Memleket çok kanallı televizyon dönemine
geçti diye sevinirken, son yıllarda tek kanallı, siyah beyaz günleri
arar olduk! Sanırsınız tüm televizyon kanalları aynı yerden yönetiliyor…
İktidarın attığı işaret fişeği doğrultusunda, aniden tüm kanallarda
aynı konular tartışılmaya başlanıyor. Başbakan “İmralı” mı dedi, tüm programlar “İmralı” üzerine yapılıyor. “Milliyetçiliği ayaklar altına mı aldı”, bu sefer bilen bilmeyen “milliyetçilik” üzerine konuşuyor. Usandırıncaya kadar sürüyor konuşmalar…
Birkaçı
dışında diziler ise tam bir rezalet… Kapı dinlemeleri üzerine
kurgulanan ve insan zekâsı ile alay eden senaryolar, çarpık ilişkiler ve
aldatma üzerine lastik gibi sündürülen konular, şiddeti kutsallaştıran
aktörler…
Geçen günlerde, ağzı kalabalık tartışmacılardan
kaçarken, rastgele çevirdiğim bir televizyon kanalına takıldı gözlerim.
Türbanlı bir hanım, insanın içini acıtan sesiyle anlatıyordu, dikkat
kesildim…
Bu hanım kız, üniversiteyi bitirmiş öğretmen olmuş.
Ortaokul yıllarından başlayarak evlerinde barındığı tarikat, bu kızımızı
hiç bilmediği biriyle evlendirerek, Afrika’nın adı sanı olmayan
ülkelerinden birindeki okuluna öğretmen olarak göndermiş. Evlendirildiği
adamı o ülkeye giderken uçakta tanımış. O da kendisi gibi tarikat
evlerinde yetişmiş…
Hanım kız anlatıyor: Uçaktan inip kendileri
gibi evlendirilmiş ve oraya kendilerinden önce öğretmen olarak atanmış
insanların evine konuk olmuşlar. Alışma döneminden sonra kendi evlerine
yerleşmişler. “Hiç tanımadığım bir ülke, yanımda hiç tanımadığım bir
adam, hiç tanımadığım insanların evinde çok zorluk çektim, ama sonradan
alıştım” diyor, hüzünle. Programı dehşet içinde izlerken; kızlarımız
nereye savruluyor böyle diye düşünmekten kendimi alamıyorum…
Bu
dört genç, ülkemiz üniversitelerinden mezun, üstelik öğretmen olmuşlar.
Ama kendi yaşamları ve gelecekleri ile ilgili iradeleri yok edilmiş…
Evlilik gibi insan yaşamını baştan başa değiştiren bir olaya karşı
sorgulama yetenekleri kör…
Yorum Gönder