Hürriyet’ten Okan Konuralp, Başbakan Erdoğan’ın varlığını açıkladığı Öcalan’la görüşmelerin sonuncusunun 24 Aralık 2012’de gerçekleştiğini yazdı. (Hürriyet, 31 Aralık 2012)
Konuralp’i bilgilendirenlere göre MİT yöneticileri ile Öcalan’ın 4 saatlik pazarlığında devlet “PKK’nin silah bırakmasını” istemiş, Öcalan
da karşılığında şu talebi masaya sürmüş: “Örgütle doğrudan temas kurmam
sağlanmalı, infaz koşullarım iyileştirilmeli. Bu durumda silah
bıraktırmaya paralel olarak PKK’nin ve Kürt halkının PKK’yi destekleyen
kesiminin ‘çözüme’ psikolojik ve siyasal olarak ikna olması kolaylaşır.”
Hürriyet’in haber kaynağı oldukça iddialı… Pazarlık bu kez bir
takvime endekslenmiş ve taraflar, “2013 yılının ilk aylarında
kamuoyunun karşısına sorunun çözümüne ilişkin bir bildirimle
çıkılmasını” kararlaştırmış.
Bu kez süreçten o denli eminler ki, örneğin Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan da Erdoğan’ın
Urfa’da PKK’ye “silahları bırakın” çağrısı yapmasından sonra şu müjdeyi
şimdi açıklama gereği görüyor: “Açlık grevleri sürecinde görüştüğümde
ağabeyim, 1-2 ay içinde sorunun çözümü konusunda bazı adımların
atılabileceğini söylemişti.” (Hürriyet, 31 Aralık 2012)
AKP: DİYALOG BİZİ NEREYE GÖTÜRÜR, BİLMİYORUZ
10 yıldır iktidarda olan bir partinin Öcalan’ı ikna ederek
PKK’ye silah bıraktıracağını sanması ya çapsızlıktır ya da başka
hesaplar vardır. AKP’nin konuyla ilgili uzmanlarının açıklamalarına
bakılırsa, her iki seçenek de yan yana ilerliyor…
Örneğin Başbakan Erdoğan’ın danışmanı da olan AKP milletvekili Yalçın Akdoğan, NTV’de konuyla ilgili soruları yanıtlarken şöyle diyor: “Bu diyalog bizi nereye götürür, bilmiyoruz…” (NTV, 31 Aralık 2012)
Meseleye en hâkim olduğu söylenen Yalçın Akdoğan’ın NTV’deki söyleşisinden önce Star’daki köşesinde yazdığı şu satırlar daha da aydınlatıcıdır: “BDP, PKK’den daha şahin.” (Star, 29 Aralık 2012)
Yakında silahların masumiyeti üzerine teori bile yapabileceğinin işaretini veren Akdoğan,
zaten bir süredir PKK ile BDP’yi ayrıştırmak amaçlı olsa gerek, PKK’ye
daha yakın duruyordu. Son yazısındaki şu ifadeler de o bakışın eseri:
“AK Parti, BDP’nin emir eri değildir. Siz bozacaksınız hükümet yapacak,
siz yıkacaksınız hükümet tamir edecek, siz sabote edeceksiniz hükümet
çözmek için uğraşacak… Hükümet sizin partinizin ve örgütünüzün kölesi
mi?”
TARAFLARI MASAYA SOPA OTURTTU
Normalde “ikna yöntemiyle” PKK’ye silah bıraktıramayacağını en iyi
AKP’nin biliyor olması gerek. Zira PKK’yle masaya örgütün silahlı gücü
nedeniyle oturmak zorunda kaldıklarını biliyorlar.
AKP’ye oy veren yurttaşlarımızın şu soruyu sorması yararlıdır: “PKK
silahlı olmasa, terör estirmese, hiç AKP PKK’yi muhatap alır mı?”
Sorunun yanıtı kesindir ve PKK de şundan emindir: “Silaha dayanan gücümüz olmasa, AKP bizi muhatap almaz.”
AKP ile PKK’yi aynı masaya oturtan silahtır, sopadır! Esas olarak da Obama’nın beyzbol sopasıdır!
PKK’DE BÖLÜNME OLASILIĞI
“Madem durum bu, taraflar neyin peşinde” diye soruyor olabilirsiniz. Anlayabildiğimiz kadarıyla Öcalan İmralı’dan kurtulmanın ve eve çıkmanın, Erdoğan da başkanlık öncesi ayağına dolanacak konuları “geçiştirmenin” peşinde…
Ancak artık mesele çok boyutludur ve inisiyatif ABD yerine bölge
kuvvetlerindedir. Irak ve Suriye’deki Kürt eksenli gelişmeler ve İran’ın
ABD’nin “Kürt Koridoruna” karşı sert mücadelesi tüm aktörleri
etkilemektedir.
ABD’nin gerilemesi kuşkusuz merkezkaç kuvvetine bağlı olarak PKK’yi
de etkileyecektir. ABD’nin bölgedeki askeri varlığına bağlı olarak
sıçramalı büyüyen PKK için şartlar tersine dönmüştür; Washington’un geri
çekilmesi ve bölge ülkelerinin inisiyatif kazanması, PKK’ye zemin
kaybettirmektedir.
Bu doğal olarak örgütte “emperyalizm” eksenli kırılmaları tetikleyecektir.
Zira kartlar güçlü eli sever!
Yorum Gönder