Bilmeyen akiller ‘pişmanlar’ olacak! - Ruhat Mengi

Bundan sonra “başkanlık” sisteminde artık “muhalefet partileri” tümüyle etkisiz hale gelecek, hatta tamamen ortadan kalkmaktan farksız olacaklar, orada hiç şüphe yok. Sadece onlar değil, hükümetin, yargının (ve elbette o baskı ortamında medya nın tamamının) karar vericisi de tek başına “başkan” olacak.
Okurlarımızdan Korhan Korman yorumunda “Merak ediyorum bu kadar AKP milletvekilinin hepsi mi huzurla uyuyor geceleri” demiş olup biteni kastederek..

Uykusu kaçanlara çözüm!!

Aynı gün, dün AKP “bu kararlar nedeniyle uykusu kaçacak milletvekilleri” için de hemen çözüm (!) üretmiş.. Anayasa oylaması TBMM’de “gizli oy”la yapılmayacak (ki uykusu kaçanların oyu da kaçmasın, ne oy verdikleri izlensin); “açık oylama ve iki tur oylama yerine tek tur”..
Sonra.. Sonra 330 oy “kabule yetmeyeceği” için “referandum”.. Ve üstelik Cumhurbaşkanı “veto” etse bile yine de Hükümet’e “referanduma gitme” yetkisi..

Milli irade ve robot yöntemi

Dün yazım ‘Bu oyunların başrolünde referandum var, unutmayın’ diye bitiyordu, anında doğrulanmış oldu.. Muhalefet partileri karşı çıksa da “milli irade tarafından bu görev için seçilmiş, hatalı kararların önünde durması gereken” bu partiler böylece sistemin dışına itilmiş, referandum “TBMM yerine geçmiş” oluyor.
Peki “milli irade”yi dilinden düşürmeyenler “milli iradenin seçtiği yüzlerce muhalefet vekilini” dışlıyorsa, bunun yanında “kendi partisinin tüm vekillerinin oyunu da ‘açık oylama’ ile baskı altına alıyorsa” demokrasi nerede kalmış oluyor?
Bırakın “başkanlık sistemi”ni, şu anda bile “tek kontrol edici”, kendi milletvekillerini bile açık oya zorlayarak “onları yeniden aday göstermeme” korkusuyla robot haline sokan Hükümet’in başı değil mi? Mevcut durumda cumhurbaşkanı yetkilerinin “gereğinden fazla” olduğunu Cumhurbaşkanı Gül söylemişken bu yetkilerin kat kat fazlasını bir “başkan”a vermek veya bir siyasetçinin bu kadar yetkiyi istemesi olacak şey mi?

Göstermelik TBMM!

Uzun lafa gerek yok; yeni anayasa ile getirilmek istenen sistemde sadece “başkan” ve “referandum” var.. Başkan (her kim olursa) canının istediğini yapacak, göstermelik olarak kalmış TBMM ayağa kalkarsa referanduma gidecek. Yani “referandum-halk oylaması” Meclis’in karşısında Demokles’in kılıcı durumunda.. Buna demokrasi deniyorsa “evrensel demokrasi tarifini” de AKP referandumla değiştirsin o zaman!.. Normal olarak diğer partilerin seçimlere hiç katılmaması daha doğru, AKP ile BDP-PKK birlikte yönetsinler ülkeyi.

Neden BDP’nin başkanlık sistemi için desteği şart? Çünkü hem BDP bu destek karşılığında yeni anayasada “Bölge yönetimi, bölge başkanı” diyerek istediği bölgeyi alıp ülke yönetiminde “TBMM’yle ortak” konuma yükselecek, Öcalan serbest bırakılacak, diğer talepleri yapılacak, hem de..

Kürt aday çıkmayacak

Hem de eğer referandumla başkanlık seçiminde (başka yolu yok zira) Erdoğan’ın karşısına bir Kürt aday çıkarılırsa, “gerekli oyu alması tehlikeye gireceğinden” bu tehlike ortadan kaldırılacak. Aynen “yargı reformu” diye yapılan geçen referandumda “BDP’nin katılmayarak oylarının AKP’ye akmasını sağladığı” gibi..
Seçilen akiller listesindeki isimlerin çoğu asıl görevinin “AKP’ye referandumu kazandıracak şekilde halkı ikna etmek” olduğunu biliyor, çünkü zaten iktidar partisinin propagandacıları gibi çalışan isimler.. Ama geri kalan (ve konu ile sonuçlarını bilmeden ortaya atılan) birkaç isim ki aralarında halkın sevdiği sanatçılar var, bunların “ne yapmakta olduklarını, ellerine verilen bilgilerdeki yanlışları” öğrenmeleri lazım.

TV’ciler nerede?

Mesela önce bu akiller listesine neden “tarafsız siyaset bilimciler ve hukukçular” yerine “iktidarın projesinin reklamını yapacak” kişilerin veya sanatçıların seçildiğini kendilerine sorsunlar. Bu gibi önemli olaylarda kapı kapı gezmek yerine “TV’lerde TARAFSIZ-DÜRÜST bilim adamlarını konuşturarak, onların diğer ülkelerdeki örnekleri anlatmasını sağlayarak” bir anda milyonlarca kişiyi aydınlatacak programcıların veya TV’de eleştiri yapacak tüm isimlerin neden ortadan kaldırıldığını (medya baskısını ve geride kaç haber programı kaldığını) düşünsünler.
Sonra da “başkanlık sisteminin Türkiye’ye neden uymadığını” anlatan (en iyilerden biri Doçent Dr. Ekrem Ali Akartürk’e ait) kitaplar ile “BDP’nin yeni anayasa önerisi”ndeki maddeleri dikkatle okusunlar. Yoksa akil seçildiklerine sevinirken sonunda “pişman” olacaklar.
İnanmazlarsa geçen referandum öncesi “Evet” için çalışıp da hemen sonra yargıda yapılanları görünce pişman olan Demokrat Yargı Derneği Başkanı Hakim Orhan Gazi Ertekin’in yazdığı “Yargı Meselesi Hallolundu-Yargıçların Eşekli Demokrasiyle İmtihanı” kitabını da okuyabilirler..
Bu pişmanlıkların geri dönüşü yok.. Baskılara boyun eğiveren medya grupları da aynı pişmanlığı ilerde paylaşacak!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget