AKP’nin Yeni Kürt Açılımı’nın yine Kürt yurttaşlarımızla doğrudan bir ilgisi yok. Erdoğan
bir yandan Washington’un verdiği esas görev için, bir yandan da Türk
tipi Başkanlık sistemi öncesi ayağına dolanacak en önemli konu olduğu
için yeniden Kürt Açılımı başlattı.
2009’daki Kürt Açılımı da aslında Kuzey Irak açılımıydı ve ABD Başkanı Barrack Obama’nın
TBMM’deki konuşmasında “Kürt sorununu çözün” talimatı vermesi üzerine
başlatılmıştı. Irak’tan çekilmeye hazırlanan ABD’nin alt işleri öyle
gerektiriyordu. Türkiye kendi Kürt sorunu varken Kuzey Irak’ı himaye etmekte zorlanabilirdi.
Ya bugün?
Yeni Kürt Açılımı, bugün de Kürt Koridoru Açılımı’dır!
Kürt Koridoru ise Irak’ın kuzeyindeki yapıyı, Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açma işidir.
PARÇA PARÇA KÜRDİSTAN
Bakın ABD’nin Kürt planlarında kilit rol alan isimlerden Henri Barkey, The American Interest’de yayımlanan ve “Suriye krizi ve Irak’ın geleceği” başlığı taşıyan uzun makalesinde ne diyor:
“Suriyeli Kürtler Esad sonrasında Irak Bölgesel Kürt Yönetimine
benzer şekilde kayda değer bir özerklik kazandıkları takdirde iki Kürt
bölgesi bir miktar öz yönetime sahip olacaklar ve şüphe yok ki bir yere
kadar eşgüdüm halinde hareket edeceklerdir. Türkiye ve İran üzerindeki
özendirici etkisini kuşatıp sınırlandırmak güç olacak. Türkiyeli
Kürtler, merkezi yönetim gücünün Türkiye’deki tüm bölgelere
dağıtılmasını çoktan talep ettiler. Uzun zamandır uykuda olan İranlı
Kürt oluşumlar da uykudan kalkma işaretleri veriyorlar.”
Barkey ABD’nin nihai hedefini açıkça sergilemiş. Ancak Batı Asya, artık ABD’nin planlarını kolayca gerçekleştireceği bir zemin değil!
Öyle ki, hem ABD’nin stratejik ve taktik araçları içinde kırılmalar
ortaya çıkıyor hem de kimi aktörüler bölge kuvvetlerine doğru
meylediyor.
KYB’DEN ‘ERDOĞAN TUZAĞI’ UYARISI
Yeni Kürt Açılımı’nın kodları biraz da bu değişimde gizli…
Son günlerde iyice belirginleşen bu değişiklikler, iki önemli açıklamaya yansıdı:
1. Celal Talabani’nin partisi KYB’nin Merkez Komitesi Genel Sekreteri Adil Murad, “Türk tuzağına düşmemek için Maliki’yle diyalog şart” uyarısı yapıyor. Murad, hamlelerinde ötürü Tayyip Erdoğan’ı eskinin İran şahına benzetiyor ve uyarıyor: “Yine ihanete uğramamak için uyanık olmalıyız.”
Adil Murad’ın açıklamaları, Irak’ın bütünlüğünden yana konumlanma işaretleri veren Talabani’nin pozisyonunu daha da netleştiriyor.
‘MALİKİ-BARZANİ DİYALOGU ŞART’
2. Irak parlamentosunun Kürt milletvekillerinden Mahmud Osman’ın şu dört mesajı, Kürt eksenli gelişmelerle ilgili tarafların pozisyonunu anlamamızı sağlıyor:
Mahmud Osman öncelikle Suriye sınırını kapatan Barzani’yi uyarıyor: “Saddam zulmünden kaçarken ne Türkiye, ne İran ve ne de Suriye kapılarını kapatmamıştı. Bu devletler sınırlarını Kürtlere kapatmazken, Kürdün Kürde sınırını kapatması doğru değil.”
Osman, ABD’yi de eleştiriyor: “ABD güçleri daha Irak’tayken
yapıcı bir tavır sergilemediler, bu yüzden onlardan bir şey beklemek
saflık olur. Irak’ın iç sorunları pek umurlarında değil.”
Mahmud Osman, “Başbakan Erdoğan’ın Kürt sorunu çözme gibi bir niyeti de yok. Söyledikleri kandırmacadır.” diyor.
Osman, Bağdat ile Erbil arasındaki sorun için de “her iki
taraf da bu tablodan sorumludur” diyor ve ekliyor: “Umarım 2013 yılında
bu durum değişir, her iki yönetim de diyalog yoluyla anlaşmazlıklarını giderir. Kriz askeri değil, siyasidir, bu yüzden de siyasilerin konuyu ciddi ele alması gerekir.”
YENİ SÜREÇ
Dolayısıyla ABD’nin “Büyük Kürdistan” planları içinde rol alan
kuvvetlerin, bölgesel güçlerin inisiyatif kazanmasıyla birlikte
“kararsız” davranabileceği, bölge kuvvetlerine meyledebileceği ve hatta
bölünmeler yaşayabileceği bir sürece girmiş bulunuyoruz.
Yani şartlar AKP için 2009’dan daha da zordur!
Yorum Gönder