Öyle ki, bugün İspanya, Fransa, Andorra ve İtalya arasında paylaşılan 68 bin 730 km’lik bir coğrafyada 13.5 milyon insanın dili Katalanca olup, Sardunya Adası halkı da bir Katalan lehçesi konuşmaktadır.
Fransa’nın İspanya ile Akdeniz’den Atlantik Okyanusu’na uzanan sınırı üzerinde Şark Pireneleri denilen bölgesi, tarihi ve kültürüyle Katalan’dır. Sınırın ortasındaki minicik feodal devlet Andorra Prensliği, Katalan’dır. İspanya’nın Valencia Özerk Bölgesi, aslında Katalan’dır, vb.
Ama kolunu bacağını zaman içinde komşu kavimlere kaptıran Katalonya, günümüz coğrafyasında tarihteki yüzölçümünün ancak yarısı, yani 32 bin 113 km2’den ibaret ve başkenti Barselona ile birkaç taşra kentinde toplam 7.5 milyon nüfusun yaşadığı bir özerk bölge.
***
Bu mütevazılığına karşın Katalonya, 47.2 milyon nüfuslu İspanya’nın gayrı safi milli gelirinin yüzde 18.7’sini oluşturuyor ve “yoksul bölgelerle dayanışma” çerçevesinde Madrid’deki merkezi yönetime en büyük vergi dilimini ödüyor.
İspanya’nın oldum olası “ayrılıkçı” rüzgârlar esen iki özerk bölgesi, Bask ülkesi ve Katalonya halkları, 1980’li yıllarda şöyle tarif edilirdi: Devlet olamayacakken bağımsızlık terörü estiren Basklar ve devlet olabilecekken bağımsızlık talep etmeyen Katalanlar.
İşte bu saptama, 21. yüzyılın ilk ekonomik kriziyle birlikte değişti. Katalanlar, ödedikleri vergilerin Madrid tarafından yoksul bölgelerin özerk bütçelerini yamamak için kullanılmasına ve merkez hükümetin Barselona’ya söz verdikleri (örneğin Fransa’yı Katalonya’ya bağlayan hızlı tren projesi gibi) yatırımları savsaklamasına artık dayanamıyorlar. Halk arasında, İspanya’dan bağımsız bir Katalonya’nın daha güçlü olacağını düşünenlerin sayısı giderek artıyor.
Diline ve kültürüne zaten sımsıkı bağlı Katalan halkının İspanyol bardağını taşıran son damla, yerel hükümetin 2010 yılında Madrid’e önerdiği özerk statü değişikliğinin, İspanya Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi oldu. Ekonomik kriz sonucu 2011 yılında işsizlik oranı yüzde 22’lere çıkan ve çok büyük bir bütçe açığı veren Katalonya yerel yönetimi, her yıl 16 milyar Avro dolaylarında vergi ödediği Madrid’e isyan bayrağını çekti.
***
Katalonya’nın 1714’ten beri “Bağımsızlık Günü” olarak kutladığı 11 Eylül 2012’de 1.5 milyon Katalan meydanlara indi, üç yüzyıl arayla İspanya’dan bağımsız devlet talebiyle yürüdü. Madrid’i bırakın, Barselona’daki yerel yönetim bile ulusal bayramın böylesi dev bir gösteriye dönüşeceğini öngörmemiş, bölge nüfusunun beşte birinin sokağa döküleceğini hayal etmemişti.
Halkın yoğun desteğiyle eli güçlenen Katalan hükümet başkanı Artur Mas, gösteriden hemen sonra İspanyol Başbakanı Mariano Rejoy’a bölge için yeni bir vergi modeli önerdi. Başbakan tarafından reddedilince, Katalonya parlamentosunu lağvederek yerel seçimleri öne, 25 Kasım’a çekti.
Bugün Katalonya’da yapılan seçimler, bağımsızlık için ilk adım olan “referandum talebi”ne dönüştü. Eğer bağımsızlık yanlıları kazanırsa, ikinci adım, İspanya’dan ayrılmak için halkoyuna başvurmak olacak… Ancak böyle bir referandum, İspanyol Anayasası’na aykırı. Dolayısıyla Katalanların “bağımsızlık mücadelesi” henüz başlıyor!
‘G’ NOKTASI
Türkiye’de iki yıl öncesine kadar Kürt sorununun çözümü için bilen bilmeyen İspanyol modeli önerirdi.Ben de bıkmadan usanmadan anlatırdım: “İspanya zaten özerk derebeyliklerden oluşan bir tarihten gelir. Tüm geçmişinde üniter devlet yapısı deneyimi, ancak Franko diktatörlüğünde 40 yıl sürebilmiştir. 1978 Anayasası’yla özerklik verilen 17 bölge, zaten özerk, kadim derebeyliklerdir. İspanyol modeli, Osmanlı’dan Cumhuriyete tüm tarihi boyunca merkezi devlet geleneğine dayalı Türkiye’de uygulanamaz. Zaten İspanya’nın çağdaş özerklik modeli de 100 yılı aşmadan parçalanabilir ve İber yarımadası 15. yüzyıl öncesi var olan bağımsız senyörlüklere bölünebilir…”
İspanya ekonomik krize batalı beri, özerklik statüsünü Kürt sorununa çözüm diye sunanlar korosu önce seyreldi. Katalonya’da bağımsızlık ateşi yükselince, iyice sus pus oldular. Ve naçiz yazarınızın kadın kafası, bir kez daha haklı çıktı!
İspanya’nın ekonomi eşeği öldü, eğer bir mucize olup da dirilmezse, Katalan ortaklığı bugün değilse yarın, ayrılıyor.
Demek ki neymiş? Devlet üniter olmayınca, özerk zenginler, özerk yoksulları bir yere kadar sırtlarında taşırlarmış!
Hele bizim ellerde özerklik isteyen yoksulların epeyce kimlik sorunlu da olduğunu düşünürsek… Darısı başımıza diyelim mi?
“Bağımsız hükümet ve siyasal haklarla, ancak halk olunur. Ulusu, dil ve tarih birliği oluşturur.”
SIMONDE DE SISMONDI
Yorum Gönder