HABER, perşembe günkü Milliyet’ten. Bir toplantı için Amerika’ya çağrılmış olan muhabir, Washington’dan bildiriyordu: Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, Obama’nın seçildiği günden beri Beyaz Ev, yahut bizim deyişimizle Beyaz Saray’dan randevu istemişken beklenti ağırdan alınıyormuş, çünkü Başbakan’ın isteyebileceğinin aksine, o çevrenin Suriye konusunda “bir şeyler yapma” eğilimi yokmuş; “Erdoğan, bölgenin en istikrarlı ve en Batılı ülkesi olan Türkiye’nin en güçlü lideri olarak doğal partner sayıldığı” halde.
Üstelik, “Erdoğan geçmişte Irak Başbakanı Maliki’den yakınırmış”, oysa Amerikalılar “n’apalım, alternatifi yok” derlermiş.
Ayrıca, Türkiye artık “eksik demokrasi” sayılırmış orada, ama “insan hakları konusunda Türkiye’ye baskı yapma eğilimi yok”muş.
Obama çevresinin Ankara’daki muhalefete bakışına gelince, o konuda BDP şu ara CHP’den çok ilgi çekip daha “cazip” bulunuyormuş.
Acaba neden? Böyle günlerde “Ankara klasiği” olarak bir büyükelçilik kapısında yine bomba patlatıldığına göre, başlıktaki ilişkiye biraz daha yakından eğilmek vacip olmuştur.
Belli ki, ABD vaktiyle pek yararlı saydığı bu iktidarı, Türkiye de dahil bütün Batı’nın ortak çıkarlarına ters düştüğünü fark ettiği için, çizmiş ya da çizmek üzeredir. Genellikle, iktidarla ilgili böyle durumlarda doğal olan, önce ana muhalefete yaklaşmaktır. Yaklaşmıyorsa, neden?
Asıl neden, Washington haberinde vurgulandığı gibi CHP’nin ulusalcılığı ve Amerikan karşıtlığı mıdır, yoksa iktidara yürümekteki beceriksizliği ya da iktidara geldiğinde gerçek demokrasi ve cumhuriyetçilik açısından başarı olasılığının düşüklüğü mü?
CHP doğru bir çağrıyla toplayabileceği cumhuriyetçilerin ve yetenekli kadroların ağırlığını arkasına alıp iktidar kapısına dayanabilse, ABD yine şaşkınlaşır mı? O ağırlığı arkasına almış bir CHP iktidarında Türkiye’deki etnik iktidar hevesi dışta hâlâ sempati bulur mu?
CHP bilmeli ki, bu ülkede iktidar değişikliği bir parti sorunu olmaktan çıkmış, cumhuriyetin geleceği açısından tam bir zorunluluk olmuştur. Halı sahada futbol oynar gibi parti içinde siyaset oynama lüksü kalmamıştır kimsenin artık.
Yorum Gönder