Birbirini sevenlerin ısınması, elbette daha kolay… Ama dondurucu ayaza rağmen müzelerin önünde uzayıp giden kuyruklara bakılırsa, sanatın da için için yakan bir aşk olduğunu kabul etmek gerekir!
İşte böyle bir sanat âşığı, 2010 yılında soğuktan kaçmak için sığındığı antikacıda, yüreğini hoplatıp ateşini çıkaran bir tabloyla karşılaştı. Tablo, yatağa dağılmış saçları arasında yüzü sola dönük, gözleri hülyalara açık bir kadın başını imgeliyordu. Adı gizlenen sanat âşığı, ısınmak için girdiği antikacıdan cebinden 1400 Avrosu eksilmiş, ama koltuğunun altında o tabloyla çıktı.
İki yıl süren hummalı bir araştırmanın sonunda, artık emindi: Satın aldığı tablodaki kadın yüzü, ressam Gustave Courbet’nin fetiş modeli, kızıl saçlı dilber metresi, İrlandalı Joanna Hiffernen’e aitti. Dahası, Courbet’nin başyapıtı “Dünyanın Kaynağı” tablosunun üst kısmıydı!
Burada durup, “Dünyanın Kaynağı” tablosunu anımsatalım: Özgün adı “Origine du Monde” olan bu tablo, Da Vinci’nin şaheseri Mona Lisa’nın yatay gülüşüne atfen “Dikey Mona Lisa” diye anılır, çünkü odaklandığı dişilik organı, dikey olup gülümser gibidir. Resme Joanna Hiffernen’in modellik ettiği, kızıl tüylerinden anlaşılmaktadır.
Gustave Courbet’nin 1886’da resimlediği “Dünyanın Kaynağı”, sanat tarihinin erotik çekim gücü en yüksek eseri olarak bir yüzyıl boyunca gözlerden gizlenmiştir. 1995’ten öteye Musee d’Orsay’de sergilenmeye başladığından beri ünü Mona Lisa’yı sollamış, dünyanın en ilgi çeken resmi haline gelmiştir.
Zaten 2010 yılında bir antikacıda bulunan resmin yarattığı yüksek dozda heyecan da bu ilginin sonuncu kanıtı. Haftalardır, “altı bilinen kadının üstü de varmış” konuşuluyor Paris’teki sanat çevrelerinde. Daha doğrusu, çarpışılıyor! Sorun tablonun başıyla birlikte yapılıp sonradan ikiye bölünüp bölünmediği. Gustave Courbet uzmanlarından kimi “olabilir”, diyor, kimi, “Gerçek er ya da geç, ortaya çıkacak”. Birinciler haklıysa, 1400 Avro’ya alınan resim milyonlar edecek, ısınmak için antikacıya giren sanat âşığı zengin olacak. İkinciler haklıysa, çok da zarar etmeyecek, güzel bir efsane asacak duvarına.
Ama “Dünyanın Kaynağı” tablosuna ilişkin bu tartışmayı ilgiyle izlerken, ben de “Savaşın Kaynağı” tablosunu keşfettim!
Meğer ressamlık adının büyük harflerle yazılmasında ısrar eden kadın sanatçı ORLAN, 1989 yılında Gustave Courbet’nin “Dünyanın Kaynağı” resminin aynısını, bir erkek organına odaklı yapmış, adını da “Savaşın Kaynağı” koymuş…
Elbette ne ressam, ne de resim kalitesi Courbet’nin şaheseriyle aşık atabilir.
Ama ORLAN’ın teşhisi ne kadar doğru!
Salt savaşın değil, insanlığın şiddet kaynağı erkeklik organı değil mi?
Sevişmesini bilmeyen, öğrenmeye cesaret edemeyen, cinsel güvensizliğini kadını döverek, aşağılayarak, gizleyerek ve yetmediği zaman çok sevdiği için öldürerek gösteren erkeklerin beynini, elbette takıntı organı yönetiyor! Birbirleriyle dövüşenler de onlar. Zaten dövüş jargonlarının cinsel küfürlerden ibaret olması da şiddetin kaynak organını açıkça gösteriyor.
ORLAN, asıl adıyla Mireille Suzanne Francette Porte, 1947 doğumlu Fransız bir “plastik sanat” ustası. Bu yazının ortasında, Courbet’nin 1886’da betimlediği “Dünyanın Kaynağı” ile ORLAN’ın 1989’da gerçekleştirdiği “Savaşın Kaynağı” resimlerini, mozaikli olarak görüyorsunuz.
Çünkü Türkiye, 21. yüzyılın başında ortaçağ zihniyetine geri döndü. Doğallık ayıp, cinsellik günah, özgürlük yasak, zaten kelimeler de suçlu…
G NOKTASI
1880’li yıllarda Paris’te Osmanlı elçisi olduğu söylenen Mısırlı Halil Bey, zamanın sanatçılarına eser ısmarlayan bir sanatseverdi.
Gustave Courbet, “Uyku” isimli tablosunu satın alan Halil Bey’e, günümüzde şaheser sayılan “Dünyanın Kaynağı”nı hediye etti.
1888 yılında iflas bayrağını çeken Halil Bey, tablo koleksiyonunu kumar borçlarını karşılamak için sattı ve İstanbul’a beş parasız döndü.
“Savaşan da aşktır aslında, barışan da.”FRANSIZ ATASÖZÜ
Yorum Gönder