Antakya'nın Habib Neccar Dağı'na yaslanan mahallelerinde; pazar
sabahları güvercinler uçurulur. Gökyüzünde güvercin sürüleri, evlerin
çatılarında uzun sırıkların ucuna takılmış plastik torbaları sallayan
sürü sahipleri ilginç görüntü verir.
Hoş bir görüntü olmasına karşın güvercin
yetiştirenlerin aralarında katı kuralları vardır. Ne kadar değerli
o-lurlarsa olsunlar başka bir çatıya konan güvercin, konduğu evin olur.
Güvercinin yeni sahibi de uçup gitmesin diye kanatlarındaki tüyleri
kopartır. Kanatları kopartılan güvercin çatıda paytak paytak yürür.
Yeniden uçması için uzunca bir zaman gerekir ve uçtuğunda o artık eski
güvercin değildir.
Bugünlerde Ortadoğu’dan uçurulan barış
güvercinlerinin başka çatılara konmalarına dahi izin verilmiyor.
Kanatları ‘neo-Muaviye’ler ve emperyalistler tarafından koparılarak Doğu
Akdeniz’de paytak paytak yürümelerine neden olunuyor. Aslına bakarsak
barış güvercinleri Doğu Akdeniz’de tarihin hiçbir döneminde coşku ile
uçamadı. Her zaman kanatlarının bir bölümünün tüyleri koparılmıştır. Her
tüy koparmanın ayrı bir öyküsü vardır. Bu öykülerden en dramatik olanı;
Muaviye’nin Doğu Akdeniz’de yazmaya çalıştığı ayrıştırıcı,
ötekileştirici öyküdür.Doğu Akdeniz’de (Suriye/Şam) 1400 yıl önce din
adına yazımına başlanan öykünün temasını, Muaviye’nin, Ali ile
başlattığı iktidar kavgası oluşturur. Öykü; birlikte yaşayan, aynı
inanca sahip insanlar arasında aşılması güç uçurumları, katliamları,
dokuların derinliklerine işleyen nefret duygusunu anlatır. Tarihteki din
adına yapılan iktidar savaşlarının en kanlılarından ve
ayrıştırıcılarındandır. İktidar savaşı, Kerbela’da, Ali’nin oğlu
Hüseyin’in öldürülmesi ile son buldu. İktidar savaşı son bulmasına
karşın yarattığı travma ve kırılmanın derinliği büyük oldu. Muaviye ve
ardıllarının Ali taraftarlarına din adına uyguladığı işkenceler ve
sevenlerinin sapkın ilan e-dilmesi nedeniyle zihinlerde ve bölgede barış
kalıcı kılınamadı. Bugün Doğu Akdeniz’de iktidar savaşını dinsel öyküyü
tamamlamak isteyenler ile Doğu Akdeniz’i yeniden düzenlemek iste-yenler
başlatmışlardır. Her birinin farklı beklentisi var. Neo-Muaviyeler
açısından yarım kalan öykünün tamamlanmasıdır. Emperyalistler açısından
ise Doğu Akdeniz’i yeniden düzenleyerek bölgenin zenginliğine el koymak,
iki yüz yıl önce yapılan paylaşımı daha adil duruma getirmek ve bölgede
filizlenen ulusal güçlerin bastırılması istencidir. Suriye’de
başlatılan savaşın kanlı yüzünü neo-Muaviyeler yürütmektedir. Süren
savaşı neo-Muaviyeler değil, emperyalistler kazanacak. Uçurulan barış
güvercinleri de ayaklarımızın arasında paytak paytak dolaşacaklardır.
Yorum Gönder