Türkiye'de futbolun içine gizlenmiş bir hinlik var - Necati Doğru

İşte beklenen oldu. Hakem son düdüğünü çaldı, futbolun içinden havai fişekler, maytaplar, kırmızı dumanlar, araba kornaları, sokakları çıldırtan sevinç bağırtıları,  şampiyon olmanın gururu, kupayı kaldıramama üzüntüsü çıktı.
Taraftar mest oldu, boşaldı.
Futbolun görünen yüzü hoş.
Yenenler kabarıyor.
Yenilenler içine atıyor.
Oysa futbolun içinde gösterilmeyen ve gizlenenler de var.

Her yaştan, her gelirden, her meslekten insanın “anlatırken kendinden geçtiği” ve icabında büyük bir çalıştırıcı olup Fatih Terim’lerin, Aykut Kocaman’ların yanlışlarını bulduğunu sandığı bu “futbol bilgiçliğinin Türkiye’nin insanına getirdiği ve götürdüğünün” hesabı nedense çok net olarak anlatılmaz. Taraftar coşuyor, bağırıyor, kendinden geçiyor, silah sıkıyor, stadyum yakıyor, birbirini bıçaklıyor; bütün bu “yangın halinde imdat kapısı kapalı duygusal curcunanın” arkasında Türkiye futbolunda yaman bir çelişki çöreklendi:
Kulüpler borç içinde.
Başkanlar ise zengin.
Hinlik şurda: Kulüpleri batma noktasına getirmiş zengin başkanların hemen tamamı iktidara kim gelirse onunla sarmaş dolaş ve devlet protokolünde ön sıralardalar.

Xxx

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğuna yeni oturan başkan , “kendi kulübünden 110 milyon dolar alacağı olduğunu” söyledi. Kulübünü 110 milyon dolar borca sokan bu başkan, hangi başarısından ve Türkiye futbol sporuna katkısından dolayı Futbol Federasyonu Başkanı yapıldı diye kimse hesap sormadı.
Başkanlar zengin kalıyor.
Kulüpler borçlandırılıyor.
Türkiye buradan soyuluyor.
Bu borçlanmanın altında “yanlış yapılan ve milyonlarca doları bulan yabancı futbolcu transferleri” ile başkan para saçıyor. Yaşı geçmiş, işi bitmiş yabancı futbolcular olduğundan pahalı paralarla döviz üzerinden Türkiye kulüplerine transfer ediliyorlar ve bu gösterişli alımlardan sonra iyi niyetli taraftar gaza getirilip “en büyük başkan bizim başkan” diye bağırtılıyor.
Xxx

Bu başkaların neresi büyük?
Yabancı futbolcu transferine abanarak; kulüplerin alt yapıdan yerli futbolcu yetiştirmesini baltalıyorlar. Kadrolarında 14 veya 18 kişilik futbolcudan sadece 1 tanesi bile alt yapıdan yetişmemiş takımlar var.
Alt yapıdan sporcu gelmiyor.
Yıldız futbolcu yetişmiyor.
Dünyanın iddialı takımlarına büyük paralarla transfer olmuş Türk futbolcu sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor. Türk milli takımı kadrosunun sadece bir-ikisi hariç tamamı içerdeki kulüplerde oynayan futbolcular. İspanya milli takımı kadrosundaki 29 oyuncudan 28’i Avrupa’nın çeşitli takımlarında oynayan yıldız futbolcular.
Türk futbolu, köpükleşti.
Yabancı futbolcuyla şişirilmiş balon oldu. Görüntüsü, gürültüsü büyük, gövdesi kağıttan kaplan, ayakları ise kurdan gibi. Türkiye futbolu Türkiye insanının
ruh ve beden sağlığına ne fayda getiriyor. Türkiye’yi yönetenler bu soruna 10 senedir, bir ölü top katkısı bile yapamadılar. Spor Bakanı, parti ilişkilerini  kullanıp Ankara’da tarihi mahallerden ucuza tarihi ev kapatarak gazetelere haber oluyor.

(uyan borusu)

Öğretmenlere kobay olama ek ders ücreti verilecek mi?

Öğretmenlerin temsilcisi Eğitim İş Sendikası’nın açıklamasına göre, Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü okullara bir emir göndererek; çocuklara dağıtılan “sütlerin bozuk olup olmadığını öğretmenler bizzat içerek test etsinler” istedi. Tarım Bakanlığı da “öğretmenleri bozuk süt kobayı yapmaları” için valilikler aracılığıyla okul yönetimlerini uyardı. Bu yeni kobaylık görevleri için öğretmenlere ek ders ücreti verilecek mi, bu belli değil. 200 ml pastorize sütü İzmir Büyükşehir belediyesi 37 kuruşa mal edip, çocuklara dağıtırken, Ankara’da 3 Bakanlık (Milli Eğitim, Tarım ve Sağlık) aynı miktar UHT sütü 53 kuruşa mal etmelerini henüz topluma izah etmiş değil. Başbakan Trabzon’da 20 dakkika süt konuştu, bu maliyet farkına bir saniye bile değinmedi.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget