Toplumların çağdaş uygarlık yolunda geri kalmalarının temelinde
toplumsal ve eğitimsel hastalıklar yatmaktadır. Bu geçmişte böyleydi, bugün de
hiç değişmedi.
Türk uygarlığını çağdaş uygarlıkların üstüne çıkarmak için olağanüstü
devrimler gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk ve
Cumhuriyetin devrimci kadrosu, çağdaş eğitimi taviz
verilmeyecek devrim ilkelerinden biri saymıştı.
Mustafa Necati, Dr. Reşit Galip, Saffet
Arıkan, Hasan Âli Yücel gibi devrimci Milli Eğitim bakanları, çağdaş
eğitimi gerçekleştirmek için savaşım verdiler. Laik, bilimsel, parasız ve karma
eğitimi, on beş-yirmi yıl gibi, insanlık tarihi içinde çok kısa sayılabilecek
bir zaman diliminde uygulamaya koydular…
Çağdaş eğitime karşı olanlar,
1946’ya kadar herhangi bir yıkıcı saldırıya cesaret edemediler. Çünkü attıkları
her adımda karşılarında o devrimci kadroları buldular. 1937’de karma eğitimi
istemeyen kimi milletvekillerinin, TBMM’de Saffet Arıkan’dan okullarda kız ve
erkek çocuklarını ayırarak okutmasını istemeleri üzerine, Arıkan;
“...Bu bir devrim ilkesidir, yanıt vermeye bile değmez”,
diyerek çağdaş eğitimden ödün verilemeyeceğini çok açık bir dille ortaya
koymuştu.
Ne yazık ki bugün, o devrimci kadroların kemikleri sızlamaktadır.
Çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle topluma dinselleştirilmiş ve paralı hale
getirilmiş, sanattan, şiirden, öyküden, romandan, müzikten yoksun, medrese
eğitimine yakın bir eğitim dizgesi dayatılmaktadır.
Bu dizgede sanatın,
edebiyatın, müziğin, resmin yeri yoktur. Bu dizgede Darwin, Ömer
Hayyam, Hallac-ı Mansur, Yunus Emre, Şeyh Bedrettin, Nâzım
Hikmet, Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Fazıl Say sakıncalıdır.
Yasalarımıza göre, çağdaş eğitim almak, herkesin en temel haklarından
biridir. Bu hak uluslararası yasalarla da güvence altına alınmıştır. O halde
hepimize düşen görev bize dayatılan bu eğitimi yüksek sesle sorgulamaktır.
Dünyanın ve ülkemizin en önemli bilim insanlarını, yazarlarını,
şairlerini okutmayan, kendi dilinin bilincine erdirmeyen, müzik, resim, sanat,
edebiyat sevgisi vermeyen, dinsel ağırlıklı bir eğitim, çağdaş bir eğitim
sayılabilir mi?
Erdal Atıcı/Cumhuriyet
Yorum Gönder