“Ve
sen Kör Mehmet'in damadı! Hele sen! Niye öyle tiksinerek bakıyorsun
yüzüme? Öldürdüm evet seni, ne olmuş! Ve işte ağlıyorum... Sen de
öldürdün! Kardeşler, dostlar, hemşehriler... Koskoca bir kuşak, durup
dururken katletti kendi kendini!.. Anayurduma selam söyle benden Kör
Mehmet'in damadı! Benden Selam Söyle Anadolu'ya!.. Toprağını kanla
suladık diye bize garezlenmesin… Ve kardeşi kardeşe kırdıran cellatların
Allah bin belasını versin!..”
Bu sözler Yunan yazar Dido
Sotiriyu’nun 1982 Abdi İpekçi Türk-Yunan Dostluk Ödülü’ne layık görülen
“Benden Selam Söyle Anadolu’ya” adlı romanından alınmıştır. Özgün adı
“Manometa Homata” (Kanlı Topraklar) olan romanda 15 Mayıs 1919’da Yunan
ordusunun İzmir’e çıkmasıyla başlayan Anadolu’yu işgal hareketinin
Türk-Rum kardeşliğini nasıl bir çırpıda kan ve gözyaşına dönüştürdüğü
Rum asıllı bir Anadolu köylüsü olan Manoli Aksiyotis üzerinden
anlatılır. Romanın kahramanı olan Manoli Ege’nin işgaliyle birlikte
Yunan ordusuna yazılmış, giydiği Yunan üniformasının altında kişilik
değişimine uğramış, acımasızlaşmıştır. Bunu, romanın sonunda, yukarıda
alıntıladığımız bölümde pişmanlık duyguları içinde, içtenlikle itiraf
eder.
Roman, Türkiye’de doğan, 9 eylül 1922 günü İzmir’in Türk
ordusu tarafından geri alınmasıyla son bulan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra
Türkiye’den göç etmek zorunda kalan yazarın en etkileyici kitabıdır.
Dido Sotiriyu şöyle anlatır: “1922’de Anadolu’dan ayrılarak
Yunanistan’a, amcamların yanına gitmek zorunda kaldım. İlk çocukluk
yıllarımın anıları belleğimden silinmiyordu. Yaşadığım günlerin,
duyduğum olayların o kadar etkisi ve büyüsü altında kalmıştım ki, bu
konuyu ele alan bir kitap yazma isteği içimde çığ gibi büyüyordu.”
Basında son günlerde CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün
twitter’de “Dido Sotiriyu’nun kitabını 20 yıl sonra bir kez okuduğunu,
kitapta geçen yüzyılda Anadolu’da Rumlara etnik temizlik yapıldığını”
yazdığı haberleri ve yorumları yer alıyor. Cumartesi günü de değerli
dostum Ali Sirmen köşesinde bu olayı ele alan ve altına imzamı
atabileceğim bir yazı yayımladı.
Dünkü yazımda bir başka konuya
ilişkin olarak kendisini savunduğum Hüseyin Aygün eğer “etnik temizlik”
kavramından Anadolu’yu işgale yeltenen Yunan ordusuyla işbirliği içine
giren, düşmanla bütünleşen ve bunu her olanakta ortaya koyan Ege
Rumlarının büyük bölümünün Kurtuluş Savaşı’nın Türk ordusunun zaferiyle
sonuçlanmasından sonra kaçan Yunan ordusunun peşine takılarak
topraklarını terk etmesini anlıyorsa yanılgı içindedir.
Yunanistan’ın Anadolu’yu işgal girişimini başta İngiltere olmak üzere
emperyalizmin bir oyunu olarak değerlendiren, işgali ve sonuçlarını
“Küçük Asya felaketi” olarak anan Yunan tarihçileri ve yazarları bile
“etnik temizlik” ten söz etmezlerken, Aygün’ün söz konusu kitaptan
“etnik temizlik” sonucu/yorumu çıkarması bir zorlamadır.
Dolayısıyla Hüseyin Aygün’ün yorumlarının Kurtuluş Savaşı’nı kazanan
kadrolarca kurulan partisi CHP içinde tartışmalara, eleştirilere yol
açması da doğal karşılanmalıdır.
Tartışmalar Hüseyin Aygün’ü
ya da CHP’yi ne tür bir karara götürür, bilemem. Ama kendisine önerim
Dido Sotiriyu’nun kitabını mutlaka bir kez daha okumasıdır.
Yorum Gönder