2012’nin nasıl geçtiği, 2013’ün nasıl geçeceğine işaret ediyor. 2012’de
yay gerilmişti, 2013’te ok yaydan fırlayacak!
2012, Atlantik kampının AKP’nin önüne koyduğu görevleri başaramaması ile Türk
milletinin bu görevlerin karşısına dikilmesi olarak da özetlenebilir.
Elbette ABD Kürecik Radarı kurarak, Patriot bataryaları yerleştirerek önemli
mevziler elde etmiştir ancak Suriye, Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi gibi
görevlerin, daha doğrusu muharebelerin en önemlilerini kazanamamıştır!
1 Mayıs’ta emekçilerin geçmiş yıllara nazaran birlik sergilemesi, 19 Mayıs’ta
240 bin gencin Atatürk’ün verdiği görev için ayağa kalkması, 16 Eylül’de
Hataylıların Suriye ile kardeşlik istemesi, öncülerin 29 Ekim’de Ulus’ta geniş
kitlelerle birleşmesi, 10 Kasım’da Tandoğan’da “Cumhuriyetin yeniden inşası”
kararlılığı sergilenmesi, 13 Aralık’ta Silivri’nin kuşatılması, 18 Aralık’ta
ODTÜ eylemi üzerinden üniversitelerin silkelenmesi, 23 Aralık’ta Menemen’de
Kubilay ruhunun yeniden ortaya çıkması, yine 23 Aralık’ta sanatçıların tarihi
misyonları için atılım yapması ve yıl boyunca Türkiye’nin dört bir tarafında
yapılan Milli Anayasa Forumları, yayın gerildiğinin göstergeleriydi.
Kuşkusuz tüm bu eylemler Suriye, Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi’nin neden
gerçekleşmediğini de açıklıyordu ancak daha önemlisi okun yaydan fırlayacağını
ortaya koyuyordu.
İŞÇİ PARTİSİ’NİN BÜYÜME YILI
2012, aynı zamanda tüm bu eylemlerin merkezinde yer alan bir kuvvetin de
büyüme yılı oldu.
İşçi Partisi’nin TBMM’deki dört partiden hemen sonra 5. sıraya yükselmesi,
onun artık çözümün adresi olduğunu gösteriyordu. Anketler sadece belgelemişti,
zira İşçi Partisi 1 Mayıs, 19 Mayıs, 16 Eylül, 29 Ekim, 10 Kasım, 13 Aralık ve
23 Aralık’taki atılımların tümünde yer alan tek kuvvet olarak yerini zaten
göstermişti.
Nitekim son 6 ayda Türkiye’nin dört bir tarafında İşçi Partisi’ne toplu
katılımlar yaşanması, bu gerçeğin yansımasıdır.
Bu nedenle 2013, İşçi Partisi’nin kitleselleşmesi ve Milli Merkez’in odağı
olma yılıdır.
Kuşkusuz AKP de bu gerçeğin farkındadır. Bülent Arınç’ın ODTÜ’de
Başbakan Erdoğan’ın protesto edilmesi karşısında “ama Perinçek’i
alkışlarlardı” demesi anlamlıdır. Doğu Perinçek’in yıl boyu Ergenekon
savunması nedeniyle aldığı cezalar da işte o korku nedeniyledir.
Ancak son beş yıl, mücadele edecek kuvvetler için şu dersle doludur: İşçi
Partisi’nin tarihi misyonunu gerçekleştirme azmi, Doğu Perinçek’in
Silivri zindanında esir edilmesiyle de kırılamamıştır, tersine daha da
bilenmiştir!
ATATÜRK’TE BİRLEŞMEK
Türkiye açısından korku dağları yıkılmıştır ve çeşitli kesimler ayağa
kalkmaktadır.
İşçi Partili, CHP’li, DSP’li, MHP’li gençlerin TGB’de birleşebilmeleri,
sanatçıların “sanat sanat için midir, yoksa toplum için midir” sorusuna kesin
yanıtı anlamına da gelen atılımı ve Sanatçılar Girişimi altında birleşerek ve
halkla kucaklaşarak “reddediyoruz” demesi ve ODTÜ eylemlerinden sonra
akademisyenlerin Türkiye çapında seslerini yükselterek, “itiraz” etmesi, başka
kesimlere de yansıyacaktır.
Gençlik hareketi ile Cumhuriyetçi hareketin birleştiği ve aydınlarla
buluştuğu bu sürecin başarısı, emekçi hareketiyle iç içe geçmesine bağlıdır.
Burada İşçi Partisi anahtar olacaktır.
“Mustafa Kemal’in askerleri” olma iradesinin beyan edildiği 2012
mücadeleleri, tüm kesimlerin bir tek “Atatürk’te birleşebileceğini”
göstermiştir. Bu gerçek Kürt yurttaşlarımız için de “birlik içinde yaşamanın”
adresidir.
1920’de Atatürk ile Diyap Ağa’nın birliği emperyalizme karşı
zaferi ve Cumhuriyeti getirmişti, 2013’te kurulacak benzer ittifaklar,
emperyalizmi bir daha yenmeyi ve Cumhuriyeti yeniden kurmayı sağlayacaktır!
Yorum Gönder