Hükümet, İmralı sürecinin içeriğini, hedefini açıklamıyor.
Kulislerden medyaya uçurulan “gayri resmi”
haberlere göre İmralı’da yol haritası
çizilmiş; ama pazarlık söz konusu değil, sadece
görüşmeler yapılıyor.
Kimi gazetelere göre görüşmelerin öncelikli hedefi;
PKK’nin silah bırakmasını sağlamak.
Silahların gölgesinde barış görüşmeleri yapılamayacağına inandığını
söyleyen “Önder Apo” bu amacı
destekliyor.
Gazeteler, Kandil’de yerleşik örgütün
şeflerinden, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat
Karayılan’ın Kürt Haber Ajansı’na
verdiği demeci değişik biçimlerde yansıtıyor.
Kimileri, Karayılan’ın
“Gündemimizde silah bırakmak yok. Ortadoğu karışık, biz niye silah
bırakalım?” dediğini ön plana çıkarıyor.
İmralı sürecinin baltalanmasını istemeyen kimileri ise
Karayalan’ın silah bırakmaya karşı çıkan söylemlerine,
haberlerinde yer vermiyor.
Çok satan gazete ise “1984’ten beri devam eden terörün
sonu geliyor” diyor manşetinde.
Kimileri de gelişmeleri, PKK’nin Türkiye
sınırları içinde “güçlerini” mayıs ayında
Kandil’e çekmeye başlayacağını iddia eden başlıklarla
yansıtıyor.
Medyadaki iyimser haberlerin yanı sıra kimileri de hükümete (devlete)
silahların susmasına karşılık Öcalan’ın olası
dayatmalarına haberlerde öncelik veriyor.
Örneğin, “basında güven” sloganı ile
yayın yaşamını sürdüren bir gazetemiz, manşetinde BDP milletvekilleriyle yaptığı
söyleşide Öcalan’ın “süreci bir
‘yol temizliğine’
benzettiğini” duyuruyor ve “3 ayak
üzerinde şekillenecek çözüm arayışlarının ayrıntılarını”
açıklıyor.
***
Yanıt arayan bir soru dikkat çekiyor: “PKK silah
bırakacak, karşılığında ne alacak?”
“Yol temizliğini” manşet yapan gazeteye göre:
“PKK’ye silah bıraktıracak gelişmelerin büyük
bölümü yasa değişikliği gerektiriyor. (Resmi ağızların
PKK’nin yurtiçindeki siyasal yapısı olduğunu
açıkladığı) KCK’li
yüzlerce tutuklunun serbest bırakılmasını sağlayacak düzenlenme ilk
sırada. Terör tanımı, seçim barajı, Hazine yardımı ve vatandaşlık tanımı gibi
talepler de masada...”
Ya partiler? AKP hükümetinin teslim bayrağı çektiğini ilan eden MHP
dışındaki partiler (örgütle pazarlığın ilk aşaması)
İmralı sürecine olumlu gözle bakıyor.
CHP, görüşmelerin “şeffaf” olması
kaydıyla Öcalan sürecine karşı değil.
Öcalan’la görüşmelerin, hele kimi duyarlı
konularda pazarlık yapılmakta olduğu bilincinin kamuoyunda yerleşmesinden
kaygılanan AKP, süreci şöyle yorumluyor:
“Süreç, terörle mücadelenin üç dört ayağından biri; fazla
abartmamak gerek!”
***
Dünden bu haftaya sarkan genel manzarayı özetlersek:
Medyada haberler karmakarışık. Birinin verdiği haberi diğeri ya
doğrulamıyor.
Ya da başka açılardan yorumlanacak haberler veriyor.
Medyanın da, siyaset dünyasının da, tabii insanların da kafası
karışık!..
Oysa insanların kafasını karıştıran, çözümleyemedikleri başka sorunlar
da gündemde.
Zam üstüne zam… Memur, işçi, asgari ücretle
çalışan zar zor geçiniyor.
Haklı eleştiriler, yaşam sıkıntıları…
Toplumsal protestolar umurunda değil Başbakan’ın. Özel
uçağından inip helikoptere biniyor, dağ bayır geziyor.
Şu fıkra halkı da Başbakan’ı da
özetliyor:
Geri kalmış bir ülkenin Yüce Başkanı’nın
adamlarıyla bindiği helikopter, yolu olmayan bir köyün meydanına iner. Yüce
Başkan’ı aralarında gören köylü sevinç içinde. TV
kameraları çekim yapmakta.
Yüce Başkan, köyün en yaşlı adamını yanına çağırır;
“Bak” der,
“TV’ler senin de benim de seslerimizi
naklediyor. Hadi sen de bir şeyler söyle”...
Yaşlı adam ürkek. Sorar ülkenin Yüce
Başkanı’na: “Bu aletten konuşursam
beni ülkenin başka yerlerinden de duyacaklar mı?”
Yüce Başkan güler; “Yalnız sesini değil, seni de
görecekler” der.
Köylü: “Yani şimdi beni İngiltere’den,
Amerika’dan, Fransa’dan hem seyredecek hem de
işitecekler?”
“Elbette” der Yüce Başkan.
Yaşlı köylü mikrofonu alır, kameraya yaklaşır ve olanca gücüye
bağırır:
“Yetişin, imdaattt!”
***
Ülkemizde köyden kentlere bu ve benzeri ortak çığlık ne
zaman?
Yorum Gönder