Yerel seçimlerin yapılacağı 2014'ün Mart ayına uzun bir süre var, ancak kulisler hafiften hareketlenmeye başladı. Türkiye'nin birçok il ve ilçesinden tanıdığım farklı siyasi partilerden isimler, Ankara'da nabız yoklamanın yollarını arıyor. Özellikle CHP ve MHP'den birçok siyasetçi, Genel Merkezlerdeki havayı öğrenmek için her türlü yola başvuruyor. Beni de arayan, aday adaylığına niyetlenmiş bu kişiler, partilerinde olup bitenlerini, tanıdığım üst düzey siyasetçilerin düşüncelerini öğrenmek istiyor. Yakın olabilecekleri, dertlerini anlatabilecekleri siyasilerle görüşme olanağı sağlayıp sağlayamayacağımı soruyorlar.
“Sen medyada çalışıyorsun. Televizyonda program yapıyorsun. Sürekli Meclis'tesin. Üst düzey siyasileri tanırsın. Mutlaka yardımın dokunur” diyerek ısrarcı oluyorlar.
“Tanıştırdığın adam iyi çıkmadı” şikâyetini çok duyduğum için bu işlere bulaşmayı, aracı olmayı sevmediğimi söylesem de, ısrarı sürdürüyorlar.
Önümüzdeki yerel seçim için dikkatimi çeken noktaların başında, aday adaylığına soyunanların hemen hepsinin erkek olması geliyor. Bu durum bana, Türkiye'nin erkek hegemonyasının hüküm sürdüğü bir ülke olduğu gerçeğini bir kez daha anımsattı.
Kadınlar siyasette daha fazla yer edinirse, söz sahibi olursa, il, ilçe örgütlerinde yönetici konumuna gelirse, kadın milletvekili sayısı artarsa, Türkiye'de birçok şeyin değişeceğine yürekten inanıyorum. En çok istediğim ise “Kadın Belediye Başkanı” sayısının artmasıdır. Ayrıca bu ülke halkı, siyasi partilerin samimi bir şekilde, kadınları aday olmaları yönünde yüreklendirdiğini, desteklediğini, bunun için düzenlemeler yaptığını da görebilmeli.
Türkiye'de, 2011 rakamlarına göre 2903 Belediye Başkanı'ndan yalnızca 26'sı kadındır. Bu içler acısı durum, seçme ve seçilme hakkını kadınlara Avrupa ülkelerinden bile önce vermiş Türkiye'nin ayıplarından biridir. Ayrıca 32 bin 392 Belediye Meclis Üyesi'nin sadece bin 471'i, 3 bin 281 İl Genel Meclisi Üyesi'nden ise yalnızca 115'i kadındır. Unutmadan söyleyeyim, her 100 muhtardan da sadece 2'si kadındır.
Bilindiği üzere son yasa ile Türkiye'deki belediyelerin yarısından fazlası kapatıldı. Bu nedenle belediye başkan aday adaylarını sıkı bir yarış bekliyor. Bu durumda, kadınların şansı daha da azalacakmış gibi görünüyor.
Son yasa ile Büyükşehir olan Aydın'ın kadın Belediye Başkanı CHP'li Özlem Çerçi, tek Kadın Başkan durumunda kalmamalı. Daha önce milletvekili olan Özlem Hanım, belediye başkanlığı görevini başarıyla yürüttüğünü dost düşman herkese gösterdi. Özlem Çerçi örneğinden hareketle kadın belediye başkanı sayısını artırmak siyasi partilerin yönetimlerine düşen görevlerden biridir. Çünkü kadının elinin değmesi, kentleri, ilçeleri çok farklı kılacaktır.
Türkiye'nin öyle il ve ilçeleri vardır ki, kadınların belediye başkanlığı görevine getirilmesi, bu yörelere çok yakışacaktır. Aklıma ilk gelenler ise İzmir-Karşıyaka, İstanbul-Kadıköy, Beykoz, Beyoğlu, Ankara-Çankaya, Antalya-Belek, Mersin-Mezitli, Manisa-Akhisar, Muğla Bodrum ve Datça oluyor.
Sıralayabileceğim başka birçok il ve ilçe daha var. Ama yukarıdaki ilçeler, konu üzerinde konuşulması bakımından önemlidir.
Yarımada'nın Sesi'nde yazdığıma göre, özellikle de turizm beldesi olması nedeniyle Datça'ya kadın belediye başkanı çok yakışır diye düşünenlerdenim.
Bildiğim kadarıyla daha önceki seçimlerde, Datça belediye başkanlığı için sadece 1 kadın aday ortaya çıkma cesaretini göstermişti. Datça'nın yerlileri arasında, üniversite eğitimi yapmış, kamuda çalışmış birçok hanımefendi var. Yine aynı şekilde, yaşamak için Datça'yı seçerek, buraya yerleşmiş, iyi eğitimli, kamu ve özel sektör tecrübesi olan birçok değerli hanımefendi de tanıyorum (özellikle CHP'de). İşte bu kadınların hangi partiden olursa olsun ortaya çıkıp, “Ben de adayım. Kadınlar da bu yarışta var” demesi gerekiyor. Erkeklerin hüküm sürdüğü ve bin türlü dalaverenin, aşağılık ayak oyununun, çamur atmanın, dedikodunun, çıkar hesabının olduğu siyaset arenasında, hele hele yerel siyasette, kadınların da ortaya çıkması, gergin siyasi ortamı yumuşatacaktır.
Önümüzdeki seçimde aday gösterilme şanslarının olup olmadığına bakmayıp, Datçalı kadınların bu medeni ve siyasi cesareti göstermelerini dilerim. Belediyecilik ekip işidir. Kadın aday adayları da, şimdiden kimlerle çalışabileceklerini düşünüp, uzmanlıklarını bildikleri kişilerden ekip oluşturmaya başlamalıdır. Kadınlara yönelik bu değerlendirmelerimi, aday adayı olmayı düşünen, bunun için kulis yapan erkek siyasetçiler sakın yanlış anlamasın. Elbette onlar da, en demokratik hakları olan aday adaylığı için ortaya çıkacak ve çalışacaklar. Benim vermek istediğim mesaj, Datçalı kadınların da artık inisiyatif alması, siyasette başta belediye başkanlığı olmak üzere birçok göreve soyunmasıdır.
Datça'da bir kadın Belediye Başkanı güzel olmaz mı?
Not: Cuma akşamı (11 Ocak) Kanal B'de hazırlayıp sunduğum saat 21.30'da canlı yayınlanan Bekleme Odası programında, “Tarihi okul binaları neden satılacak? konusunu ele alacağız.
Yorum Gönder