Çökmüş devletler endeksi! - Eren Erdem

Ortadoğu üzerine çok ciddi analizler yayınlayan, derinlikli bir ajans olan medyasafak.com sitesinde yayınlanan bir analiz dikkatimi çekti. Aktarayım;
“Amerika Birleşik Devletleri Ağustos 1945’ten bu yana dünya çapında 44 ülkeye doğrudan veya dolaylı saldırı düzenledi, bunlardan bazılarına birçok defa saldırdı. Bu askeri müdahalelerin açıkça ilan edilen hedefi, “rejim değişiklikleri” gerçekleştirmekti. Her defasında tek yanlı ve yasadışı eylemleri meşrulaştırmak için “insan hakları” ve “demokrasi” kisvesi kullanıldı. (Profesör Eric Waddell, The United States’ Global Military Crusade, (1945- ) Global Research, Şubat 2007)
“Bu [Pentagon] bildirisi, beş yıl içinde yedi ülkeyi nasıl temizleyeceğimizi anlatıyor. Önce Irak’la başlayıp arkasından Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan ve nihayet İran.” “Bu gizli mi?” dedim, “Evet efendim” dedi. “Peki, bana göstermeyin, dedim.” (General Wesley Clark, Democracy Now, 2 Mart 2007)
Analizden bazı notlar;
1945’ten günümüze kadar ABD, 40 kadar ülkeye doğrudan saldırdı. ABD’nin demokrasiyi yaygınlaştırma olarak tanımladığı proje, 40 ülkenin istikrarsızlaştırılmasını ve merkezi yönetimlerinin çöküşünü beraberinde getirdi.
Resmi kaynaklara göre ABD’nin yabancı ülkelerde 737 askeri üssü bulunuyor.

Çökmüş devletler kavramı

Washington merkezli Ulusal İstihbarat Konseyi (NIC), Küresel Eğilimler raporunda (Aralık 2012) Afrika, Asya ve Ortadoğu’da 15 ülkenin, “çatışma potansiyeli ve çevresel sorunlar” nedeniyle 2030 yılı itibariyle “çökmüş devletler” haline geleceğini öngörüyor.
2012 NIC raporundaki ülkeler, Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Çad, Nijer, Nijerya, Mali, Kenya, Burundi, Etiyopya, Ruanda, Somali, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Malavi, Haiti, Yemen. (sayfa 39)
Bush’un ikinci döneminin başlarında yayınlanan bir önceki 2005 raporunda Ulusal İstihbarat Konseyi, Pakistan’ın 2015 yılı itibariyle “iç savaş, tam anlamıyla Talibanlaşma ve nükleer silahlarının kontrolü mücadelesi” nedeniyle “çökmüş devlet” haline geleceğini öngörmüştü.
Pakistan, ABD-NATO destekli “iç savaş”larla geçen on yılın ardından yedi vekil devlete bölünen Yugoslavya ile mukayese ediliyordu.
NIC’nin Pakistan öngörüsü “iç savaş, kan gölü ve eyaletler arası rekabetle parçalanmış bir ülke”nin yaşayacağı “Yugoslavya benzeri bir kader” idi.
Çökmüş devletlerin “siyasi ve dini aşırıcılar” için “güvenli bölge” işlevi gördüğü söylenirken (s. 143), rapor ABD ve müttefiklerinin 1970’lerden beri egemen laik ulus devletleri istikrarsızlaştırmanın bir aracı olarak dinsel aşırıcı örgütlere örtülü destek verdiğini görmezden geliyor. Hem Pakistan hem de Afganistan 1970’lerde laik devletlerdi.
Yugoslav veya Somali tarzı “çökmüş devlet statüsü” iç toplumsal bölünmelerin sonucu değildir; örtülü operasyonlar ve askeri eylem üzerinden hayata geçirilen stratejik bir hedeftir.
Amacı “araştırma üzerinden sürdürülebilir güvenlik” sağlamak olan Washington merkezli Barış Fonu, bir risk değerlendirmesi üzerinden (yıllık olarak) bir “Çöken Devletler Endeksi” yayınlamaktadır. Otuz üç ülke (Alarm ve Sıcak kategorilerinde) “çöken devletler” olarak tanımlanmaktadır. Barış Fonu’na göre “çöken devletler” aynı zamanda “El Kaide bağlantılı teröristlerin hedefidir.” “Barış Fonu/Dış Politika tarafından çöken/kırılgan devlet riski için ülkeler hakkında yıllık olarak yapılan sıralama, El Kaide bağlantılı aşırıcıların Kuzey Mali’de cihadçı yayılma için bir devlet merkezli barınak oluşturduğu yönündeki uluslararası alarmın büyümesiyle eş zamanlı.”
Söylemeye bile gerek yok, ABD istihbaratının bir varlığı olarak El Kaide’nin tarihinden, Ortadoğu, Orta Asya ve Sahra altı Afrika’da hizipçi bölünmeler ve istikrarsızlaştırma yaratmadaki rolünden burada bahsedilmiyor. Bu ülkelerin çoğunda cihadçı El Kaide birimlerinin faaliyetleri, şeytanca bir örtülü istihbarat gündeminin parçası.
Prof. Michel Chossudovsky

(Devam edecek)

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget