Özel yetkili mahkemelerde görev alan savcıların, hâkimlerin en önemli işi hiç kuşkusuz terörist yaratmak. Bunun için özel bir eğitim aldıklarına kalıbımı basarım. Daha doğrusu bilimkurgu filmlerindeki gibi, bir beyin yıkama operasyonundan geçirildiklerini düşünüyorum.
Sanki bu savcı ve hâkim beyefendilere, binlerce fotoğraf gösterilmiş ve fotoğraftaki herkes için binlerce kez, boğuk ve emredici bir ses “Bu bir terörist” diye seslenmiş. Böyle bir beyin yıkamasından sonra ne olur? Bunu bilmek çok kolay, ağır bir psikoloji bilgisine gerek yok, bu beyin yıkamadan geçen kişi, herkesi potansiyel terörist görür ve en masumlara bile bir çırpıda yedi sekiz yılı basar!
Onlar için, öğrenciler daha doğuştan teröristtirler ama kendileri bile terörist olduklarını bilmemektedirler. Bu nedenle özel yetkili mahkemelerde çalışanlar canla başla onlara ne olduklarını anlatmak için acayip bir çaba harcarlar.
Örneğin Ferhat’la Berna’yı ele alalım. İkisi de öğrenci, ne yaptılar, Başbakan’ın katıldığı bir toplantıda, etraf polis kaynarken, pankart açtılar, eskiden bombalı pankart açılırdı, bu öyle değil, düpedüz bir pankart ve pankartta ne yazılı:
“Parasız eğitim istiyoruz!”
Ferhat’la Berna bunu yaparken bir yurttaş olarak, bir hak arama eylemi olduğunu düşünüyorlardı. Bu kadar masumdular, işte bu, özel yetkili mahkemeyi çok kızdırdı, nasıl, bu kadar masum olmak mümkün müydü? Mahkeme derslerini iyice öğrensinler, nasıl azılı bir terörist olduklarını bilsinler diye, onları 19 ay içerde yatırdı, sonra tahliye etti, akılları başlarına gelmiştir, diye. Ama bizim azılı teröristler ne yaptı, davalar sürdüğü için gerçek bir illegal örgütü üyesi gibi araziye uymak yerine tıpış tıpış okullarına gittiler.
Özel mahkeme yetkilileri bu durum karşısında kendilerini çok başarısız hissettiler, 19 ay, bu iki öğrenciyi terörist yapmaya yetmemişti. İçleri hınçla dolu toplandılar ve illegal bir terör örgütü üyesi olmaktan Ferhat ve Berna’ya 8’er yıl hapis cezası biçtiler.
Bu arada son mahkemede gençlerin avukatı, “Başbakan ‘Bu mahkemeler canavara dönüştü’ dedi, gerçekten canavara dönüştü,” deyince, hâkim kızmış, “Biz canavar mıyız?” diye sormuş. Avukat kıvrak zekâlı olduğu için, “Başbakan’ın bir tespitini aktardım” demiş ve son anda terörist olmaktan kurtulmuş.
Özel yetkili mahkemelerin terör örgütü ve terörist bulup çıkarma operasyonlarının sayısını bilmek mümkün değil, her an her yerden bir terör örgütü çıkarıyorlar ve olmayanı da oldurmak için inanılmaz bir çaba harcıyorlar.
Bu çabaların en birincisi poşunun bir suç aleti olması ki, dünyada eşi benzeri yok! İki yıl önce Güneydoğu’da kadın erkek herkesin aşırı sıcaklara karşı kullandığı poşu, moda olmuştu. Cadde kızları bile boyunlarında poşularla piyasaya çıkıyorlardı. Ama özel mahkeme yetkilileri için poşu, önemli bir suç deliliydi, öyle ki, poşu takan bir genç ellerine geçti ve suçunun ne olduğunu bilmeyen gencecik bir çocuğa poşunun bir illegal örgüt simgesi olduğunu anlatmak için çok çalıştılar. Ve geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizden birine hapis cezası vererek, yerini öğretmek istediler.
Bu arada özel yetkili mahkemelerin terörist yaratma çabası, toplumun diğer kurumlarını da etkiledi, üniversite rektörleri, yönetim kurulları bu çabaya canıgönülden katılıp, her okulda terörist yaratmak için, işi gücü bırakıp, hafiyeliğe soyundular.
Ama gençlerin istekleri öylesine masumdu ki, tarihinde öğrencilerin işgal ettiği rektörlük binaları bulunan üniversite yönetimleri, okulda festival afişi asan ya da Grup Yorum’un konserine giden öğrenci avına başladılar. Bu da onları pek kesmedi, nerede o eski öğrenciler diye kara kara düşünmeye başladılar.
Şaka bir yana, bu işler artık “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diye sığınmalara yer vermeyecek duruma geldi. Bir gün “Aman evladım, sen sen ol hiçbir şeye karışma” diye sıkı sıkı tembihlediğiniz kızınız sadece mini etek giydiği, oğlunuz sadece kulağında küpe olduğu için, özel yetkili mahkemelerin terörist yaratma operasyonuna alınabilir.
Yorum Gönder