Yeni Anayasa Senaryosu - Öztin Akgüç

“Halk istiyor”, “ülkeye hizmet”, “insan hakları”, “halk iradesi” hatta “demokratikleşme” gibi cilalı sözcükler beni ürkütür. Bu tür sözcüklerin, kavramların ardına saklanan gizli niyetlerden kuşku duyarım. Ne gibi çıkarlar, gizli beklentiler alalanıyor, kamufle ediliyor diye düşünürüm. “Yeni anayasa, darbe anayasasına karşı sivil anayasa”, “TBMM’nin öncelikli görevi anayasa hazırlanması”, “Bireye, hak ve özgürlüklere öncelik verecek anayasa”, “İnsan onuruna yakışır anayasa” gibi sloganlar duydukça kaygım, kuşkum daha da artıyor. Anayasa değişikliğini ısrarla ortaya atanlara, destekçilerine, yandaş politikacı, yazar-çizer takımına, hatta akademik unvan taşıyan kişilere bakınca kuşkum giderek de derinleşiyor.
Amaç açık; ulusal bağımsızlığı, onun simgesi Atatürk’ü, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini gölgelemek, ileride federal bir yapıya, belki de bölünmeye yol açabilecek adımları atmak, Sayın RTE’nin beklentilerine, yol haritasına uygun hukuki zemin hazırlamak, Sayın RTE’nin günümüzdeki tek adam konumunu, fiili, de facto durumunu yasallaştırmak, fiili duruma yasal kılıf uydurmak... Tabii bu tür niyetler, bizim gibi bir ülkede dahi açıkça söylenemeyeceğinden, demokratikleşme, insan hakları, insan onuru, sivilleşme, darbeleri önleme gibi sözcüklerin, gerekçelerin ardına sığınarak, asıl amacı gerçekleştirmek, anayasa oyununun nedeni.
***
Sürecin herhalde ileri bir aşamasına gelinmiş olacak ki Sayın RTE, “Başkanlık, yarı başkanlık tartışılsın” açılımını yaptı, direktifini verdi. Böylece bakla ağızdan çıkmış, takke düşmüş kel görünmüş, asıl niyet açıklanmış oldu. İşareti alan “güvenilir” yazar-çizer takımı, politikacılar, akademik unvan taşıyanlar, bürokratlar harekete geçerek, başkanlık sisteminin yararlarını, üstünlüklerini, Sayın RTE’ye ne güzel de yakışacağını, “tarafsız ve bilimsel” biçimde anlatmaya, açıklamaya koyuldu.
Herhalde, yeni anayasa, insan onuru, bireyin hakları, devlet birey için vardır, sivil demokratik, gizli ibare ve sözcüklerle, belki daha çarpıcı ifadelerle süslenecektir. Asıl niyet ve amaçların üstü olabildiğince örtülü. Bu tür anayasalar için yazıcı ekip kolaylıkla kurulabiliyor. Anımsanırsa bugün darbe anayasası diye yerden yere vurulan anayasa, rahmetli Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlığında veya yönetiminde bir ekip tarafından kaleme alınmıştı. Bu nedenle uzun süre Aldıkaçtı anayasası olarak da anımsandı. Yeni anayasayı yazacak ekibi kurmak sorun olmaz. Ülkemizde bu görevi yetkinlikle yerine getirecek kişi bolluğu mevcut.
***
Anayasayı süslü, cilalı sözcüklerle donatmanın fiili bir sonucu olmuyor, kâğıt üstünde kaldıkça yazmanın bir yararı görülmüyor. Önemli olan yazılanları, söylenenleri yaşama geçirmek, gerçekten egemenliğin halkta olduğunu, hakların sözde, kâğıt üstünde kalmadığını kanıtlamak. Bunun için halkın aydınlanması, kendi haklarına sahip çıkması, sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir. Demokrasi, bilinçli, erdemli, cesur toplumların yönetim biçimidir. Aksi halde demokrasi eksikli, kusurlu, sözde oligarşik hatta monarşik bir düzenin alalaması, açıkçası bir aldatmacası olarak kalır. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarının demokrasi ilkelerini benimsemesi, içselleştirmesi, vatandaşın hak ve hukukunu korumaları gerekir. Kamu güvencesi olmayan haklar ne ölçüde yaşama geçirilebilir? Bugün Türkiye’de vatandaşın hak ve hukukunu koruyacak kurum ve kuruluşlar, ne yazık ki orantısız şiddet kullanma, gözaltına alma, uzun süreli tutuklama, güvenilir olmayan delillerle suçlama, adalet hizmetinin gecikmesi gibi uygulamalarla, bireyin hak ve özgürlüğü için tehlike, tehdit oluşturuyor. Bir topluma korku nasıl salınır? Ürküntü nasıl yaratılır? Herhalde politikacıların konuşmaları, sözlü veya yazılı göz korkutmaları ile değil. Kolluk güçleri ve yargı organları, politikacıyı destekleyen vurgulamalar yapılarak, korkuyu, baskıyı yaygınlaştırırlar.
Bazı çevrelerce TC vatandaşı olarak hesaba katılmasak dahi sade bir vatandaş olarak anayasa oyununun tehlikeleri konusunda çevreyi uyarmak görevimiz olmalı.
Anayasa hazırlayıcıları, yazıcıları iyi niyetli iseler, en azından anayasanın halk tarafından kabulü için üçte iki, dörtte üç gibi nitelikli çoğunluk aranması koşulunu getirirler. Anayasa değişikliği gibi ülkenin geleceğini belirleyecek bir girişimin olup bittiye getirilmesini olabildiğince engellemeye çalışmak, ülkeye karşı borcumuzdur.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget