Fahri doktor, cüppesini giydikten sonra şöyle konuştu:
“Parlamentoda bir milletvekili, sanıyorum kariyeri de var. Ama ulus
ile millet kavramını birbirine karıştırıyor. Ülkemizdeki Türk için kalkıyor
millet, diğeri için ulus diyor. İçerikten haberi yok. Birisi öz Türkçe, diğeri
Arapça.”
Fahri doktorun bu sözlerini oradaki esas doktorlar, cüppeyi giydiren
rektör başta olmak üzere, şiddetle alkışlamış olmalılar... Ben ise, bu birkaç
cümleyi acaba neresinden tutarsak ne anlama geldiğini anlayabiliriz diye
düşünüyorum... Şimdi bu anlama çabasına girişelim…
***
İlk cümleyi bir daha okuyalım: “Parlamentoda bir
milletvekili, sanıyorum kariyeri de var …” Cümledeki özne
fiilsiz olmakla birlikte, burada bir sorun yok
diyebiliriz… Asıl söylenmek istenen ise, herhalde
anlamlı bir “es”ten sonraki ikinci cümleyle
söyleniyor: “Ama millet ile ulus kavramını birbirine
karıştırıyor…” Meram anlaşılmakla birlikte, dilbilgisi
bakımından doğrusu şöyle olmalıydı: “Ama millet
kavramı ile ulus kavramını birbirine karıştırıyor…” ya da
“Millet ve ulus kavramlarını birbirine
karıştırıyor..”
Böyle olmayınca, cümledeki “millet”in
de aynı cümledeki “ulus” gibi bir
“kavram” olarak mı, yoksa milletin kendisi
olarak mı kullanıldığı anlaşılamıyor… Diyeceksiniz ki,
adamın ne dediği ortada, söz konusu parlamenterin bu iki kavramı karıştırdığını
söylüyor, işi neden yokuşa sürüyorsunuz… Böyle bir
eleştiriyi haklı bulabilirdim, bu cümleyi kuran kişi sırtında yakaları yaldızlı
cüppesiyle konuşan bir fahri doktor değil de sokaktan geçen rasgele biri
olsaydı…
***
Yukarıdaki cümlenin içerdiği tek bir alt anlam olabilir: Millet ve ulus
sözcüklerinin iki ayrı kavramı karşıladığı... Asıl anlam ise, söz edilen
milletvekilinin bu farklı iki kavramı birbirine karıştırdığı, birinin yerine
ötekini kullandığı… Derken üçüncü bir cümle sökün
ediyor… “Ülkemizdeki Türk için kalkıyor millet,
diğeri için ulus diyor…”
Dilimizde “tut kelin perçeminden”
diye bir deyim vardır. Fahri doktorun bu cümlesinin acaba neresinden
tutmalı… Bir kere, parlamentoda söylenmiş olan söz
biçim olarak da içerik olarak bu değil. O cümle, sonrasında da medyada bin kez
tekrarlandığı üzere, aynen şöyledir: “Türk ulusu ile Kürt
milliyeti eşit değildir.” Fahri doktorun belli ki kafası çok
karışmış. Cümleyi öncelikle, “Türk ulusu ile Kürt milleti eşit
değildir” diye, yani “milliyet”
kavramını da “millet” olarak
anlamış. Derken bu kafa karışıklığıyla kimin için millet, kimin için ulus
denildiğini de karıştırarak, Türk için millet öteki için ulus dendiğini sanmış,
ya da aklında öyle kalmış… Ve ortaya
“Ülkemizdeki Türk için kalkıyor millet, diğeri için ulus
diyor” gibi bir cümle ucubesi çıkmış…
Burada belki tek doğru olan, kurduğu bu cümlede,
“fahri doktor”un, dilimizdeki bir başka ünlü
deyimdeki gibi “yiğitlik taslarken hırsızlığının ortaya
çıkması…” Belli ki bu kişi “ülkemizdeki
Türk”ü bir ulusun adı, bir ulusu birleştiren ortak kimlik
değil, etnisitelerden biri olarak görüyor… ve olasıdır
ki kendisini etnik aidiyet olarak Türk saymıyor... Ulus olarak da Türk olgusunu
kabul etmediğine göre, acaba hangi ulusun mensubudur? Sözgelimi, Anadolu ve
Rumeli İslam Cumhuriyesi desek?..
***
Sonraki iki cümle ise her şeyi bir kez daha tepe taklak ediyor... Meğer
sorun kavram karışıklığı da değil, sözcük karışıklığı
imiş… Sözü edilen parlamenterin bilmeyip
karıştırdığı şey, bu iki sözcüğün aynı anlama geldiği
ve birinin öz Türkçe ötekinin Arapça olması imiş… İnsanın birkaç cümlede böylesine bir dil ve mantık bulamacı yapmayı
başarması için herhalde fahri doktor olması gerekiyor…
Yoksa esas doktor mu demeliydim?
Yorum Gönder