadaşım, “Türkiye'deki demokrasinin seviyesini, hukukun durumunu açıkça gördüm. Allah yardımcınız olsun” dedi.
Silivri'de yaşananları, toplumun bir kesimi ve “İliştirilmiş Medya” onaylamaktadır. İktidara yakın duran bu kesim, “Oh olsun. Daha beter olsunlar. Bunların hepsini Silivri'ye tıksınlar” diyecek kadar da İleri Demokrattır.
Böyle düşünmelerini normal karşılamak gerekir, çünkü Başbakan Erdoğan'ın icat ettiği İleri Demokrasi'nin ürünleri olarak kendilerine yakışanı yapıyorlar.
Görülmekte olan bir davayı izlemek, her vatandaş için anayasal bir haktır. Bu hak engellenemez. Ama Özel Yetkili Mahkemeler söz konusu olunca, maalesef bu hak unutulmaktadır.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, olay günü, Silivri'de yaşananlar için CHP milletvekillerini ve davayı izlemeye gelenleri suçlayarak, “Mahkemelerin basılmasına hâkimlerin tehdit edilmesine ilk kez rastlandı. Yargı baskına uğradı” değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Erdoğan da, 9 Nisan'daki Grup konuşmasında, “Bağımsız yargı duruşma sırasında saldırıya uğradı" dedi.
Son zamanlarda, Başbakan Erdoğan ve yardımcısı Bülent Arınç başta olmak üzere iktidar yetkililerinin, geçmişi unutup, başkalarını suçlamayı adet haline getirdiklerini görüyoruz. Eskiden dikkat ederlerdi, ancak 11 yıl iktidar, “Dediğim dedik, çaldığım düdük” havalarını egemen kılınca, “Metal yorgunluğu” denilen durum kendini gösterdi.
“Yargının baskına uğraması” konusunda, Erdoğan ve Arınç'ın aşağıdaki sorulara yanıtlarını çok merak ediyorum.
Terör örgütü PKK ile Oslo'da yapılan görüşmeler ve pazarlıklar ortaya çıktıktan sonra Mit Müsteşarı Hakan Fidan hakkında dava açılacakken, Başbakan Erdoğan'ın müdahale etmesi, kişiye özel yasa çıkarılması, “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” örnek olabilir mi?
Deniz Feneri davasında, savcıların görevden alınması, bu da yetmiyormuş gibi bir de yargılanmaları, Almanya'nın uyarılarının dikkate alınmaması, davanın büyük bir hızla sonlandırılması, “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” örnek olabilir mi?
Kürt açılımı dedikleri süreçte, Kandil'den gelen teröristlere Pişmanlık Yasasından yararlanmayı isteyip istemedikleri sorulduğunda, pişman olmadıklarını, barış elçisi sıfatıyla geldiklerini söyledikleri, rahatsız olmasınlar diye Türk bayrağının asılmadığı Habur'da kurulan Çadır Mahkemeler, “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” örnek olabilir mi?
Savunmanın tanık olarak önerdiği isimlerin dinlenmediği, sahteliği birçok üniversite ve uluslar arası kuruluş tarafından belirlenen bir CD'nin temel kanıt kabul edildiği davada, sanıklar tahliye edilmişken, mahkeme heyetinin değiştirilmesi, ardından tüm sanıkların yeniden tutuklanması, “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” örnek olabilir mi?
Ergenekon dedikleri davanın daha başlarında, Başbakan Erdoğan'ın, “Bu davanın savcısıyım” sözleri, “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” örnek olabilir mi?
“Milletvekili seçilmeleri nedeniyle kaçma, saklanma ve delilleri karartma ihtimalleri kalmamıştır” diyerek Mustafa Balbay ile Mehmet Haberal'ın tahliyesini isteyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün'ün özel yetkileri alınarak, Bolu Hâkimliği'ne atanması, “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” örnek olabilir mi?
Ergenekon, Balyoz ve Kafes gibi davalarda tahliye isteyen, muhalefet şerhi koyan Erkan Çanak, Necat Ede, Mehmet Faik Saban, Yılmaz Alp, Tuncay Aslan, Erol Tatar, Oktay Kuban adlı hâkimlerin görevden alınıp, düz hâkim olarak atanması ya da istifa etmek zorunda bırakılması, “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” örnek olabilir mi?
Silivri'de yaşanan olayları değerlendirdiği konuşmasında, Başbakan Erdoğan'ın kızıp köpürmesinin üzerinden birkaç dakika geçmeden, savcıların jet hızıyla izleyiciler ve CHP'li vekiller hakkında soruşturma başlatması bir tesadüf müdür? Yoksa “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” bir örnek midir?
Yine Başbakan Erdoğan'ın, soruşturma açılacağını öğrendikten sonra, “Yargı gereği neyse yapar. Biz de yaparız” sözleri, “Yargının baskına ve saldırıya uğramasına” örnek olabilir mi?
Silivri'de yaşananlar İleri Demokrasinin yansımasıdır. İşbaşına geldikleri 3 Kasım 2002'den başlayarak İleri Demokrasiyi kurabilmeleri için yasalar gerekiyordu. Bu nedenle AKP, son 11 yılda tam 2 bin yasa çıkardı.
Binlerce yeni yasanın ne anlama geldiğini Eski Roma İmparatorluğu'nun, bilge devlet adamı Marcus Tullius  Çiçero, “Daha fazla yasa, daha az adalet demektir” sözleriyle açıklamıştır.
Milattan önce 106-43 tarihleri arasında yaşayan Çiçero'nun sözleri, binlerce yıl sonrasında, Türkiye'yi anlatıyorsa, varın yargının ve adaletin durumunu siz düşünün.
Çiçero, duyarlı insanlara da şu sözlerle yol gösteriyor;
“Yarınlar, yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir….”
        

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget