Bu gasp edilen değerlerin bir listesini vermek bile ürperticidir.
Bunların bazıları bizim eserlerimizin sayfalarına aktarılıp
ayrıntılanmıştır. (Bu konuyla ilgili olarak özellikle ‘Kur’an’ı Tanıyor
musunuz?’ adlı eserimizin okunması gerekir.) Bu liste, muhafazakârlığı
din yaparak yenilikçi ve yaratıcı Müslüman beyinlere düşman, şirk ve
şeytana uşak olan siyaset ve saltanat dincilerinin asırlardır nasıl bir
insanlık suçu işlemekte olduklarını çok iyi göstermektedir.
‘Batı tarafından gasp edilmiş Kur’ansal değerler’in şu ana kadar tespit edebildiğimiz listesi şudur:
1. Artık değer,
2. İhtiyaç fazlası malın paylaşımı (sosyal adalet),
3. Sınıfsız toplum ideali,
4. Servet azgınlığı ile mücadele,
5. Dinler tarihinin eleştirisi,
6. Din sınıfının eleştirisi ve ilgası,
7. Dinin kitleleri uyuşturan bir morfine dönüştürülebileceğinin ilanı,
8. Telaffuz Edilmeyen Tanrı (dincilerin içlerinde tuttukları menfaat tanrısı),
9. Varlığın aslının enerji olduğu.
10. Laikliğin metafizik-ilahî dayanakları,
11. Köleliğe karşı kitlesel savaş,
12. Kuvvetler ayrılığı ilkesi,
13. Evrim teorisi,
14. İzafiyet teorisi,
Bu kavram ve teorilerin temel dayanaklarının kaynağı Kur’an’dır.
Bunların ilk 10 tanesi, Kur’an tarafından doğrudan doğruya telaffuz
edilmekte, hatta bazıları sistemleştirilmektedir.
Bu ve benzeri söylemler her gündeme geldiğinde şu karşı çıkış da (biraz
da haklı olarak) gündeme gelmektedir: “Bunlar Kur’an’da vardı da
Müslümanlar neden bunları bulmakta başarılı olamadılar?”
BUGÜNKÜ BİLİMLERİN KURUCULARI MÜSLÜMANLARDIR
Batı, Müslümanlarca keşfedilip temelleri atılan bilim ve felsefelerin
geliştirme ve hayata geçirme devresinde başarılı oldu. Bunda da
şaşılacak bir yan yoktur. İlim insanlığın ortak malıdır ve Kur’an’ın
muhatabı bütün insanlıktır, sadece kendisine ‘Müslüman’ adı verip
kimliğine bu damgayı vuranlar değil.
O halde, tanrısal kitaptaki bir kavram veya gerçeği şu veya bu kimliği
taşıyan bir insanlık evladı keşfedebilir. Bu olguyu, ‘Müslüman’ kimliği
taşıyanlara sataşmak için vesile yapmak çok ucuz bir ukalalıktır.
Önemli olan, gerçeklerin fark edilip insanlığın yararına devreye
sokulmasıdır. Kim fark ederse etsin; onur ortaktır ve bütün
insanlığındır. Onurdan en büyük payı elbette ki, Yaratıcı’nın kitabında
insanlığa verilen kod ve koordinatları en iyi okuyanlar alacaktır. Bu da
aklı işletmekle olur, daha çok namaz kılmakla değil. Esasen, bir
Müslümandan söz edeceksek, o, gerçeği fark ederek gereğini yapandır.
Yapan kimse, Müslüman odur; nüfus kâğıdı hegemonyası kuranlar değil.
O halde, “Bunlar Kur’an’da vardı da Müslümanlar neden keşfedemedi?”
lafı, mesnetsizdir. Tam tersine, bahis konusu edilen birçok meselede,
‘ilk keşfeden’in Müslümanlar olduğunu görürüz. Batı’nın geliştiricilik,
hedefine vardırıcılık yeti ve becerisini inkâr etmiyoruz ama hakka
saygının bir icabı olarak söyleyelim ki, bugünkü insanlığın övündüğü
keşif ve teorilerin hemen tümünün ‘ilk fark edicisi’ Müslümanlardır.
Yukarıda verdiğimiz liste bu ikinci kısma örnek oluşturan değerlerin
listesidir.
Yorum Gönder