“Barış” lafı nicedir bekletildiği raftan inmişe benziyor.
Siyasette, diplomaside, sanat-kültür çevresinde herkes sözleşmişçesine barıştan söz etmeye başladı.
Birden iklim değişti, sanki “Akdeniz oldu”.
* * *
İlk işaret, Kandil’de PKK yönetimiyle görüşen Avni Özgürel’den gelmişti.
Avni, Kandil’in “silahı, çıkmaz yol olarak gördüğünü” ve “Oslo süreci”ne hâlâ bağlı olduğunu söylüyor, bu bilgiyi Ankara’yla da paylaştığını belirtiyordu.
Ardından Kılıçdaroğlu’nun çözüm hamlesi geldi ve siyasette de çözüm arayışı belirdi.
Mehmet Altan, süreci yorumlarken “Bir güç yine devreye girdi. Çözüm sürecini domine ediyor” dedi.
Ve nihayet Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay CNNTürk’te Hande Fırat’a “Silah bırakmaya kadar giden görüşmeler var. ABD başından beri işin içinde” diyerek en sağlam ipucunu verdi.
Bütün bu gelişmelerin, BDP’lilerin 6 hafta önceki ABD gezisinden ve Neçirvan Barzani’nin 3 hafta önceki Türkiye ziyaretinden sonra yaşandığı düşünüldüğünde iç ve dış dinamiğin aynı anda harekete geçtiği söylenebilir.
* * *
Yeni süreci ilk sezen, toplumun sinir uçları sayılan sanatçılar oldu. Daha önce aynı bildiri altında ortak imzalarını görmediğimiz isimlerden oluşan bir grup sinemacı, Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesine destek veren bir açıklamayla “Yaşanan acıların son bulması için girişilen her tür çabanın
yanındayız” dedi.
Dün de Yavuz Bingöl arayıp Baran Seyhan, Mahir Yavuz, Ahmet Mümtaz Taylan ve Bülent Şakrak’la beraber, “Barış için 1 milyon insan, 1 milyon vicdan” başlıklı bir imza kampanyası açmaya karar verdiklerini söyledi.
90’ların kanlı ortamında hayata geçirilen bu kampanya yinelenecek. “Barışadavet.com” adresinden farklı dillerde şu mesaj verilecek:
“Sizi çok seviyoruz. Siz bizim özbeöz kardeşimizsiniz.
Bugünden itibaren, değil bir ölüm, tek damla ne kan ne gözyaşı görmek istiyoruz.”
Bildiriyi internet adresinden imzalamak mümkün olacak. Ayrıca sanatçılar, büyük kent meydanlarındaki stantlarda barış için imza toplayacak.
1 milyon imzaya ulaşıldığında bu barış talebi, Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, Meclis’ten parti liderlerine kadar sorunun çözüm mercilerine ulaştırılacak.
* * *
Yavuz Bingöl, “Bu seferberlikte basına da görev düşüyor” deyince gülümsedim.
Medyadaki son muhalif seslerden Ayşenur Aslan’ın “Medya Mahallesi” programının erken tatile sokulduğunu yeni öğrenmiştim. Başıma geldiği için biliyorum; medyada “erken tatil” lafı, bu aralar “erken emeklilik” manası taşıyor.
İnsan şaşırmıyor, ama mesleği adına üzülüyor.
Ayşenur’un, Avni Özgürel’li programda Kandil’in mesajlarını verdiği için tatile erken çıkarıldığı söyleniyor.
12 Eylül’de basın, sıkıyönetim bildirilerine göre tavır belirlerdi.
Şimdi Hükümet bildiri yayınlamadığı için medyada el yordamıyla ve “Kızar mı, kızmaz mı” tahminiyle yol aranıyor. Nabız tam tutulamayınca da yol kazaları yaşanabiliyor.
Belki birilerinin, bizdeki “taklacı Şahin”lere, şu aralar Ankara’da işlerin değişmekte olduğunu, başka bir dinamiğin devreye sokulduğunu söylemesi gerekiyor.
Yorum Gönder