Önceki gün Silivri mahkemesinde sergilenen görüntüler bütün canlılığı
ile bugüne ertelenen duruşmaya yansırken, Bilge Adamlar Kurumu adını
taşıyan bir nabız yoklama sitesinin son anketinin sonuçlarını dikkatle
değerlendirmek gerekiyor.
Sokaktaki adamın verdiği yanıtlara göre, hâlâ en güvenilir olan kurum TSK!
Niçin hâlâ?
Milliyetçiliğin, etnik ırkçılık olarak algılandığı, "Türk olduğunu
övünçle söyleyen", Prof.İlber Ortaylı'nın TV programlarında sorguya
çekildiği, dahası Ergenekon ve Balyoz davalarının başlıca şüphelileri
olarak TSK’nın en üst rütbeli komutanlarının yargılanmalarının devam
ettiği bir aşamada, sokaktaki adam fikrini değiştirmediği için!
Gerçi dün sabah otomobilin radyosundan dinlediğim NTV haberlerine göre,
halkın askere güven oranında eskiye göre küçükte olsa bir azalma var.
Ama o azalma, öteki kurumlara, örneğin parlamentoya, hükümete hele hele
adalet kurumuna göre, yine açık farkı muhafaza ediyormuş.
Bir sınır ötesi tehlikenin bulunmadığı, dahası PKK’nın, hükümetin
izlediği "Açılım" politikasını onaylayarak, sınır dışına çekilme
kararını uygulamaya başlayacağı haberlerinin egemen olduğu bir
ortamda,TSK’nın bu "ilk sıra"da yer almasına elbette anlam veremeyenler
de olacaktır!
Onlar kendi idrak ölçütlerini değerlendiredursunlar! Benim üzerinde asıl
durmak gerektiğini duyduğum derecelendirme ölçütlerinde adalet kurumu
niçin en arka sıradadır. Dahası millet dediğimiz topluluk, kendi adına
karar veren yargıya niçin yüzde 48’ler dolayında güvenmektedir?
Sorunun en taze yanıtını ,yürütmenin başı olan Başbakan Erdoğan'ın,
Silivri’de önceki gün CHP’li milletvekilleri ile Olağanüstü Yetkili
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı arasında geçen konuşmalar sonrasında
yaptığı açıklamalarda bulmak mümkündür.
Başbakan salı günkü AKP Meclis Grubu’nun kürsüsünden, Anayasanın açık
hükmünü göz ardı ederek, söz konusu parlamenterlerin yasama
dokunulmazlıklarının kaldırılabileceğini ima ederken, T.C. Anayasası’nın
83’üncü maddesini apaçık çiğnediğinin farkında değil midir?
Söz konusu maddenin son fıkrası "Türkiye Büyük Millet Meclisi siyasi
parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve
karar alınamaz" der.
Erdoğan’ın salı günkü AKP Meclis Grubu kürsüsündeki sözlerini, Silivri
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dinler dinlemez, beş CHP milletvekilinin
dokunulmazlığının kaldırılması istemi ile Adalet Bakanlığı’na
başvurması, "Yargı"nın nasıl bir emir komuta zinciri içinde hareket
ettiğinin en canlı ve bir o kadar da en acı örneğidir!
Yoksa 83’üncü maddeye "...TC’nin 61. Hükümeti’nin Başbakanı hakkında
bu yasaklar uygulanamaz" diye bir fıkra eklendi de bizim mi haberimiz
olmadı?
Başbakanlığı, kendisi için küçümseyen ve bu nedenle de Başkanlık sevdası
ile yeni bir yol haritasını bizlere empoze etmeye kalkışan Erdoğan,
yasama ve yürütmeden sonra yargıyı da kendi denetimi altına alacak
olursa nasıl bir Türkiye’nin yurttaşları olacağımızı görün.
Yorum Gönder