Davanın adı:
Balyoz zaten...
*
Mahkeme:
TBMM iki ay önce kapattı...
Dün o mahkeme karar verdi size...
*
Salon:
Cezaevinin içi...
Yer bulamadılar...
Baktılar memlekette tarla kalmamış, hapishanenin içine koydular... Hapisten kaçsan mahkemedesin, mahkemeden kaçsan hapistesin...
*
Yargıçlar:
Duruşma başlamadan bir gün önce hâkim değiştirildi...
Yetmedi; arada tahliye kararı veren hâkimleri görevden aldılar...
Mahkeme başkanı, tahliye yönünde oy kullandığı için baskı altına alındığını oturup karara yazdı, baktılar ki yorulmuş, emekli ettiler...
*
Sanıklar:
Bir ordu...
Orgeneraller, tümgeneraller, tuğgeneraller, ordu komutanları, kuvvet komutanları, albaylar, yarbaylar, çok sayıda subay...
Bir tek o zamanki komutanları yok...
Hilmi Özkök Paşa “Kasaptaki ete soğan doğramam” diyerek, fırında güveç tarifinden hareketle yırttı...
Mahkemeye çağırıp sormadılar bile:
“Senin bu ordunun hepsi mi vatan hainiydi?..”
O da zaten yanıtlardı:
“Olmayan lokmaya ağzımı açmam...”
*
Hukuk mantığı:
Fazlasıyla vardı...
Onun için mahkeme çağırınca, yurtdışından ilk uçağa atlayıp 34 saat yol gelen subayı görür görmez “Yurtdışına kaçar” diye anında tutukladılar...
O yiğit asker, yurtdışından karısına telefon açmıştı:
“Az daha uçağı kaçıracaktım...”
*
Deliller:
Nedense devletin polisi, istihbaratı getirmedi... Bir gazeteci bavul içinde getirdi, baktılar ki delilmiş...
İçinde yok yok...
Diyelim ki 2003 yılında yazılmış belgede, 2007 yılında adı değiştirilmiş sokağın yeni adı var... 2003 yılında adı geçen şirket ise beş sene sonra kurulmuş...
*
Ve karar:
2007’de verilmişti...
Dün okundu...
Hapisteki askerlerden çok, şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin imama göre dizaynıyla ilgiliydi aslında... Ne kadar cumhuriyetçi, Atatürkçü subay varsa böylece sepetlendi... Şu andaki kadrolar getirilip oturtuldu size...
*
(Tüm bu olanları tarih kitaplarına koymayın...
Çocuklarımız okuyup utanmasınlar...)
Yorum Gönder